~19~

819 90 80
                                    

"Mark hoşgeldin!"

Sevinçle minik kardeşimin üzerine atladığımda ellerini sırtıma koydu ve öylece bekledi.

"Seni özledim."

Boynuna gömdüğümden dolayı boğuk çıkan sesimle mırıldandığımda bana mırıldanarak karşılık verdi.

"Bende seni özledim hyung."

Bir elimi saçlarına attığımda  eskisi gibi olduğunu gördüm, hala yumuşaklardı ve güzel kokuyorlardı.

"Jaemin hyung yok mu?"

Hızla ondan ayrıldığımda şaşkın bir şekilde Taeyong'a baktığını görmüştüm.

"Taeyong Jaemin'i çağırır mısın? Ona Mark'ın geldiğini söyle!"

Taeyong kafa sallayıp gittiğinde hızla bavulları içeri alıp kardeşimi çekiştirdim.
Koltuğa oturtarak yanına kuruldum ve yüzüne bakmaya başladım, onu çok özlemiştim.

"Aç mısın? Bir şey içmek ister misin? Uyumalısın, yatağını hazırlayayım mı?"

Bana hafifçe gülüp mırıldandı.

"Biraz açım hyung, sakin ol lütfen."

"Gerçekten iyisin değil mi?"

Bir elimi dizine koyarak sorduğumda elimi çekip koltuğa koydu ve mırıldandı.

"Evet, teşekkürler."

"Mark?!"

Jaemin hızla merdivenlerden inerek yanımıza geldi ve direk Mark'ın üzerine atladı.

"Bebeğim, seni çok özledim."

"Jaemin çok sarılma çocuğa!"

Jaemin mesajı aldığında ayrıldı ve yanına oturarak, temas etmemeye özen göstererek konuşmaya başladı, gözleri sevinçle parlıyordu.

"Hoşgeldin, nasılsın? Açsın değil mi? Sana hemen bir şey yapacağım!"

Jaemin mutfağa gittiğinde gülüp ona baktım. Başka bir tarafa, korkuyla bakıyordu. O tarafa baktığımda Taeyong ve Jeno'nun kenarda sessizce durarak bize baktığını görmüştüm. Bir elimle onları göstererek tanıtmaya başladım.

" Mark bu Taeyong, bu da Jeno. Bizimle yaşıyorlar."

Jaemin ve Jeno'nun evlenecek olmalarını ona söyleyemezdim. Çocuksu masumluğu bunu kaldırabilir mi, emin değilim.
Taeyong yanımıza geldiğinde Mark bariz bir şekilde gerildi ve koltuğa sindi. Taeyong durduğunda ona gergin bir gülümseme verdim ve mırıldandım.

"Taeyong bize bir şeyler hazırlamak için Jaemin'e yardım eder misin? Zehirlenmek istemeyiz."

"Peki."

Taeyong odadan çıkıp mutfağa gittiğinde kardeşime sarıldım. Kısa sürede masayı kurdular,  hızlıca masaya geçtik. Mark yavaşça yemeğini yerken mırıldandıyordu bir yandan da, dikkatimi ona vermeye çalışarak yemeğimi yiyordum.

"Karşı odama bir çocuk taşınmıştı, adı Haechan."

"Hım, arkadaşın mıydı?"

"Aslında hayır, geldiği gün çok ağlıyordu ve ben gidip ona susması gerektiğini, uyumaya çalıştığımı söylemiştim. O da benim peşimde takılmaya başlamıştı."

Biraz sessizlik oldu, sonrasında mırıldanmasına devam etti.

"Aslında gerçekten Haechan diye biri yok."

Jaemin ile korkuyla bakıştık, kardeşimin daha kötü olmasını düşünmek bile istemiyordum.

"Adı Donghyuck ama insanlara  kendini  'Haechan' olarak tanıtıyor."

"Ah, anladım."

Rahatladığımızda güldüm, Mark ayağa kalktığında herkesin bakışı ona döndü.

"Ben lavaboya gidiyorum, hemen dönerim."

"Peki bebeğim."

Mark odadan çıktığında Taeyong hızla elindeki çubukları masaya bırakarak bana döndü.

"O nereden geldi? Nereden bahsediyor?"

Yemeğime bakarak mırıldandığımda ikisinin de son derece şaşırdığını hissediyordum.

"Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden, diğer adıyla Deliler Hastanesinden."

Benimle Oyun Oynar Mısın?  JaeYongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin