~9~

1.2K 124 31
                                    

Arabada Jeno arkasına dönüp Taeyong'a bakarken bende Taeyong'a baktım. O evde uzun süre durduğundan olsa gerek her yeri kirliydi. Jaemin'in bacaklarını sarktırıp Taeyong'un kafasını bacaklarına koydum. Bacaklarını kendi üzerime alırken inerken arabanın zeminine attığım battaniyeyi çekip Taeyong'un üzerine örttüm. Yavaşça kulağımı ağzına götürüp nefes alıp almadığını kontrol ettim. Nefes alıyordu. Arkama yaslanırken Jeno'nun gözlerinin dolduğunu gördüm. Jeno'nun omzunu sıkıp geriye yaslarken herkesin duyabileceği şekilde mırıldandım.

"O iyi olacak!"

Yavaşça korkutucu yerden çıkıp şehre ulaştık. Youngho ilerlerken bende arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Tekrar dürtüklendiğimi hissettiğimde gözlerimi açtım. Karşımda Youngho'yu gördüğümde kaşlarımı çattım. Geri çekilip bana evi gösterdiğinde Taeyong'u kucağıma alıp evin kapısına ilerledim. Jaemin hızla kapıyı açıp ittiğinde içeri geçtim. Boş koltuğa Taeyong'u yatırıp geri çekildim. Koltuğun yanına oturup Taeyong'u inceledim.

"Çok saçma, odamda uyurken bir ruh beliriyor ve benimle oyun oynuyor. Sonra ailesi tarafından öldürtülmeye çalışıyor ve yangında büyücü biri bir eve götürtüp ruhuyla insanlarla konuşturtuyor. Bu ne?"

"Öyle saçma gibi ama bak, gerçek!"

Jeno bana Taeyong'u gösterip sertçe konuştuğunda kafamı çevirdim. İyi çocuktu ama sinirimi bozuyordu. Jaemin masayı hazırlarken Youngho ben ve Jeno bakarak konuştu.

" Ben uyumaya gidiyorum, sakın kavga etmeyin! "

Kafamızı sallarken Youngho merdivenler çıktı ve gözden kayboldu.

"Abi, rameni hazırladım. Gelip yiyin."

Ben ve Jeno masaya giderken Jaemin oturdu ve yavaşça yemeğini karıştırmaya başladı. Jeno onunla fısıldaşıp zar zor yemek yedirirken ben çoktan pişman olmuştum. Kardeşimi bu işe asla bulaştırmamalıydım. Onlar konuşurken arkama dönüp Taeyong'a baktım. Kirpikleri yavaşça titredi, sonra açıldı ve bir süre tavana baktı. Yavaşça dirseklerinden kuvvet alarak kalktı. Bakışları benimle buluştuğunda kalkıp yanına gittim. Bana sarılırken  hissettiğim soğuk ten ürpermeme sebep oldu. Onu yavaşça geri itip ona baktım.

"Hyung seni çok özledim!"

Jeno hızla Taeyong'a sarıldı. Taeyong sarılışına karşılık verirken gözlerimiz ayrılmadı. Jeno ayrıldığında Taeyong konuştu.

"Git ve normal bir şekilde yemeğini ye. Ben hep buradaymışım gibi davran, eskileri hatırlamak istemiyorum. Lütfen!"

"Tamam hyung."

Jeno yemeğine giderken Taeyong'u ayağa kaldırdım.

"Seni yıkayalım, kirlisin."

Onu çekiştirirken minik adımlarla beni takip ediyordu. Banyoya girip onu bıraktım. Suyu ayarlarken Taeyong'un elbiselerinin yere düştüğünü duydum. Suyu köpükleyip onu soktuğumda yavaşça saçlarını ıslattım. Şampuanı elime döküp saçlarını köpürtmeye başladığımda, canının acımaması için yoğun çaba sarf ediyordum.
Elime duş jelini alıp life sıktım ve yavaşça omuzlarına sürmeye başladım. Yavaşça göğsünü ve sırtını da yapıp ona baktım. Lifi elimden alıp bana bakmadan mırıldandı.

"Arkanı döner misin?"

Arkamı döndüğümde çıkan seslerden önce sudan çıktığını anladım. Lifi bedenine de sürdüğünü anladığımda durdu ve yine bana mırıldandı.

"Yaptım, şimdi ne yapayım?"

"Otur."

Su sesi geldiğinde ona döndüm. Küvetin tıpasını açıp suyun gitmesine izin verirken onu duruladım. Ardından utandığı ve utandığım için vücuduna pek bakmamaya çalışıp havluyu aldım ve onu sardım. Banyoda yere basmasına izin vermiştim çünkü ayakları kirliydi. Ama şimdi ayakları da temizdi. Bu yüzden onu kucağıma alıp odama getirdim. Ona kıyafetlerimi gösterip yatağa bıraktım. Odadan çıktım, bir süre sonra arkamdan geldi. Onun önüne rameni uzatıp geri çekildim. Rameni yerken mırıldandım.

"Şimdi, kimde kalacaksın?"

"Odamda."

"Ne?

" Ah pardon, odamızda. "

Benimle Oyun Oynar Mısın?  JaeYongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin