"Evet çocuklar otelimize gelmiş bulunmaktayız! Gece yolculuğunun hepinizi yorduğunu biliyorum bu yüzden ilk gününüzü otelde kendinize özel geçireceksiniz. Herkes oda arkadaşını biliyor zaten. Resepsiyondan anahtarlarınızı alıp odalarınıza yerleşin. İyi eğlenceler dilerim!"
Rehber öğretmen Seren Hocanın konuşmasını bitirmesiyle otobüsten indik.
Otobüsten çıkmamla birlikte titremem bir olmuştu. Şubat ayında Uludağ'ın bu denli soğuk olması tabii ki normaldi.
Gül ile birlikte valizlerimizi alıp resepsiyondan odamızın anahtarını aldık. 237 numaralı oda bizimdi.
Boran'ın da hangi odada kalacağını deli gibi merak ediyordum.
Odamıza yerleştikten sonra biraz dinlenmiş ve daha sonra hazırlanıp kahvaltıya inmiştik.
Günümüzü kapalı yüzme havuzunda geçirmeyi planlıyorduk. Dışarı çıkma gibi bir planımız yoktu çünkü otel zaten dağın tepesindeydi ve sanırım burada yapabileciğimiz şeyler kayak yapmak ve teleferiğe binmekle sınırlıydı. Bu tür aktiviteleri de gezi grubuyla yapma zorunluluğumuz vardı.
Kahvaltımızı ederken bir kızın oturduğu sandalyeye çıkmasıyla tüm gözler ona dönmüştü.
"Gençler bir dakikanızı alacağım buraya bakalım! Öncelikle ben bu gezi sürecinde Seren Hocanın yardımcısı olacağım. Seren Hocanın isteğiyle bu gece herkesin tanışma ve kaynaşması bakımından bir kafeye gidilecek. Seren Hoca herkesin katılmasını istiyor. Dinlediğiniz için teşekkürler!"
Kızın tekrar yerine oturmasıyla ortamda fısıldaşma ve konuşma sesleri yükselmeye başladı.
"Seren Hoca şu güne kadar gördüğüm en iyi okul gezi rehberi olabilir!"
Gül'ün konuşmasıyla ona döndüm.
"Kesinlikle."
Kahvaltıdan sonra planımızı uygulayarak havuzda vakit geçirmiş, delicesine eğlenmiştik. Akşam yemeğinden sonra da odamıza çıkmış ve gidilecek kafe için hazırlanmaya başlamıştık.
Altıma yırtık siyah bir kot pantolon, üstüme ise bebek mavisi sade bir sweatshirt giymiştim. Gül'ün zorlamalarıyla da biraz makyaj yapmıştım. Sarı, uzun saçlarımı ise açık bırakmayı tercih etmiştim.
Saat yediye gelirken aşağı inmiştik ve herkesin toplanmış olduğu alana biz de katılmıştık.
Gözlerim o kalabalıkta hemen Boran'ı bulmuştu. Kot bir pantolon, siyah bir sweatshirt onun üstüne de kot bir ceket giymişti.
Ben onu izlerken Seren Hocanın da gelmesiyle otobüsümüze binmiştik. Yaklaşık yarım saat sonra Seren Hocanın ayarladığı bir kafeye gelmiştik.
Kafenin içi oldukça doluydu ve genelde bizim yaşlarımızda gençler vardı.
Yerimize oturmuş ve siparişlerimizi vermişken sahnede gitarlı bir çocuğun elindeki mikrofonuyla konuşmasıyla tüm gözler ona dönmüştü.
"İyi eğlenceler sayın misafirler! Bugün her pazar olduğu gibi canlı müziğimiz var. Fakat bugün bir değişiklik yapıp aranızdan birini sahneye almak istiyorum. Gönüllü var mı?"
Çocuk konuşmasını bitirince bizim sınıftan tüm herkesin ve Gül'ün ismimi bağırması bir olmuştu.
"Var!"
"Deniz!"
"Haydi Deniz!"
Sınıftan herkes sesimin güzel olduğunu biliyordu. Ama hayır burada yapamazdım! Hele ki Boran tam buradayken olmazdı!
Sahnedeki çocuk kim olduğumu sorarcasına mikrofondan tekrar konuştu, "Deniz?"
"Yok ben istemiyorum!"
Konuşmamla sahnedeki çocuk bu sefer gözlerime bakıyordu.
"Lütfen Deniz! Seni buraya alalım!"
Çocuğun tekrar konuşmasıyla tüm kafedekiler ismimi tezahürat etmeye başlamıştı.
Gül'e ve sınıf arkadaşlarıma öldürücü bakışlarımı atıp kimseye ve özellikle Boran'a bakmamaya çalışarak sahneye doğru yürüdüm. Çünkü tam şu an Boran da dahil herkesin gözleri üzerimdeydi!
|bilinmeyenin ismi Deniz!!!
|kızımız şarkı söyleyecek toplanın gençler :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage | texting
Short Storybilinmeyen numara: sillage ne demek biliyor musun? bilinmeyen numara: fransızca bir kelime bilinmeyen numara: sillage 'kokunun izi' demek bilinmeyen numara: sevdiğin ya da herhangi biri gittikten sonra ortamda kalan kokusuna deniyor bilinmeyen num...