10- Hesap elbet kesilir

148 14 7
                                    


Evin önüne geldiğimizde beklediğim kesinlikle bu değildi. Aşırı kötü ve sefalet içinde yüzen bir ortam bekliyordum çünkü Baekhyun ne derse desin sonuçta bir öğrenci yaşıyordu. Tabiki hayatım boyunca sıradan bir apartmanda yaşamamıştım ama alışmam gerekecekti. Ayrıca şikayet etmeye hiçbir hakkım olmadığının da farkındaydım. Sonuçta Baek burayı bulmasaydı ortada kalacaktım. Kapıdan içeriye girdik ve Baek adının Minsung olduğunu öğrendiğim çocuğu aradı. Yol boyunca onun hakkında öğrendiğim tek şey lise son öğrencisi olduğuydu. Uzun bir zaman dilimi geçireceğim bu çocuğu fazlasıyla merak ediyordum ve sabırsızlanmıştım. Bu yüzden Baek'i acele etmesi için sıkıştırıyordum. Asansörle dördüncü kata çıktık ve kapının açık olduğunu gördüm. Kapıya dayanmış bizi bekleyen Minsung kesinlikle hayal ettiğim gibi değildi. Hatta hayalimle uzaktan yakından alakası yoktu. 

Kolsuz bir siyah tişört giymişti ve bu kolundaki dövmelerin daha da ortaya çıkmasına sebep oluyordu. Kaşındaki piercing oldukça güzel duruyordu. Açıkçası saçları ve ten rengi bana çok benziyordu. Ama benden birkaç santim daha uzundu ve dışarıya verdiğimiz imajın çok da benzediğini sanmıyordum. Fazlasıyla rahattı ve ben çok gergin, aynı zamanda fazlasıyla heyecanlı olduğum için kendimi tuhaf hissettim. Gevşemem lazımdı. O rahatsa, ben daha rahat olmalıydım. 

Baek'i görünce gülümsedi. Çok mutlu olduğu her halinden belli oluyordu. Baek de onun yanına gitti ve selamlaştılar. Onlar birbirlerini uzun zamandır göremediklerinden şikayet ederlerken ben köşede sessizce duruyordum. Durum benim için oldukça tuhaflaşmıştı çünkü ellerimi bile nereye koyacağımı bilmiyordum. Kendimi misafirliğe gelen ve büyüklerin sohbeti arasında ne yapacağını bilemeden kalan komşu çocuğu gibi hissediyordum. 

Minsung, Baek'le sohbeti esnasında bana kaçamak bakışlar atmayı ihmal etmemişti ve beni takmadan sohbete devam etmesi biraz canımı sıkmıştı. Bu bir dakika daha böyle devam ettikten sonra Minsung bana döndü ve oldukça samimi ve bir o kadar da rahat bir tonda sordu. 

"Sen yeni ev arkadaşım olmalısın, değil mi?" 

Sen nasıl zekisin böyle. 

"Evet."  

"Bak, normalde bu kadar hızlı davranmazdım. Ama işin içinde Baekhyun var. O  sana kefil olduğu için bir sorun çıkmayacağından eminim. İtiraf etmek gerekirse tek kalmak fazlasıyla da zor oluyor. Eve girince ne demek istediğimi anlarsın." 

Eğer kasdettiği düşündüğüm şey ise yarrağı yemiştik çünkü ben de ev toparlamaktan zerre hoşlanmazdım. 

"Teşekkür ederim. Cidden zor bir durumdaydım ve bana büyük bir iyilik yapıyorsun." 

Gülümsedi. "Yalnız eve girmeden önce bir kaç şeye netlik kazandırayım. Öncelikle bir müzik grubunda solistim ve bazen akşamları geç saatlerde çalışma yapmam gerekebiliyor. Bir barda çalıyoruz. İstersen sen de akşamları benimle takılmaya gelebilirsin. Yani sıkıldığında... Her neyse, eve yabancı birini getirmeden önce beni araman gerekli. Ama haberim olduktan sonra bir sıkıntı olmaz. Gece odama girme. Hatta günün hiçbir saati girme. Haftanın üç günü yemek yapabileceğini umuyorum çünkü ben her zaman dışardan söylerim. Ama sen güzel bir şeyler yaparsan neden yemeyeyim değil mi?" Güldü ve devam etti. 

"Umarım gözünü korkutmadım. Aslında fazlasıyla eğlenceli bir arkadaşlık kuracağımızdan eminim. Baekhyun senden bahsettiğinde benzediğimizi söylemişti ama inanmamıştım. Cidden benziyormuşuz."  Bence göz, kaş, saçlar ve ten rengimiz, bir de genel olarak yüz hatlarımız dışında pek benzemiyorduk.  "Umarım. Ayrıca odana girmeyeceğime dair sözüm senindir. Zaten buluşmalarımı da ev dışında yapmak daha benlik. Sık sık birilerini misafir etmeyeceğimden emin olabilirsin." 

SATRANÇ/HUNHAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin