Beyninin Sevdiğiyle Kalbinin Sevdiği (Final)

12K 1K 333
                                    

1 Yıl Sonra/

Elindeki dosyaları incelerken içine derin bir nefes çekmiş ve bakışlarını parmağındaki tektaşa kaydırıp durmuştu. Neden içinde ufak bir acı vardı ki?

Hayatına iki günlüğüne girip çıkmış birinden ibaretti o, yanlış sipariş diye kapısına gelmiş ve kendini Gamze’nin doğrusu yapmaya çalışmıştı. O gün, her şeyi itiraf ettiği o gün… arabadan inip gitmişti Kaya. Ve dediğini yapıp ertesi günü kapısına bir kargo göndermişti. Bu sefer istediği sipariş gelmişti Gamze’nin. Sarışın bir afet… Peki buna neden ilk paketini açtığı an kadar sevinmemişti.

İlk başlarda o adamın hevesini kaçırdığını düşünmüştü. Sonra istemese de siparişiyle bir ilişkiye başlamıştı. Hayatı boyunca hiçbir şeye bu kadar hızlı başladığını sanmıyordu.

İçi hala kaynar kazanlarda fokurduyordu, ona mecbur bırakılmış bir sipariş mi? Yoksa kendini ona adamış bir adam mı?

Elindeki dosyayı hızla masasına bırakıp sırtını sandalyesine yasladığında acıyla dolan gözlerini elinin tersiyle hızla silmişti. Uzun zamandır makyaj bile yapmıyordu, hoş zaten evde ona en çirkin haliyle bile mecbur olan bir adam vardı. Niye süslenmesi gereksindi ki?

Çalan telefonunun sesi kulaklarını doldurduğunda içine bıkkınlıkla derin bir nefes çekmiş ve masasının üzerindeki telefonunu alıp ekrandaki isimde gözlerini gezdirmişti.

‘Davetsiz’

Onu böyle kaydetmişti çünkü onu kendisi istememişti. Kaya’nın bir sinirle öyle söylediğini sanıyordu ama dediğini yapması Gamze’yi neden bu kadar üzmüştü ki? Kaya gibi ‘sadece sevdiğine sapık’ biri değildi Bülent. Biraz ciddi, biraz şefkatli, biraz da duygusaldı. Ama toplasan bir Kaya etmiyordu, yakınlaşmak için onun gibi çaba harcamıyordu. İlişkileri tıpkı bir görevden ibaretmiş gibiydi. Bülent yapması gerekenleri yapıyordu, seviyormuş gibi davranıyordu… O kadar.

“Efendim”

“Bugün senin için ne yemek yapmamı istersin?”

“Yap işte bir şeyler Bülent işteyim.”

“Peki, akşam hangi filmi izleyelim?”

“Yorgunum geldiğim gibi uyuyacağım”

“O zaman sana masaj yapayım akşam, olur mu?”

“Bülent! Bana bir şey yapma tamam mı?”

“Niye kızıyorsun ki şimdi?”

İçine sabır dolu bir nefes çekmiş ve cevap vermeden telefonu kapatıp masanın üzerine atmıştı Gamze. Gittikçe sinir küpü bir insana dönüşüyordu, bu yaz evleneceği adamla konuşurken neden içi kıpır kıpır olmuyordu?

Hiçbir duygusu yoktu Bülent’e karşı, ufak bir nefret bile yoktu.

Aklına yine Kaya gelince içine derin bir nefes daha çekmişti. Onu bozguna uğratmayı sevdiğini onsuz geçen ikinci haftasında anlamıştı. Keşke gitme diyebilseydi, keşke o saçma tavırlarını bırakıp denemek istediğini söyleyebilseydi.

Keşke her şeyi verdiği paraya bağlayıp ona bir robotmuş gibi davranmasaydı…

Ama artık keşkelerin bir önemi yoktu. Kaya’yı çoktan kaybetmişti.

Onu bıraktıktan sonraki gün televizyonlara çıkmaya başlamıştı, insanlara şirketin ikinci sahibi olduğunu artık söylemiş ve adını duyurmuştu. Gamze o zamanlar odasına kapanıp, kapılarını evindeki yabancıya kilitliyor ve onun röportajlarını dinliyordu. Sesi hep güzeldi, bunu asla inkar edememişti. Bir kadından daha güzel bir cildi vardı, tebessüm ettiğinde, yemek yediğinde dudakları hafif pembeleşiyordu ve bu Gamze’nin videolarda farkına vardığı bir şeydi. Keşke dedi içinden, keşke yanımdayken görebilseydim nefes kesen yanlarını.

Yanlış Sipariş (Kısa Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin