onu 2 gün üst üste görünce kendimi tutamadım ve ona mesaj atma kararı aldım. biraz saçma bir eskimiz var onla ergenlik aşkıydım... onu kullanmıştım tabi bunların üstünden yıllar geçti. yılları boş verdim ve yazdım.
akşam ışıl ile dışarı çıkmak için plan yaptık ve ada gelicekti. ada 1 saat geç gelecekti. ışıl o akşam yunus ile olabiliceğini söyledi. yunus çınar'ın yakın arkadaşı. bir buluşma olucaktı.
''napıcaz of sorsana sen ona nerdelermiş''ışıl isyan edince aramak durumunda kaldım
''nerdesiniz'' dedim kalbim yerinden çıkıyordu ''siz ıı nerde beklesinler lan sahanın arkasındaki sokak heh orda bekleyin'' uzak değildi yakında değildi. ''tamam'' dedim usulca ve telefonu kapattım. yarım saat bekletilmiştik ''sonunda beyler'' diye laf atmayı ihmal etmedim . çınar bey öldürür gibi bakınca sırıttım masum masum işe yaramadı galiba yunus bizi kovunca çınar ile sokaklarda dolaşmaya başladık ne o konuşuyordu ne ben. ''ister misin'' diye sigara uzattı bu başıma gelicek en güzek teklifti ''olur'' demekle yetindim çakmağı ona uzattım almaya niyeti yoktu ''e artık benim o zaman'' dediğimde çınar'ın jeton yeni düştü haince gülerek çakmağı cebime attım ve onu izlemeye başladım boynunda bir morluk vardı gözüm oraya çarptı sormadan edemedim '' yengemiz mi yaptı'' tip tip baktı ''kavga'' demekle yetindi ruhsuz olduğunu tam olarak kabullenmiştim artık ses çıkarmadım hafif yağmur çiseliyordu kulaklıkla müzik dinlemek hoş olabilir diye düşündüm batuhan kordel'in dönme şarkısını açtım beni rahatlatıyordu bu şarkı. kulaklığın bir ucunu kendi kulağına taktı sadece yürüyorduk ışıl ile yunus'u rahatsız etmemek için ikimizde birbirimize katlanmak zorundaydık. bana bir anda ''asıl sen kim'' kim diye sordu '' asıl ben sarhoş ben hahah...'' dedim ''asıl sen burda'' kalbini gösterdi gözlerim ağla ulan derken ruhum ağlarsan söverim diyordu ''asıl sen sevgi kadar yalan'' dediğinde anlamsızca baktım sadece baktım konuşursam ağlardım asıl ben güçsüzdü yalandan güldüm ''asıl sen kim peki'' dedim ''sarhoş ben'' diye beni taklit etti ''heyy ciddiyim gülme'' dedim hafif gülerken baktı sadece baktı bu şekilde insanları kendine bağlıyordu. hala yürüyorduk değişik bir şekilde yorulmuyordum konu konuyu açıyordu yol boyunca konuşmuştuk konu tekrar değiişmeye geldi ''değişmişsin'' dedi arkadan kaan boşnak- böyle güzelsin hep böyle kal şarkısı açıldı tesadüfün anası sikildi içim bir değişik oldu ''sende değişmişsin'' dedim sırıttık en güzel 5 saniye idi. telefonun çalması ile içimden arayana sövmeye başladım ekranda ışıl yazısını görünce göz devirdim ''efendim ışıl '' ''nerdesiniz'' nerdeyiz diye bakındım ve yanımda çınar ı göremedim ruh ve aynı zamanda büyücü olduğunu düşünmeye başladım ''beste sana diyorum'' dediğinde kendime gelmiştim ''boşver çınar gelir yanınıza ben biraz takılıcam bye'' diyerek telefonu yüzüne kapadım leş gibi hissediyordum içmem lazımdı terk edilmiştim terk. yakınlarda tekel aradım sonuç bulunamadım çaresizce tekel ararken en sevdiğim şarkılardan biri çaldı asılında müslüm gürses'e ait olan bir şarkı paramparça fakat teoman'ın coverı daha çok hoşuma gidiyor... göz yaşlarım artık beni rahat bırak dercesine gözlerimi yakıyordu sonunda tekel bulmuştum bir şişe şarap alıp göz yaşlarımı rahat bırakmıştım bu en güzel terapiydi sarhoş olmadan önce telefonumda göz gezdirdim yine kimsem yoktu. her zaman ki gibi..