içimden bir ses artık mutlu olmamı söylüyordu tekrar giderse diye düşünmeden edemiyordum istemsizce bir anda gözlerimi açmam gerektiğini hissettim gittiğini düşündükçe kötü oluyordum gözlerimi açtım içten içe bir oh çektim burdaydı ona biraz daha yaklaştım kollarını iyice belime sardı bu hissi daha önce hiç yaşamamıştım güven doluydu huzur doluydu.
keşke hep böyle kalsak zaman dursa diye dua ederken buldum kendimi.
gözlerimi açtığımda çınar hâlâ uyuyordu saat'e baktım 16.08 olduğunu görünce yuh dedim sesli bir şekilde çınar ayısı hâlâ uyuyordu aklıma sinsice bir fikir geldi neden onu ıslatarak uyandırmıyorum? bu harika fikri gerçekleştirmek için mutfağa gittim üstüne buz gibi çok azıcık su döktüm "sen tam bir yozsun" dediğinde kahkalarımın arasında "alakası yok" dedim "bence seni gıdıklamadan önce kaç!" dedi hayır hayır bu 2+1 evin içinde nereye kaçabilirdim allahım sen yardım et "bu kadar kötü olamazsın hödük" dedim somurtarak aynı anda kaçıcak yer aradım çaresizce koşuyordum aynı zamanda gülüyordum bu gerçekten çok zordu :( o ise kahkaha atmakla yetiniyordu çaresizce ellerimi yukarıya kaldırdım "tamam sen kazandın" gülmekten yere yattınca somurttum "kalk kalk kahvaltı hazırla" dedim bana doğru gelmeye başladı "nedenmış o" dedi çok yakındık çok " ben hazırlayamıyorum" dedim çocukca güldü "öyle olsun bakalım yavru kuş" dedi ve yanağımı öptü tekrarlıyorum öptü! yanaklarımın kızırmaması için duâ ettim gözlerine bakarak sırıttım ne yani ben de mi öpseydim allah yolundayım ben... tuvalete doğru yöneldim elimi yüzümü yıkamak için azıcık saçıma tipime sekil verdim tuvaletten çıkıcakken evde bir sessizlik fark ettim "çınar!" diye seslendim ses gelmedi bir hışımla dışarı attım kendimi çınar yoktu odama gittim kapıda bir not buldum "kalk kahvaltını kendin yap işim çıktı teşekkürler bu arada kendine iyi bak bayss :)" bu da neydi şimdi bu çocuk benimle oyun mu oynuyordu of içimden bir kaç küfür savurdum telefonumla uğraşmaya başladım pizza söyledim ve bolca patates o kadar umutsuzdum ki kendimi leş gibi hissediyordum incir reçeli izlemeye karar verdim bana iyi gelmesini umut ederek. gözyaşlarımı salmışken ve kendimi hıçkırıklara boğmuşken telefonum çaldı arayan o'ydu sakince kendime geldim neşeli bir şekilde "efendim" dedim beni mutlu sanmasını istedim "yaşananları unut"dedi ve yüzüme kapattı kafam karışmıştı boğuluyormuş gibi hissettim defne'yi aradım akşam çıkmak için planlar yaptık dilara ile gelicekti ada'yı ve mustafa ile yağız'ı da çağırdık ışıl'ı aradım her zaman ki gibi sadece YUNUS'u düşünüyordu ve gelemeyeceğini söyledi bir kaç küfür savurdum ve yüzüne kapadım hazırlanmak için ayağa kalktım yorgundum ama bu mutlu olmamam için bir engel değildi .)