Hope Not dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum.
¤Bir ay sonra¤
Yıkılmıştım.
Enkaz gibiydim.
Hayatımın en şanslı dönemini yaşadığımı düşünürken hayatıma aniden giren iki kadın, birden hayatımdan gitmişti.
Onları çok özlüyordum.
Jennie, asistanım geldikten sonra staj yerini değiştirmişti. Gitme diye gözlerinin içine baksam da beni umursamamıştı. Bana değer vermemişti.
Lona, o gün beni öptükten sonra bir daha karşıma çıkmamıştı. Her ne kadar beynimin bana bir oyun oynadığını düşünsem de buna inanmak istemiyordum. Kafamın içindeyse, neden onu bulamıyordum?
“Lütfen yeni bölüm yazın! Bu hikâye böyle bitmemeli.”
“Sonunu deli gibi merak ediyorum! Lona, gerçekten kimsin?”
“Güneşin kızı, lütfen yeni bölüm yaz!”
Yorumları okudukça daralmıştım. Ben de yazmak istiyordum ama Lona'yı kaybetmiştim. Beni terk edip gitmişti.
Masanın başından kalkıp Jennie'ye verdiğim masaya gitmiştim. Orada daha huzurla çalışıyordum. Bilgisayarımı açıp dergi çekimi için gelen konsept fikirlerine bakıyordum. Mekanları tek tek incelerken beni bunaltan uzun saçlarımı toplama ihtiyacı hissetmiştim. Çekmeceyi açıp kalem aramaya başladım. O sırada arkalardan çıkan ufak defter beni şaşırtmıştı.
“Bu sizin mi?”
Yan tarafta çalışan kız cevap vermişti.
“O Jennie'nin defteri Bayan Kim. Unutmuş olmalı.”
Elime alıp incelediğimde siyah ve sarı renk geçişlerinin olduğu şirin bir defter olduğunu fark ettim. Gizlice cebime atıp bilgisayarımı alarak odama geçtim. Açıp açmamak arasında kararsız kalmıştım. Camın kenarına oturarak derin bir nefes aldım ve kapağı tutan lastiği kenara iterek defteri açtım.
Into the middle of a starry night
I’m crying, again on your shoulder
I know no one understand us
It is very difficult to carry this load
I know you’re having difficulties too girl
A single sentence is never enough
I know I’m complicated
Whatever happens, I found myself next to you
I, daughter of night, fell in love with daughter of sun
None of the sun is as beautiful as your smile
My eyes hurt because of your light
You’re so luminous
My sun that never fades
Always stay with me
Wherever I go, you’re always with me
Our souls united, don’t say you don’t feel it
Put your hand on your fluttering heart
I’ll be there whenever you feel alone
You and I, your soul feeds my soul girl
I know how cold and dark I am
You are the angel inside me
As long as your wings are pounding with my heart
My hands on you because i fell in love with you
None of the sun is as beautiful as your smile
My eyes hurt because of your light
You’re so luminous
My sun that never fades
Always stay with me
How long can I live with this fear?
How can I close my eyes when your smell on my nose?
Lock me into your heart, throw the key through the sea
This song is just from me to you
None of the sun is as beautiful as your smile
My eyes hurt because of your light
You’re so luminous
My sun that never fades
Always stay with me
Yıldızlı bir gecenin ortasında
Ben yine senin omzunda, ağlıyorum
Kimsenin bizi anlamadığını biliyorum
Bu yükü taşımak çok zor
Senin de zorlandığını biliyorum kızım
Tek bir cümle yetmiyor hiçbir zaman
Karmaşık olduğumu biliyorum
Ne olursa olsun, kendimi senin yanında buluyorum
Ben gecenin kızı, güneşin kızına aşık oldum
Hiçbir güneş senin gülüşün kadar güzel değil
Gözlerim acıyor ışığından
Sen çok aydınlıksın
Hiçbir zaman sönmeyen güneşim
Hep yanımda kal
Nereye gidersem gideyim, hep yanımdasın
Ruhlarımız birleşmiş, bunu hissetmiyorum deme
Elini hızla atan kalbinin üzerine koy
Ne zaman yalnız hissetsen orada olacağım
Sen ve ben, ruhun ruhumu doyuruyor kızım
Ne kadar soğuk ve karanlık olduğumu biliyorum
Sen benim içimdeki iyi meleksin
Kanatların kalbimle birlikte attıkça
Elim hep üstünde çünkü ben sana aşık oldum
Hiçbir güneş senin gülüşün kadar güzel değil
Gözlerim acıyor ışığından
Sen çok aydınlıksın
Hiçbir zaman sönmeyen güneşim
Hep yanımda kal
Bu korkuyla ne kadar yaşayabilirim?
Kokun burnumdayken nasıl gözlerimi kapatabilirim?
Beni kalbine kilitle, anahtarı denize at
Bu şarkı sadece benden sana
Hiçbir güneş senin gülüşün kadar güzel değil
Gözlerim acıyor ışığından
Sen çok aydınlıksın
Hiçbir zaman sönmeyen güneşim
Hep yanımda kal
(Sözlerin hepsini ben yazdım, o yüzden tüm hakları bana ait. Alıntı yapmamanız konusunda katıyım, lütfen anlayış gösterin.)
Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Jennie, bunu kimin için yazmıştı? Neden bana yazmış gibi hissetmiştim?
Lastiği tekrar deftere geçirip uzun uzun bakmaya başladım. İki elimle tuttuğum defteri kalbime bastırıp ağlamaya başladım. Neden karmaşıktı? Neden birden bire gitmişti? Onu çok özlemiştim. İnsanın bir dakika görmese özlediği kişiden bir ay ayrı kalması... Sadece canım yanıyordu.
...
Akşama kadar şiş gözlerle etrafta gezmiştim. Herkes bir şeyler olduğunu anlasa da sormaya çekiniyordu.
“Bayan Kim, gelebilir miyim?”
Asistanım usulca kafasını kapıdan uzatmıştı. Kafamla gel dedikten sonra masanın önündeki koltuğa kendini bıraktı.
“Kısa zamandır çalışıyoruz belki ama sizi hiç böyle görmemiştim. Bana ne kadar güvenirsiniz bilemem ama isterseniz dinlerim. Anlatmak iyi gelebilir.”
“Hiç birini çok özledin mi?”
Sorum karşısında önce şaşırtmıştı daha sonra da buruk bir şekilde gülümsemişti.
“Özledim, hala da özlüyorum. Bebeğimi beş ay içimde taşıdım. Daha sonra bilinmeyen bir sebepten daha doğmadan hayatını kaybetti. O minicik bedenine otopsi yaptılar. Hiçbir sebep yoktu. Onu içimde hissetmesem belki de bu kadar canım yanmazdı. Ama hissettim. Elime tekme atışını hissettim. Ultrasonda kalp atışlarını duydum. Bir kızım olacaktı, hep hayallerimdeki gibi...”
Bir anda ağlamaya başlayınca ne diyeceğimi bilememiştim. Kalkıp ona sarıldım. İnsan hep kendi yaşadığı acıyı herkesinkinden daha büyük sanıyordu. Belki de herkesin acısı kendine göre büyüktü.
“Ağlama. Sen çok güçlü ve güzel bir kadınsın. Eminim güzel kızın seni bir yerlerden izliyordur. Seni ağlarken görürse çok üzülür.”
“Teşekkür ederim Bayan Kim. Sizinle çalışmaktan bir kere bile pişman olmadım. Yaşınız bende küçük ama kalbiniz herkesten daha büyük. Özlüyorsanız yanına gidin. Hayat bazı şeyleri düşünmek için çok kısa.”
Gözlerim dolsa da kendimi sıkıyordum. Onu daha fazla ağlatmak istemiyordum.
“Gideceğim. Yanına gidip tıpkı sana sarıldığım gibi sarılacağım. Kokusunu içime çekeceğim. Kendim için bunu yapacağım.”
...
İş çıkışı herkes gidince geç saatlere kadar şirkette kalmıştım. Tüm katın ışıkları kapalıydı. Ben ise gecenin karanlığını bozan, ışıl ışıl şehre bakıp düşünüyordum. Ya yanına gidince beni istemezse? Ya ona sarılmama izin vermezse? Kokusunu bir kez daha içime çeksem, bir ay daha onu görmemeye dayanabilir miydim?
Ne olursa olsun onu görmek istiyordum. Ona veda edeceksem bile yüz yüze etmek istiyordum.
Elimdeki defteri ceketimin cebine koyup kendimi dışarı attım. Arabama atlayıp hızla evine doğru sürmeye başladım. Gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırsa da aldırmayıp sildim. Neden bu kadar kötü hissediyordum, bilmiyordum.
Evin önüne geldiğimde kapının önüne yığılmış pek çok kutu ve araba olduğunu gördüm. Bu saatte neden birilerinin taşındığını anlamamıştım. Kapıya yaklaşıp zile bastım. Görüntülü diafondan bana bakan gözler, şaşkındı. Kafasına siyah kapüşonunu geçirmiş aşağı inen Jennie'ye bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum.
“Bayan Kim, bir şey mi oldu? Haber de vermediniz.”
“Numaranı değiştirmeseydin haber verebilirdim.”
Mahcup olmuştu. Kollarını bağlayıp bana bakmaya başladı.
“Taşınıyor musun?”
“Evet ama yakalandım galiba.”
Buruk bir şekilde gülümsemişti.
“Bunu şirkette bırakmışsın.”
Tek elimle tuttuğum defteri ona uzattım. Hızla defteri elimden çekip aldı.
“Okudun mu?”
“Okusam ne değişecek?”
“Lisa, okudun mu?”
“Okudum.”
Elini alnına götürüp sıvazlamaya başladı.
“O zaman unut.”
“Seni mi yoksa yazdıklarını mı?”
Derin bir nefes almıştı. Benim gibi konuşmakta zorlanıyordu.
“İkisini de.”
“Peki Jennie. İstediğin gibi olsun. Sözleri çok güzelmiş. Yazdığın kişi her kimse çok güzel biri olmalı.”
“Evet, öyle.”
Arkamı döndüğüm sırada bir güç beni ona tekrar çevirmişti. Koşarak ona sarıldığımda bana karşılık vermişti. Kokusunu içime çektiğimde dünyanın durduğunu hissetmiştim. Elleriyle yüzümü tutup iki yanağıma da derin öpücükler bıraktı. Gözyaşlarının yanaklarıma değmesiyle irkilmiştim.
“Git. Lisa, lütfen git.”
Ne olduğunu hala anlamasam da onu zor durumda bırakmamak için koşup arabama bindim. Teknemin olduğu marinaya doğru arabamı sürmeye başladım.
Geldiğimde hızla marinaya girip teknemi çözdüm. O hırsla o kadar hızlı sürmüştüm ki bir anda kendimi karanlık denizin ortasında bulmuştum.
“Neredesin? Hadi şimdi de çık karşıma! İkinizden de nefret ediyorum.”
Ağladığım için nefes nefese kalıyordum. Hıçkırıklarım boğazımı delip geçerken bağırmaya devam ettim.
“Sen de onun gibi bir anda girdin hayatıma. Keşke bıraksaydın da boğulsaydım şu koca okyanusta! Neden beni kurtardın? Neden önce hayatıma girip sonra beni terk ettin? Neden bana yanımda olacağını hissettirdin? Seni görmek için erkenden yatağa girdiğim gecelerin hesabını kim verecek, söylesene!”
Ayağa kalkıp bağırmaya devam ettim. Tekne sallansa da aldırış etmedim.
“Neden kafamı karıştırdın? Jennie ile beni neden yalnız bırakmadın? Onunla geçirdiğim son günlerde neden hep yanımdaydın? Neden onu bir saniye daha fazla görmeme izin vermedin?”
Canım o kadar yanıyordu ki kalbimin ağrıdığını hissediyordum.
“Hadi şimdi de çık karşıma! Yoksa ölmek üzere olmadığım için mi gelmiyorsun yanıma? Gözyaşlarım vicdanına dokunacak kadar güçlü değil mi? Peki, ben de bu sulara yeniden atlarım. Bakalım gelip beni kurtaracak mısın yoksa ölüme mi terk edeceksin?”
Kollarımı iki yana açıp kendimi yan tarafa bıraktım. Kurtulmak için hiçbir çaba sarf etmek istemiyordum. Zihnim kararmıştı. Kendimi bıraktıktan sonra bazı şeyler hissetsem de kafamda birleştiremeyecek kadar üşüyordum.
Her şeyin başladığı yerde her şeyi bitirmiştim. Bu da benim verdiğim son sınavdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/182318738-288-k343889.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daughter of night ¤ jenlisa |discontinue|
FanfictionLalisa, aile şirketinde çalışan ünlü bir modacıdır. Küçüklüğünden beri bir deniz kızıyla tanışmak isteyen Lalisa, her zaman olduğu gibi kürek çekmeye gittiği bir gün kaza geçirir. Denizden şans eseri çıkan bir kızın onu kurtarmasıyla hayalleri gerçe...