Hepinize merhaba! Satır arası yorumlarınız bizim için çok değerli. Okurken verdiğiniz tepkileri görmek hoşumuza gidiyor. Unutmadan, bugün 1 Nisan :)
...
Her zaman elimden gelenin en iyisini vermek isteyen biri olmuşumdur. Bir işe gerçekten gönülden bağlıysam, beni engelleyecek çok az şey vardır. Bu zamana kadar kafamı dağıtmak için kullandığım deniz kızı, şimdilerde kafamı o kadar çok meşgul ediyordu ki, yaşadıklarımı bir yere aktarma ihtiyacı hissediyordum.
İlk bölümü onayladıktan sonra hızla ekranı kapattım. Gelecek tepkiler yüzünden gerildiğim için, diğer bölümü atana kadar bakmayı düşünmüyordum.
Arabadan çıkıp asansöre doğru ilerledim. Umarım tekrar bozulmazdı çünkü o kadar kat çıkarsam merdivenlerde bayılabilirdim. Güvenli bir şekilde odama geldiğimde, içerinin en sevdiğim kokuyla dolduğunu fark ettim. Jennie benden önce gelip masamı düzenlemiş olmalıydı. Hızla bilgisayarımı açıp elektronik postalarımı kontrol etmeye giriştim. O sırada, çalan kapının ardındaki kişiye içeri girebileceğini söylemiştim.
“Günaydın Bayan Kim. Bugünün programının üstünden geçmek için geldim.”
“Tabii Jennie. Gel otur karşıma.”
Düzleştirdiği upuzun, sarı saçları ahenkle dans ederken, beş saniye kadar bu anın keyfini yaşamıştım.
“Sabah dokuzda yani yarım saat sonra ekiple toplantınız var. Gerekli notları almak için ben de yanınızda olacağım. Saat on ikide Bay Kim ile öğlen yemeğine gideceksiniz. Saat ikide atölyeye inip kumaşları gözden geçirmeniz gerek, bunu bizzat kendiniz istemişsiniz. Saat beşte bir telefon görüşmeniz var, dergi editörüyle. Onun dışında başka bir programınız yok Bayan Kim.”
Bir anda gözlerini bana dikip seslendi.
“Bayan Kim, iyi misiniz?”
“Ah, dalmışım Jennie. Kusura bakma.”
Jennie, beni çok etkiliyordu.
“Yorgun musunuz? İsterseniz size masaj falan yapabilirim.”
Sandalyemde arkaya yaslanırken keyfimin yerine geldiğini hissettim.
“Bunu staj görüşüne eklemem ama.”
Gülümsedi. Eş zamanlı şişen yanakları ve kısılan gözleri bende sevme isteği uyandırıyordu.
“Bir insandan insana iyilik olarak görün bunu.”
“Ah, peki madem. Bekle, şu küçük masaya oturayım.”
Masamın önünde, iki koltuğun ortasında duran küçük masaya oturup arkamı ona döndüm. Salık duran saçlarımı eliyle toplayıp sol omzumdan aşağı attı. İki eliyle omuzlarıma bastırınca gerçekten gerildiğimi hissetmiştim. Narin elleri omzumda gezerken dünyanın en huzurlu insanı gibiydim.
“Lütfen biraz daha devam et. Çok iyi geldi.”
Parmakları usulca boynuma kayınca ürpermiştim. Omurga hattım boyunca masaj yaparken rahatladığımı hissedebiliyordum. Baş parmaklarıyla masaj yapmaya devam ederken diğer parmakları da boynumda geziniyordu. Bir an duraksayıp boynuma eğildi.
“Bu hep burada mıydı?”
İşaret parmağıyla benimi gösteriyordu.
“Evet, hep oradaydı.”
Biraz daha devam edip yavaşça ellerini boynumdan çekti. Ne zaman Jennie yanımda olsa uykum geliyor gibi hissediyordum. Sanırım kokusu beni sarhoş ediyordu.
“Bu iyiliğini unutmayacağım Jennie.”
“Çok gerilmişsiniz. Yemekte beni yanınızda istemediniz ama isterseniz gelebilirim. Belki daha rahat hissedersiniz.”
Bu kadar düşünceli olmasının altında ezildiğimi hissettim.
“Tek başıma halledebilirim Jennie. Yanımda olduğun için teşekkür ederim.”
Tam masadan kalktığım sırada kapıyı bile tıklatmadan içeriye dalan kişiye baktım.
“Abi...” dedim soran gözlerle.
“Lisa, beni görmek istemişsin. Tatildeyken beni rahatsız edecek kadar ne oldu, merak ettim doğrusu.”
Gözleri ayakta duran Jennie'ye kaydığında kendimi kötü hissetmiştim. Resmen, onu baştan aşağı süzmüştü.
“Jennie sen çıkabilirsin.”
Jennie tam çıkacağı sırada bileğinden tutup onu durdurmuştu. Ne yapmaya çalışıyordu cidden?
“Biz tanışmadık galiba. Soohyun Kim.”
Elini uzatmıştı. Jennie elini sıkmayıp kibarca eğildiğinde yüzümdeki gülümsemeye engel olamamıştım.
“Jennie Kim. Stajyer öğrenciyim.”
“Tamam Jennie, sen çık.”
Jennie odadan çıkınca derin bir nefes almıştım. Soohyun masamın üzerine oturup sandalyede oturan bana bakmaya başladı.
“Asansörlerin bakımını yaptırmamışsın. Bunun onayı senden geçiyor. O gün Jennie ve ben asansörde kaldık.”
“Ah, bu muydu yani?”
Sinirlenmeye başlamıştım.
“Ne demek bu muydu? Sen konunun ciddiyetinin farkında değilsin herhalde.”
İç çekerek ayağa kalktı.
“Tamam minik Kim. Tam babanın kızısın cidden. Ne gerekiyorsa yaparım ama önce gidip Jennie ile tanışayım.”
Hızla ayağa kalkıp onu durdurdum.
“Jennie'ye bulaşma.”
“Niye bu kadar sinirlendin? Alt tarafı bir eleman.”
Derin bir nefes alıp kolunu bıraktım.
“Ona, dokunma.”
Gözlerime anlamsız bakışlar atıp odadan çıktığında camdan onu izlemiştim. Jennie'nin omzuna dokunup selam verince kafayı yiyecek gibiydim. Ufak bir selamdan sonra bizim kattan ayrılınca rahatladığımı hissettim. Jennie'ye bakıyor olması fikri bile midemi bulandırmaya yetiyordu.
...
Ablamla görüntülü konuştuktan sonra sandalyeme yaslanıp tavana bakmaya başladım. Çok yorgundum, buna ek olarak karnım da epey açtı. Eve giderken yoldan alacağım yemekleri düşünürken kapının çalınmasıyla kendime geldim.
“Ben çıkabilir miyim Bayan Kim?”
Jennie içeri girmemişti, sadece kapıyı aralamıştı.
“Aç mısın?”
Bir an duraksadı, sorar gözlerle bana bakmaya başladı.
“Evet, siz?”
“Ben de açım. Beraber yemek yiyelim mi?”
Çekingen bir tavırla beni onayladığında çok sevinmiştim.
Çantamı alıp yanına gittiğimde o da çantasına şarj aletini koymakla meşguldü.
“Hadi gidelim.”
Otoparka inmek için asansöre bindiğimizde sadece ikimiz vardık. Asansörde sessiz bir şekilde yolculuk ettikten sonra arabama ulaştık. Kendimi sürücü koltuğuna bırakıp çantamı da arka koltuğa koydum.
“Ne yemek istersin? Ben her gün dışarıdan aldığım için neresi iyi yemek yapar, biliyorum.”
“Yanlış anlamazsanız size yemek yapabilirim. Her gün dışarıdan yemek zor olmalı.”
Hevesle kafamı salladığımda evin yakınındaki markete doğru sürmeye başlamıştım. Kısa sürede geldiğimizde arabayı park edip markete girebilmiştik. Jennie alışveriş yaparken sadece onu izliyordum, ne aldığına karışmıyordum.
“Ah, ben kafama göre aldım ama sever misiniz bunları?”
“Ben pek yemek ayırt etmem. İstediğini alabilirsin.”
Gülümseyip alışverişe devam etti. İstediği her şeyi aldıktan sonra torbalarla birlikte arabaya yöneldik. Torbaları düzgünce yerleştirip tekrar sürücü koltuğuna kuruldum ve eve doğru sürmeye başladım.
...
“Jennie, bu gerçekten çok lezzetli olmuş.”
Mahcup bir şekilde kafasını eğdi.
“Teşekkür ederim.”
Yemeğimizi bitirdikten sonra bulaşıkları halledip salona gittim. Kanepeye oturmuş televizyon seyrediyordu. Ben de yanına kurulup televizyona bakmaya başladım. Bacaklarım kanepeden aşağı sarkıyordu. Kendimi iyice geriye yasladım, gözlerimi tavana diktim. O sırada yaklaşan kokusu beni büyülese de kafamı çevirmedim. Gözlerimi kapatıp biraz dinlenmeye karar verdim.
O sırada gerçekleşen iki olay bedenimi ele geçirmişti. Biri kucağımda hissettiğim narin bedenin ufak dokunuşlarıydı, diğeri ise onun tarafından gelen, dudaklarıma hapsolmuş tatlı bir öpücüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daughter of night ¤ jenlisa |discontinue|
Fiksi PenggemarLalisa, aile şirketinde çalışan ünlü bir modacıdır. Küçüklüğünden beri bir deniz kızıyla tanışmak isteyen Lalisa, her zaman olduğu gibi kürek çekmeye gittiği bir gün kaza geçirir. Denizden şans eseri çıkan bir kızın onu kurtarmasıyla hayalleri gerçe...