Dizimde uyuyan güzele baktım ve onunla ilk tanıştığımız gün aklıma gelince sırıtıp o anı tekrar düşüdüm.
-Flash Back-
Vücuduma hakim olan siniri kontrol altına almaya çalışıyordum.. Artan sinirimle beraber gaza yüklendiğimi görmezden gelerek hızlandım. Favori mekanımın olduğu sokağa girdim. İçki almak için amacıyla arabadan çıkmak için hamle yaptığımda beklediğim inanın silahlı bir veledin bana yerime oturmamı emretmesi değildi.Bu anı yaşamam sinir katsayımı yükseltmişti - ne bekliyordunuz ki- sonra elinde silah olduğunu anımsayarak ağzıma gelen lafları yutup arabayı çalıştırdım. Nedensizce vücuduma hakim olan rahatlığı çözememekle beraber, eğlendiğimi de düşünüyordum. Yüzüme yayılan gülücük ise bunu destekler nitelikteydi.
Nereye gittiğimizi bilmediğimi farkettiğimde alayla sordum."Eee.. Nereye gidiyoruz velet?"
Karşımdaki tahminen 16-17 yaşlarındaki kız sinirlendiğini belli etmemek için kendini sıkıyordu. Ama sonra kurduğu cümle elinde silah olan birine göre oldukça komikti.
"Imm.. şey .. bilmem. Rastgele sür işte.. Hem elimde silah var benim. Korksana!"
Söylediği şey ile sesli bir kahkaha attım korkucağımı düşünmesi aptallıktı. Daha çok sinirlendiğinde silahı şah damarımın üstüne koydu ve daha çok bastırdı.
"Gü-gülmesene"
"Neden korkuyor musun?"
"Ne ne korkucam senden"
"Acınası durumdasın"Arabayı evimin önünde durdurdum ve arabadan inip eve yürümeye başladım. Arabanın kapanma sesi geldikten sonra veledin sesi yükseldi komikti..
"Hey nereye gidiyorsun sen benim tutsağımsın"
Sessizce yürümeye devam ettim çünkü biliyordum o silahı ateşleyemezdi. Kapıyı açık bırakarak içeri girdim. Koşarak yanıma geldi ve bir adım arkamdan yürümeye başladı. Etrafa attığı garip bakışları hissediyordum.
"Emin ol velet senin düşündüğün kadar zengin değilim etrafa öyle bakma"
"Öyle gözükmüyor"İçeri geçip koltuğa gelişi güzel oturduğumda tekli koltuğun bir köşesine sinmesi garibime gitmişti. Dikkatla onu izledim garipti sert görünmeye çalışsa bile tatlı bir tipi vardı ne bekliyordum ki velet zaten. Bacaklarına baktığımda bazı yerlerinde morluklar vardı giydiği şort açıkta kalan bacakları biz burdayız diye bağırmalarına yardım ediyordu. Üstünde duran tül bluz onun olmadığını söylüyordu zorla giydiği belliydi. Etrafa korkak bakışlar atıyordu. Elindeki silah nerdeydi.
"Fazlaca garipsin"
"Bana şöyle bakmayı kes.. lütfen"Odada uzun bir sessizlik olmuştu. Daha fazla rahatsız etmemek için telefonumla uğraşmaya başladım.
"Evin yok mu senin?"
"Var."
"Gitsene."
"İstemiyorum."
"Burda kalamazsın velet."
"Jennie... ismim jennie"
"Sormadım."
"Söyledim."
"Merak etmedim."
"Umrumda değil."Ne desem laf bulduğu için susmayı tercih ettim. Acıktığımı hissedip ayağa kalkınca daha çok koltuğa sinmişti.
"Aç mısın vel.. jennie?"
"Hmhm."
"Gel."Elimi uzattığımda çekinsede elimi tuttu. Bir adım arkadamdan yürüyordu -sürükleniyordu-
"Adın ne?"
"Gerek var mı?"
"Evet."
"Neden?"
"Yanından ayrılmayı düşünmüyorum."
"Ben yanımda tutmayı düşünmüyorum."
"İstemiyorum."
"İstiyorum."Mutağa girdiğimizde elini bırakıp dolaptan bir şeyler çıkardım. Tezgaha çıkıp oturdu ve beni izlemeye başladı. Garip hissettirmişti annemden başka birinin bu evde olması. Hazırladığım şeyleri masaya koydum ve oturup yemeğe başladım. Hala tezgahta oturmuş beni izliyordu.
"Kırmızı halı mı, davetiye mi?"
"Anlamadım?"
"Gelsene ne bekliyorsun."Hiçbir şey demeden karşıma oturdu. Kuş bile daha büyük lokmalar yiyordur diye geçirdim içimden.
"Ailen nerde?"
"Şey... babam öldü... Annem...."Sesi titremişti annesine ne olmuştu ya da annesi nerdeydi ne yapıyordu.
"Annem orospu..."
"Özür dilerim seni üzmek istemedim."
"Sorun değil."
"Yanımda olucaksan bunları bilmeliyim değil mi?"Dediğim şeyle hızla suratıma bakıp gülümsedi gözlerinin içi parlıyordu. Bu kadar seviniceğini düşünmemiştim. Sıkıntı annemdeydi bu kızı evde barındırmazdı yakınlarda bir ev tutmalıydım nerdeydi bu lanet karının paraları kasada mıydı yoksa bankada mı?
....
Yemeğimi bitirdiğimde yediklerimi topladım hala tabağının yarısına gelmemiş Jennie'ye ciddi misin başıkışımı attım tabii ki görmedi görmesini beklemiyordum.
"Ben odama çıkıyorum."
Yüzüme bakmadan masadaki yemeğini kaldırdı tabakta kalan yemeği yavaşca tezgahın üstünde duran bir poşete koydu ve poşeti camın önüne koydu. Dikkatle ona bakıyordum neden yaptığını anlamaya çalışarak.
"Kuşlar onlarda yemeli."
Düşüncesi hoşuma gitmişti cevap vermeden yürümeye başladım. Bir adım arkadan beni takip ediyordu. Yavaşca cebimden telefonu çıkardım saate baktım 23:11 esnediğinde onun için geç olduğunu anlamıştım. Kapımı açtım ve onun geçmesi için kenara çekildim. İçeri korkarak girdi etrafa göz gezdiriyordu. Neyini bu kadar merak ediyordu odaydı sadece beyazlarla kaplı bir oda.
"Senin gibi soğuk duran biri bu bembeyaz odada nasıl kalabiliyor."
"Eminim senin odan pembedir."
"Evet."Cevap vermeden yorganın altına girdim yatağa uzandığımda vücudumun ağırdığını hissettim.
"Ben nerde yatıcam?"
"Yanımda."Ağrıyan vücudumu yavaşça kenara kaydırdığımda sırtımı ona döndüm.
"Teşekkür ederim."
"Bir şey değil uyu artık."Sırtıma dokunan iki parmakla arkama döndüm. Gözleri odaya vuran Ay ışığında parlıyordu.
"Sarılabilir miyim?"
Bıkkınlıkla kendimi geri bıraktım ve sağ kolumu ona uzattım kolumla bedenim arasında girdiğinde elimi ilk defa çekinerek beline koydum. Ve gözlerimi güzel uykuya bıraktım.
-Flash Back End-
Umarın beğenirsiniz düşüncelerinizi yazın bana lütfen eğer hatalarım varsa düzeltmemi istediğiniz şeyleri yazın ki düzeltiyim. Şimdiden teşekkür ederim ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise(GxG)
Teen Fiction"Burda kalamazsın velet." "Jennie... ismim jennie" "Sormadım." "Söyledim." "Merak etmedim." "Umrumda değil."