3

561 15 0
                                    

Jennie'nin ağzından:
Hyuna'yı görmeyeli 10 gün olmuştu. En son 10 gün önce annemle kavga ettiğim zaman görmüştüm. Her zaman ki gibi dizinde uyutup gitmişti bunu yapıcağını bile bile dizinde uyumuşum o benim Bulutumdu geri gelirdi. Yalan söylerdi. Gülümsediği zaman zaman dursun isterdim. Annesinin görünce kızıcağını bildiğim halde yine evine gelmiştim. Minik adımlarımla korka korka kapıyı tıklattığımda gözlerimi kapatmışım o kadının çıkıp yine bağırmasından korkmuştum. Kapının açılma sesi gelince daha sıkı kapadım gözlerimi dolmasını önlemek için çünkü ağlarsam o hissederdi ve kızardı... her zaman Hyuna ve bana iyi davranan 50-60 yaş aralarında olan ve asla adını aklımda tutamadığım hizmeçti teyzenin sesini duymamla gözlerimi açtım. Her zaman ki gibi içten gülümseyerek bana bakıyordu.

"Hoşgeldin kızım."
"Hoşbulduk. Ben şey için gelmiştim."
"Gelmedi kızım."

Uzun bir sessizlik oldu sadece gözlerim dolmuş teyzeye bakıyordum.

"Odasına çıkabilir miyim?"

10 gündür o olmadığı için odasına çıkardım en sevdiği kitaplardan 1 bölüm okurdum en sevdiği müzikleri dinlerdim yatağında yatardım... sadece onu hatırlamak için.

"Kızım gelmiyicek o boşuna bekliyorsun."
"Bulut Gökyüzünden uzağa gidemez. Yapamaz o beni bırakamaz."

Gözyaşlarımı tutamamıştım bana kızıcağını bile bile dakikalarca olduğum yerde ağladım. Biri omzuma dokunduğunda huzur bulmuştum. Ondan başka kim dokunsa huzur bulmazdım o gelmişti hızla gözlerimi açtığımda karşımda teyzeyi görmem bir olmuştu garip hissetmiştim hiçbir şey söylemeden arkamı dönüp bir kaç adım attım ve tekrar teyzenin bana seslenmesi ile durakladım.

"Jennie kızım."

Cevap vermek yerine yüzüne baktım.

"Pazartesi günü tekrar gel olur mu?"

Anlamaz gözlerle ona baktım.

"Neden?"
"Sadece gel kızım."

Kapıyı kapattığında eve gitmekten başka şansım olmadığını anladım. Eve gitmemek için elimden geleni yapıcaktım ben tehlikedeysem gelirdi dimi?
O zaman tehlikede olucaktım. Telefonumu kapattım üstümdeki montu çıkardım üşedüğümü hissederdi yürümeye başladım.

——————

İçimdeki incecik tişört ile buz gibi soğukta saatlerce yürüdüm hiç bilmediğim sokaklarda onun karşıma çıkması umudu ile yürüdüm sadece küçük adımlarımla saatlerce yürüdüm. Ama gelmedi kocaman adımları olan sevdiğim kadın gelmedi. En sonunda bacaklarımdaki sızıyı hissetmiştim bu daha çok yürüme isteği yaratıyordu. Canımın daha çok yanmasına dayanamadım yakınlarda gördüğüm bir banka oturdum. Kafamı bakın üstüne yaslayıp gözlerimi kapattım. Uykuya dalmak üzereyken ellerimi tutan ellerle hızla gözlerimi açtım. Hyuna gelmişti. Gözyaşlarımı tutamamış sıkıca sarılmıştım hıçkırıklarımı yutarak sesimin titrememesi için dua ederken konuşmuştum.

"Nerdesin sen kaç gündür?"

Sesimin titremesini asla önleyememiştim. Yavaşça elleri belini sardı.

"Saatlerdir arkandayım."
"Neden seslenmedin?"
"Kendi kendine çok güzel konuşuyordun."

Güldüğünü hissetmiştim. Daha sıkı sarıldım o an sanki uçup gidicek gibiydi.

"Kemiklerim"
"Özür dilerim."

Kollarımı gevşetip kendimi geri çekiceken belimi biraz daha sıkı sardı sanki o da benim gibi hissediyordu.

"Az daha duralım böyle lütfen.."

Uzun sessizlik...
Uzun soluklar...
Uzun sarılmalar...
Akşam olmuştu belimdeki elleri çoktan gevşemişti derin derin nefesleri gitmiş yerine düzenli nefesi gelmişti uyumuştu. Saatlerce onunla böyle durabilirdim. Eve gitmek istemiyordum ama gitmeliydik. Yavaşça kolunu salladım uyanması için.

"Hyuna unni uyan akşam oldu."

Uyku sersemliği ile kalktı bir gözü açık bir gözü kapalı etrafa baktı ben kalkıcağını düşünürken dizime yattı en sevdiğim şarkının uykulu olduğundaki sesinin olduğunu söylemiş miydim?

"İstemiyorum."
"Kaç gündür uyumuyorsun?"
"2"
"Ne?"
"Çığırma yatıcam sus."
"Unni eve gidelim evde yat bari."

Hızla dizimden kalktı ben ne olduğunu anlamadan çenemi sıktı.

"Bana bir daha unni deme sakın!"

Korkmuştum onu ilk defa bana karşı böyle görüyordum. Korkudan cevap veremezken çenemi biraz daha sıktı.

"Tamam mı dedim?"
"Ta-tamam."

Elini çenemden yavaşça çekti ben elimi çeneme atıp tutucakken elimi tuttu hızla ayağa kalktı benide kaldırdıktan sonra 'yavaş' yürümeye başladı. Saçmalamayın tabiki arkasından sürüklenmiyorum. Yürümekten ağırmış ayaklarım daha çok acırken sesimi çıkarmaya korkmuştum. Sadece yürüyorduk hiçbir şey yapmadan konuşmadan sadece yürüyorduk.

"Bulut?"
"Efendim gökyüzü"
"Seni seviyorum Bulut."

Her zaman ki gibi hiçbir iltifat etmemişti hiçbir şekilde yüzünde mimik oyanamadığına emindim. Saatlerce bilmeden yavaşça yürüdüğüm o yolları hızlı hızlı geri yürürken sadece sesini duymak istiyordum.

"Hyuna"
"Hm?"
"Eve gitmek istemiyorum."
"Hmhm"

Elimi hızla kendime çektim bunu yapmamı beklemiyordu büyük ihtimal bir iki adım attıktan sonra durdu.

"Ne oldu?"
"Neden bana böyle davranıyorsun?"
"Bilmem"
"Yapma şöyle."
"Bil"
"Bilmem"

Üzerime doğru yürümeye başlayınca sadece bir adım geri attım. Ondan korkuyordum evet ama ondan kaçamazdım.

"Gökyüzü."
"Hm"

Yüzünü yüzüme yaklaştırmıştı konuşsa dudaklarımız birbirine değicek mesafedeyken sadece burunlarımızı birbirine sürttü. Fısıldayarak konuşması sanki az olan öpme isteğini daha çok artırıyordu.

"Seni seviyorum"

Gözlerimi kapatmıştım dudaklarıma daha çok yaklaştığında.

"Gidelim"

Sadece dudaklarıma fısıldamıştı geri dönüp yürümeye devam etmişti. Arkasından biraz izledikten sonra koşarak yanına gittim elini tuttum karanlık sokaklarda eve yürümeye devam ettik.

Selaaaaam nasıl oldu bölüm beğendiniz mi?
Bugün boş derste yazdım anca şuan yayımlayabildim

Bu bölüm bir ölünün anısına yazıldığı için Gökyüzü-Bulut isimleri kullanıldı iyi uykular Bulut...
-whynotdie

Promise(GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin