Bedenimi baştanbaşa ele geçiren soğuğun etkisiyle yorganımı aramak için gözlerimi araladığımda odadaki siyah siluet gözüme ilişmişti. Bunun uykunun verdiği mahmurluktan zihnimin bana oynadığı bir oyun olduğunu düşündüm ve yere düşmüş olan yorganımı alıp etrafıma bir koza gibi sardım. Kalkıp camı kapatmak bir ölüm çeşidi gibi görünmüştü gözüme. Tam tekrar uykunun kollarına teslim olmuştum ki üzerime çöken ağırlıkla kafamı kendi yaptığım yorgan kozasının içerisinden zorla çıkardığımda biri suratımı ellerinin arasına alıp dudaklarını dudaklarıma sertçe bastırdı.
İçimde oluşan bağırma isteğini dizginleyecek türden bir öpücüktü ama çırpınmama engel değildi. Kozamdan tamamen kurtulmak için uğraşırken aldığım derin nefes üzerimdeki tüm gerginliği tüketti ve vücudumdaki her bir kasın jöle gibi gevşemesine neden oldu. Artık direnmek yerine öpücüğe karşılık veriyordum çünkü bu öpücükten bana zarar gelmezdi. Bu dudakların ve bu kokunun sahibinden bana asla zarar gelmezdi.
Vince benim için her zaman sığınacak bir liman savaş alanında sırtımı dayayabileceğim güçlü bir duvardı.
Dudaklarımı ondan ayırmadan hızlı hareketlerle kocamdan kollarımı çıkardım. Yorganı üzerimde atmak için hamle yaptım ama üzerimde oturduğu için bu pekte iyi bir seçenek değildi. Onunla uğraşmayı bırakıp ellerim Vince'in tişörtünün ucuna yöneldi, çıkarmak için bir hamle yapmıştım ki dudaklarını yavaşça benden uzaklaştırdı. Tekrar o tatlı dudaklarına ulaşmak için yatakta doğrulmuştum ki omuzlarımdan tutup beni yatağa bastırdı.
Bir elini omzumdan ayırıp başucumda bulunan lambayı açtı. Bu onu daha iyi görmemi sağlayacaktı ama koyu karanlıkta bir anda parlayan ampul gözlerimi sıkı sıkı kapatmama neden olmuştu. Ben gözlerimi açana kadar kıpırmadan durdu. Gözlerimi açtığımda gözlerinin bana kenetlenmiş olduğunu fark ettim hızlı hızlı nefes alıyordum.
Sonra dudaklarının arasından bir soluk veriş sesi duyuldu ve "Andy ne istediğini biliyorum ama beklememiz gerek şimdi başlarsak kesinlikle aileni uyandırırız yada asla duramayız. O yüzden biraz bekle." Dedi sevimli bir şekilde.
Benim isteğimi bu kadar kibar bir şekilde ertelemesi canımı yakmıştı ne kadar kibar bir şekilde olursa olsun yarım reddedilme sayılırdı bu.
Üzerimden kalktı ve dolabıma yönelip sırt çantamı aldı, gayet planlı bir şekilde odamın içerisinde hareket edip eşyaları çantaya dolduruyordu. Onu daha iyi görmek için doldurduğunda odamdakilerin yerini benden çok daha iyi bildiğini fark ettim ve bu benim ağzımın şaşkınlıkla açılmasına neden olmuştu.
Vince'de bu halimden eğlenmiş olacak ki gülümsemesinin arasında "Bakma öyle eşyalarının yerini çözmek zor olmadı. İyi bir gözlemciyim. Sen kalk ve giyin gitmemiz gerek." Dedi ve tek hamlede üzerimdeki yorganı yere attı.
Tekrar soğuğun vücudumu ele geçirmesiyle birlikte yatağın içinde büzüştüm. Vince her hareketinden sonra beni kalkmam için dürterek rahatsız ediyordu. Bir süre sonra bu dürtüklemelere bir son vermesi umuduyla yataktan çıktım ve giyecek birşeyler aramak için ağır adımlarla odanın içerisinde dolaşmaya başladım ama çoktan kıyafetlerimi seçmiş masamın önündeki sandalyeye koymuştu.
"Vince gecenin bu saatinde burada ne işin var neden camdan girdin ve nereye gidiyoruz bu sorumalarıma derhal cevap istiyorum." Dedim ciddi olmak için çaba harcarken ama eminim ki suratımda ciddiyetten eder yoktur. Kıyafetlerimi giyerken Vince'den bir cevap bekliyordum ama o cevap vermek yerine yatağın kenarına oturmuş giyinmemi izliyordu.
Gerçekten garip insanlar normalde karşılarında biri soyunurken böyle bir ifade ile bakarlardı ama bu ben giyinirken bakıyor.
Hadi cevap ver dercesine kafamı sağa doğru eğdim. Bir yandan da pantolonumu giymek için dengemi ayarlamaya çalışıyordum. "Aile evde kapıdan girmek tehlikeli olurdu, uyanabilirler sonuçta ama nereye gittiğimizi söylemeyeceğim ve umarım daha önce pencerenden çıkmışsındır." Derken eli ile penceremi işaret ediyordu.
Bir biraz garip hissettirmişti hiç oradan girip çıkmamıştım ama ne kadar zor olabilir ki, ona cevap vermeden pencerenin önüne gelip pervaza tutulduktan sonra dikkatlice dışarıya doğru bir adım attım. Bu sırada Vince odamın ışığını kapatmış ve beni takip ediyordu. Sonra pencerenin kenarına bir merdiven dayadığını fark ettim. Gerçekten büyük prodüksiyon yapmış. Merdivenler öpücükler eşya hazırlamalar...
Vince'de ayağını yere bastığında beni elimden tutup evin arka tarafına doğru sürüklemeye başladı. Elini cebine atıp anahtarlar çıkardığında arabanın farları bize doğru iki kez göz kırptı.
Bu çocuğun lanet bir arabası bile vardı benimse ondan başka hiçbir şeyim yoktu. Tabi oda bunun farkında değildi.
Ben arabayı incelerken o çoktan sürücü koltuğuna kurulmuştu ve yana doğru eğilerek yolcu koltuğunun bulunduğu kapıyı açıp "Andy hadi birileri uyanabilir, hızlı ol." Diye beni azarlamıştı. Ona cevap vermek için bile çok tembel ve uykuluydum ayaklarımı sürükleyerek arabaya doğru ilerledim ve kapısını sertçe kapattım. Arabanın içinde Vince bana bakıyordu. "Ne oldu?" diye sorduğumda üzerime doğru eğilim omuzum kenarından emniyet kemerini tutup yerine taktı. "Emniyet önemli Andy sana bir şey olmasını istemeyiz dimi?" dedi. Cevap vermek için dudaklarımı aralamıştım ki başımı ellerinin arasına alıp beni tutkulu ve birazda sert bir şekilde öptü. Çok uzun bir öpücük değildi ama etkili bir öpücüktü.
Arabanın motoru çalıştıktan sonra hızla evden uzaklaştı boş bir otoyolda ilerliyorduk. Vince'e neye gittiğimizi söylediğimde sorumu yanıtsız bıraktı. Bir süre sonra arka koltuğa elini uzatıp sevimli bir kutu çıkardı. Koluma vurup dikkatimi ona çevirmemi sağladı. Kutuyu alıp açtığımda içerisinde bir düzine cupcake olduğunu gördüm. "Seni bu saatte uyandırdığım için üzgünüm acıkmışsındır hadi ye hepsini. "dedi ve sevimli bir gülümseme ile ısrarcı oldu.
Onu kırmamak için yemeye başladım desem yalan söylemiş olurdum. Salaklık yaparak akşam yemeğini yememiştim ve midem sırtıma yapışmış bir şekilde uykuya dalmıştım. Vince'in verdiği kekeler beni açlıktan kurtarmak için yeterli sayılırdı. Bir tanesini ben yiyor diğerini Vince'e yediriyordum. Keklerin tadı beni başla bir evrene geçirecek kadar inanılmazdı...
Gözlerimi yatakta açtığımda Vince etrafta yoktu. Nere olduğumu bilmiyordum karanlıkta etrafımı görmek gerçekten zor ve olağan dışıydı ama etrafta tanıdık bir koku ile enerji vardı. Nerede olduğumu biliyor gibi hissediyordum. İçinde bulunduğum yer tanıdık bir his oluşturuyordu ama derinlerden gelen bir farklılık vardı.
Neredeyim ben böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dirty Little Secret
Teen FictionDiğer insanlardan farklı olduğunuz için dışlandığınızı hissettiniz mi hiç? Aileniz tarafından bile? Ve biriyle aranızda hiç tanımlayamadığınız bir ilişki oldu mu? Tek bir hamleyle batırabilir veya ileriye taşıyabilirsiniz. Hiç arada kaldınız mı pe...