Yeni bir ev

39 3 0
                                    

Gözüme yansıyan güneş ışığı yüzünden uyandım. Saat daha çok erkendi ve kolumu kaldıracak gücüm yoktu. Zar zor yataktan kalktım ve elimle saçımı düzelttikten sonra banyoya girdim. Oldukça büyük ve gösterişliydi. Burası ev değil adeta cennet köşküydü. Odamda bulunan lila tonlarında muhteşem bir banyoya sahiptim. Aynaya bakar bakmaz "Bu tip bana mı ait?" Diye kendime sormadan edemedim. Göz altlarım mosmordu ve kalemim akmıştı. Bu halimi gören bana dava açabilirdi. O derece berbattım. Hemen yüzümü yıkadım. Sabunladım ve ardından duruladım. Sonra odama geçtim. Dün her yeri incelemeye vaktim olmamıştı. Odamdaki tüm detaylara baktım. Manzaraya açılan pencerede asılı olan gümüş renkli perde, yatağın hemen yanındaki ayakkabı şeklinde küçük rahat koltuk ve duvardaki anlamlı tablolar...

Anneme kahvaltı hazırlamak için aşağı kata indim. Bu evdeki tek eksik, hizmetçiydi.

Evin prenses kızı kahvaltı hazırlamayı nerden biliyor demeyin çok küçükken annem öğretmişti. Yumurta kırmayı beceriyorum en azından. O kadar da değil yani.

Tam çayı demlerken annem "Erkencisin prenses" dedi. Annem bana hep prenses der. Güzel bir kızım evet ama prenses olacak kadar iyi bir kız değilim. Bu yüzden prenses tabiri bana uymuyor.

"Hep o güneş yüzünden" diye kıkırdadım. Annem de;

"Hafif uyku başa bela açar" dedi birlikte güldük. Annemi çok seviyorum. Hiçbir şeye değişmem. Kahvaltıyı yaptık ve hazırlanmak için odama çıktım. Kıyafetlerimi giydikten sonra arabanın anahtarlarını alıp dışarı çıktım. Burda özel arabam olmadığı için kendim kullanacaktım. Ehliyetim yok ama sorun değil kullanmayı biliyorum. Bu annemin arabasıydı ve oldukça havalıydı. Kırmızı rengindeydi.

Anahtarı taktım ve arabayı çalıştırdım. Çantamı yan koltuga koyduktan sonra sürmeye başladım. Okula gelmeye az kala yolda Kerem' i gördüm. Arabayı tam önünde durdurdum ve "Gelmek ister misin? " dedim ve sırıttım.

"Yok sağol almayayım zaten okula ne kaldı ki?"

"Keyfin bilir" diyerek omuz silktikten sonra arabayı müsait bir yere park ettim. Arabadan havalı bir iniş yaptıktan sonra okula adımımı attım. Tuvalete gidip makyajımı tazelemeliyim. Üst kata çıktım. Tuvaletin kapısına geldim. İçeriden sesler geliyordu.

"Naz kadar bencil birini görmedim ben. Hep o ön planda biz niye en popüler değiliz ki? Onun işlerini yapmaktan yoruldum. Hem biz daha güzeliz ondan"

Ağzım O şeklinde kocaman açılmıştı. Bu Büşra' nın sesiydi. "Sen ne saçmalıyorsun?" Diyerek içeri daldım. "Böyle düşündüğünüzü bilmiyordum." Diyerek ekledim.

Beni beklemiyor olmalılar ki ikisi de şaşırmıştı. Biri Büşra diğeri Cansu'ydu. Onları en yakın arkadaşlarım sanıyordum. YIQILDIM.

Büşra "Gerçekler can yakar." Dedi.

"Defolun gidin burdan daha yakınımda görmek istemiyorum sizi!" Diye atarlandım. En yakın arkadaşım sandığım iki kişi arkamdan dedikodumu yapıyormuş. Ama fazla şaşırmamıştım.

Taa ki "Kızıl olayını müdüre anlatacağım" diye beni tehdit edene dek. Cidden bu kadarı fazlaydı ama.

"Kızıl okuldan gitmiş istediğini yapabilirsin. Fazla takacaklarını düşünmüyorum ne de olsa olay eskide kaldı." Dedim elimi belime koyarak.

Dudak büzdüm ve "Vah canım şimdi acıdım size artık popüler kız grubunda olamayacaksınız." Diye de ekledim. Sesimi bilerek ince çıkarmıştım.

Çaktırmamaya çalışıyorlardı ama yüz ifadelerinden bozuldukları belliydi. Saçlarını savurdular ve topuklarıyla yere sert basarak yanımdan geçtiler. Çok ta tın yani. Bir sürü arkadaşım var size mi kaldım?

Aynaya bakarak yüzümdeki makyajı kontrol ettim. Tazelemeye gerek kalmadığını gördüm ve koridora çıktım. Bilgisayar odasının yanında Kerem' i gördüm. Yanında sarışın bir kız vardı. Yanlarına yaklaştım.

"Aşkım bir gelir misin?" Dedim. Kerem'in kolundan çekerek iki metre ileriye doğru götürdüm. Kız arkadan bakakalmıştı. Yoo hayır kıskandığım için yapmadım tabii ki. Sadece gıcıklık olsun diye.

"Ne aşkımı ya? İyi misin kızım sen?"

"Aa ben aşkım mı dedim? Kerem diyecektim ya pardon yanlış oldu." Kıvırmaya çalışıyordum ama yememişti.

"He canım tabi. Neyse neden çekiştirdin kolumdan? Ne söyleyeceksin yine?"

"Şey ya."

"Ney?"

Ney değil kılarnet diyesim geldi ama tuttum kendimi. Hayır yani bunu dersem rezil olurdum çocuğa. Kendi soğuk espirimden kendim üşüdüm o derece kötüydü tamam vurmayın.

"Neyse ya hadi sınıfa girelim ders başlayacak."

"Peki öyle olsun."

Merdivenlerden birlikte indik ve ders için ayrı ayrı sınıflarımıza girdik. Kerem'in sınıfı hemen yandaydı. Büşra'nın yanından çantamı aldım ve arkalardan boş bir yere oturdum. Beş dakika geçmeden yanıma siyah büyük gözlüklü bir kız oturdu. Günler önce otursaydı terslerdim fakat şuan bunu yapamadım. Son iki gündür kendimi farklı hissetmeye başladım. Eskisi kadar kötü olamıyordum. Gözlüklü kız içimden konuşmayı bozmuştu.

"Merhaba ben de senin gibi yanlız oturuyordum. Arkadaş olalım mı?"

Asdasddf bu özgüven nerden geldi koca gözlüklü demeyi o kadar çok istiyordum ki diyemedim yine. Niyeyse kalbi kırılsın istemiyordum. Tatlı bir kıza benziyor. Biraz da saf sanki.

"Bilmem olabilir." Dedim gülümseyerek.

"Benim adım Bukre. Senin adını biliyorum ve okulda bilmeyen yok. Senle konuşmayı o kadar çok istiyordum ki yalnız oturduğunu görünce bu fırsatı elimden kaçırmak istemedim ve yanına geldim. Umarım rahatsız etmiyorumdur."

Gülümsedim.

"Yaa demek öyle. Sevindim."

Bir süre sustuk. Hoca girdi. Derse başladı. Bukre' ye bakıyordum. Bir an dudaklarını araladı tam bir şey söyleyecekken tekrar kapattı. Ders matematikti ve sanırım hoca soru sormuştu. Bukre' ye tekrar baktım. Deftere bir şeyler yazıyordu. İyice baktığımda bunun bir işlem çözümü olduğunu farkettim. Kısık bir sesle "Neden hocaya göstermiyorsun?" Diye sordum. "Yapamam." Dedi. Yanıma gelip konuşmaya cesaret ediyor fakat hocayla konuşmaya cesaret edemiyor. Ne ilginç kız ama!

Bukre' nin defterini alır almaz hocanın yanında kendimi buldum. "Cevap doğru mu?" Diye sorduğumda "evet aferin çok şaşırdım. Sen soru çözermiydin? " cevabını aldım. "Ben değil Bukre çözdü." Dedim ve Bukre' yi işaret ettim. Utanmış olmalı ki bize bakmıyordu. Gözü oyalandığı parmaklarındaydı.

Hoca "Bukre!" diye seslendi.

Bukre ayağa kalktı ve kızarmış olan yanaklarıyla birlikte bize baktı.

"Demek Bukre sensin. Aferin en zor soruyu çözmüşsün. Neden cevabını kendin getirmedin?"

Bukre bir şey söylemedi ve gözlerini tekrar parmaklarına dikti.

Hocanın kulağına "Biraz utangaç ve sizden çekiniyor." Diye fısıldadım. Hoca başını yukarı aşağı salladı ve defteri bana uzatarak yerine oturdu. Defteri aldım ve yerime geçerken Büşra' yla göz göze geldik. Hemen gözlerimi kaçırdım. Ama ne yazık ki kulaklarımı tıkamama vakit olmadan konuşmuştu.

"Kendine yeni ezik birini bulmuşsun aferin." Dedi sınıf gülmekten resmen anırıyordu. O kişiler arasında Batu da vardı. İşte o zaman kimlerle arkadaşlık ettiğimi gördüm. Büşra yüzüne sinsice bir gülüş kondurdu. Cevap vermedim. Vermeyecek kadar takmıyordum artık. İki yüzlü insanlarla takılmak yerine, sessiz ve bir o kadar da sevimli Bukre' yle takılmayı seçmiştim. Pişman değilim ve olacağımı da sanmıyorum. Bukre' nin güvenilir bir hali vardı. Hayatımın yavaş yavaş değiştiğini o an daha iyi anladım.

Okuyanlara ve beğenenlere çok teşekkür ediyorum ve güzel bir gün geçirmenizi diliyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kötü ve GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin