BÖLÜM 10
Hoseok çığlık ve bağırış sesleri bekleyerek, eve girdi. Belki de Yoongi bir köşede çocuklar yüzünden panik atak geçiriyordu. Jungkook'un herhangi bir şey yüzünden bağırması muhtemeldi. Özellikle de bu sabahtan sonra.Üzerine bir şey giymeyi reddetmişti çünkü Hoseok ona birkaç gün önce yeni bir elbise almayacağını söylemişti. O günden beri, kıyamet kopuyordu ve o üstüne bir şeyler giymeyi kabul etmiyordu.
Ancak hayır; gerçekten de sessizlik vardı.
Hoseok hafiften endişelenerek, koridora doğru yürüdü, salondan mırıltılar geldiğini duymuştu.
Yavaşça, salona doğru yürüdü ve önündeki manzaraya karşı gülümsedi. Jimin, Jungkook ve Yoongi, üçü birden koltukta uyuyakalmıştı. Televizyonda hâla "Rapunzel" filmi devam ettiğine göre, uyuya kalalı çok olmamıştı.
Üçüde Jungkook'un yorganının altına sokulmuştu. Yoongi ortadaydı ve diğer ikili de onun iki yanındaydı. Hoseok direndiği yerden, Jungkook'un sabah reddettiği kıyafetleri giydiğini görebiliyordu.
Telefonuna bakarak, Yoongi ve Jimin'in eve dönmesi gerektiğini farketti.
Kibarca en büyüklerinin kolunu salladı. "Yoongs? Uyan." dedi Hoseok sessizce. Ancak onun yerine, Jimin'in gözleri kırpışarak açılmıştı. Yabancı biri değilde, uykusunu bölenin Hoseok olduğunu görünce, uykulu uykulu gülümsedi.
"Hey, Hobi amca." dedi, yeni uyandığından pürüzlü olan sesiyle. "Babacığı benim uyandırmamı ister misin?" Yavaşça doğrulup yumruğuyla gözlerini ovuştururken sordu. Hoseok onaylayıp, kendine çay yapmak üzere hızla uzaklaşmıştı.
"Babacık." Jimin, Yoongi'nin yanağını dürttükten sonra nazikçe kolunu salladı. "Babacık, uyanman lazım, eve gitmemiz gerekiyor." dedi Jimin, omuzlarını sallayarak. Yoongi gözlerini kırpıştırarak açtığında bakışları direkt olarak önündeki Jimin'e ulaşmış, tekrar uykuya dalmadan önce onu göğsüne yaslamıştı.
"Babacık. Uyan!" Jimin aniden bağırdı. Jungkook aşağı kaymış, emziği ağzından düşmüş, gözleri yarı açılmıştı. Yoongi gözlerini açıp Jimin'e bakmadan önce kaşlarını çattı.
"Jiminie, az önce bana bağırdın mı sen?" Jimin yüzünü Yoongi'nin boynuna gömmeden önce gözleri kocaman açıldı. Hoseok, çaydanlık kaynarken mutfaktan dikkatle izliyordu.
"Hayır..." Jimin yalan söyledi. Yoongi tekrardan kaşlarını çatmıştı.
"Ve, şimdi de babacığa yalan söylüyorsun." dedi sakince. Jimin'in sırtı, ağlamaya başladığı esnada yavaşça sarsılmıştı.
"Ö-Özür dilerim, b-babacık. Hobi a-amca için s-s-seni uyandırmam g-gerekiyordu." Sessizce ağlamaya başlamıştı. Yoongi onu susturup, göğsüne çekti.
"Sorun değil. Yalnızca bir daha yapma. Ve bir dahakine yalan söyleme yoksa kızarım, tamam mı?" Jimin başını kaldırıp burnunu çektikten ve başını salladıktan sonra kocaman esnedi ve Yoongi'nin dudaklarını hızlıca öptü.
"Teşekkür ederim babacık. Bir daha b-bağırmayacağım ve yalan söylemeyeceğim." dedi dürüstçe, Yoongi'yi gülümsetmişti. Bunun yanı sıra, Jungkook yeniden ağlamaya başlayarak Yoongi'nin ürkmesine sebep olmuştu. Cidden, neden bu kadar çok ağlıyordu? Genel olarak çok neşeli ve mutluydu.
"Kookie, sorun ne?" Yoongi soramadan önce Jimin değindi. Jimin aşağı sürünüp ona sarılırken Jungkook yüzünü ellerine gömmüştü.
"J-Jiminie'nin babacığı var. B-Benimki nerede?" Daha da fazla ağlamaya başladı. Jimin emziğini alıp genç olanın ağzına ittirdikten sonra fısıldadı.
"Mutfağa bak." Jungkook arkasına döndü ve kapı eşiğinde, dudaklarında kocaman bir gülümseme olan Hoseok'u gördü.
"Babacık!" Jungkook emziğinin üzerinden bağırıp, koşarak büyük olanın üzerine atladı. Hoseok güldükten sonra teşekkür amacıyla Yoongi'ye baktığında onun tekrardan koltukta uyuya kalmış olduğunu farketti.
***
Eve sürdükten sonra, Jimin ve Yoongi çökmüştü. Halsizlik bütün bedenlerini doldurmuştu.
"Babacık?" Jimin gözlerini ovalayarak fısıldadı. Yoongi ise cevap olarak ona bakıp, hmmladı.
"Y-Yine benimle uyur musun? Şimdi?" Yanakları yavaşça kızarırken sordu. Büyük olan yorgunluk barındıran ufak bir gülümsemeyle ona döndü.
"Mhm." Onaylayıp, küçüğünün minik ellerini tutarak onu gülümsetti. Jimin boştaki eliyle tırabzanlara tutunurken beraberr yukarı çıkıyorlardı. Hole ulaştıklarında, koridor boyu yürüdüler ve Jimin neredeyse odasına giriyordu ki çekiştirilmişti.
Büyük olana kafası karışmış bir halde bakarken, kaşlarını çattı. "Nereye gidiyoruz?" diye sakince sordu. Yoongi esneyip, Jimin'i kendi odasına çekiştirdi.
"Benim odama. Benim yatağım daha rahat." diye açıkladı. Jimin'in odasında bir yatak ve de birkaç mobilya vardı ancak kendi yuvasını (Yoongi'yi) hiçbir şeye değişmezdi. Hızla başını sallayıp, baş parmağını ağzına götürdü ve sarışın olanın odasına girerken nazikçe parmağını emmeye başladı.
Yoongi'nin evine geleli 2 hafta olmasına rağmen henüz onun yatak odasına girmemişti ve dürüst olnak gerekirse bunu sevmişti.
Dolaptaki aynayla ortadaki yatak kocamandı ve köşede bir televizyon vardı. Çokta bir şey değildi ancak Jimin haykırmıştı. "Babacık! Burası çok güzel! Aman tanrım." Yoongi oğlanın tepkisine içten içe göz devirdi ve onun yerine yatağa atladı.
Jimin dudaklarını ısırarak yatağın kenarına oturdu, Yoongi çoktan çarşafları kırıştırdığından, Jimin daha fazla kırıştırmak istemiyordu- derken bir kol onu belinden sarıp yatağa uzanması için çekiştirmişti.
"Oof," Yoongi'nin kolu onu daha da yakına çekerken huysuzlandı. Yavaşça dönerek, kocaman gözlerle Yoongi'ye baktı.
"B-Babacık, üzerimizi değiştirmemiz gerekmez mi? Ve de dişlerimizi fırçalamamız?" diye fısıldadı. Yoongi gözleri kapalıyken cevap olarak homurdandı.
"Uyuyalım gitsin Jiminie, hadi bebeğim." diye mırıldandı. Jimin doğrulurken gözleri büyümüştü.
"Babacık! K-Kıyafetlerimiz kırışacak ve dişlerimizin hepsi düşecek! Yapmamız gerek!" Jimin çığırdı. Yoongi tek gözünü açıp Jimin'i eski yerine çekti.
"Pekâla. Yarın evde kalıp, film izleyerek yemek yemek ve uyumaktan başka yapacak bir şeyimiz yok. Yani, sabah üzerimizi değiştirip bu gecenin yerine de iki defa dişlerimizi fırçalarız. Tamam mı?" diye sordu Yoongi. Jimin bir anlığına uzanıp, düşündü.
"Dişlerimizin düşmeyeceğine emin misin?" diye sorup, büyük olanın göğsüne sokuldu. Yoongi gülümseyerek iç geçirdi.
"Eminim. Şimdi uyuyalım, olur mu?"
"Bekle!" Jimin hızla doğrulup, büyük olana döndü. Eğilerek, büyük olanın dudaklarına bir öpücük bıraktı. "İyi geceler babacık." deyip, yüzünü babacığının tişörtüne gömdü.
-
©buzzbees.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acute case. [tr]
Fanfic※【yoonmin】 "Çok aptalsın, babacık!" "Bekle, bana ne dedin sen?" ©buzzbees. [turkish translation]