BÖLÜM 6
"Cesur olduğu için onunla ilgilendin mi?"
"Hoseok, o 19 yaşında, 4 değil. Ayrıca istediği zaman ona sarıldım." dedi Yoongi telefona doğru. Yatağında uzanıyordu, yorgundu ve hala yarı uykuluydu. Saat sabahın on buçuğuydu ve Yoongi çoktan uykusuz bir gece geçirmişti.
Hoseok, bunu bilerek, hyungunu aramanın harika olacağına karar vermişti.
"Yoongi, sadece bugün ona karşı çok nazik ol. Belkide onunla dışarı çıkıp biraz kuru boya-"
"Geçen gün ona jel kalem seti aldım ve kalemlerini sevdi." Yoongi sözünü kesti. Bu doğruydu. 'Evi su basması' olayından sonra, Jimin'e aldığı kalemleri vermişti.
Otomatik olarak, Jimin çok memnun kalmış ve çizim yapmaya başlamıştı. Şimdi de Yoongi, Jimin'in odasında bantlarla ve mavi raptiyelerle asılmış olan resimlere sahipti.
"Aldın mı?" Hoseok'un sesi diğerini sinir edecek şekilde şaşkın gelmişti.
"Hoseok, farkındaysan, ben Bay Kaba* değilim. Ona kurabiye de aldım ama henüz söylemedim." Yoongi doğruldu, yorgan göğüsünden düşerken esnedi.
"Kurabiyeleri kullanıp Jimin'in birkaç ödül almasına izin ver gitsin. Yalnızca ne kadar cesurca davrandığını bilsin diye."
Yoongi ağır ağır nefeslendi ve güzel bir ilişkisi olursa, asla çocuk sahibi olmamaya, ya da çocuklarla iş yapmamaya karar verdi.
"Tabii. Gidiyorum. Yemek yemem gerek." Yoongi ellerini saçlarına geçirdi. Telefonda, arka planda, yüksek sesle söylenen şarkıyı duyabiliyordu.
"Ve ben de komşular şikayete gelmeden önce Jungkook'u karaoke makinesinden uzaklaştırsam iyi olacak."
İkili konuşmayı bitirdi ve Yoongi kendini yataktan çıkmaya hazırladı. Sersemce, mutfağa yöneldi, yemeği kaptı ve afiyetle yedi.
***Üç saat sonra***
Saat bir buçuktu. Saat bir buçuktu ve Yoongi tamamen uyanmış, hatta tüm evrakları halletmişti ve öğle yemeği için hazırlandığında küçük, tatlı yetişkinin hala uyanmadığını farketmişti.
Kağıtları masada bırakıp, halıyı tokatlayan terlikleriyle merdivenlere yöneldi. Jimin'in odasına vardığında, hiçbir ses duyamadı. Kaşlarını çatarak, bir deniz yıldızı gibi uyuklayan Jimin'i ortaya çıkarmak üzere kapıyı açtı.
Emziği ağzında, oyuncak ayısı elindeydi.
"Jimin?" dedi Yoongi yüksek sesle. Cevap yoktu.
"Jimin! Hemen kalk!" Yoongi bağırdı. Jimin, saçları imkan bulduğu her yöne kalkmış halde, sıçradı.
"H-hyung?" Gözleri yarı kapalıyken, fısıldadı. Yoongi oğlana gülümserken içten içe hayranlık yapıyordu.
"Hadi. Kalkman gerek. Bildiğim kadarıyla ev arkadaşın benim, yani kalkman gerek." Jimin sızlanıp, kendini yatağa bırakırken Yoongi kollarını çaprazladı.
"Hyung! İstemiyorum. Çok uykuluyum!" dedi, sesi emzik yüzünden hafif boğuk çıkıyordu. Yoongi tekrardan yorgana sarılan çocuğa kaşlarını kaldırdı.
"Park Jimin, eğer hemen şimdi kalkmazsan, seni şaplaklamak zorunda kalacağım." dedi Yoongi aniden. Jimin başını yorgandan çıkarmadan önce bir anlığına dondu ve emziğini tükürerek çıkardı.
"Ş-şaplaklayacak mısın?" Gözleri genişlerken, kekeledi. Yoongi hmmladı.
"M-hm. Bu yüzden şaplak istemiyorsan, hemen kalkmanı öneririm." Jimin onaylayıp ayaklandı, Yoongi'yi es geçip salona girerken hafifçe sendeledi. Yoongi şaplaklamaktan bahsettikten sonra küçük olanın hızla kalkmasına karşın hayrete düşmüştü.
Yoongi yatak odasının kapısını kapatarak, küçük olanı takip etti ve hala koltukta uyukladığını gördü. Bir anlığına dikilip, oğlanı izledi, Hoseok'un kurallar hakkında söylediği şeyleri hatırladı. Belki de Jimin'in kurallara ihtiyacı vardı, ya da takip etmek için, birkaç kural isterdi.
Dün gece, Little Space* hakkında araştırma yapmış ve bir çok küçüğün takip etmek için kural talep ettiğini öğrenmişti.
Derin bir nefes alarak ilerledi ve Jimin'in anlına bir fiske vurup onu bir kez daha uyandırdı. "A-ama kalktım, hyung." dedi, gözleri hala kapalıyken.
"Kalkınca uyanman gerekiyordu. Koltukta uyuklaman değil." İç geçirip, düşüncelerini dile getirdi. "Belki de sana bazı kurallar koymamız gerekiyordur."
"Hoseok amcanın Kookie'ye yaptığı gibi mi?" Jimin mırıldandı, sonunda büyük olana bakıyordu.
"M-hm. Kookie demişken, dün cesur davranıp yaralarını temizlememe izin verdiğin için, sana kurabiye aldım." Jimin neşeyle haykırdı ve ellerini sevinçle salladı. Yoongi kurabiyeleri almak için mutfağa yönelirken kıkırdadı.
Jimin'in yalın ayaklarının sesi onu yakın mesafeyle takip ediyordu. Dolabın önünde durduğunda, arkasından bir ağırlık ona vurdu. "Oh, ü-üzgünüm hyung, önüme bakmıyordum." Jimin kıkırdadı. Yoongi gözlerini devirmişti ancak dolabı açıp pakedi alırken hafifçe gülümsüyordu.
Pakedi yırtıp, bir tabak çıkardı ve dikkatlice tüm kurabiyeyi tabağa dizdi. Arada sırada da, şiddetle onu izleyen Jimin'e bakıyordu.
"Yay! Bitirdin!" Yoongi boş pakedi çöpe atarken, Jimin çığırdı.
"Jimin, bir dakikaya dönerim, tamam mı? Çöpü çıkarmam lazım." Jimin başıyla onayladı.
Yoongi çöpü çıkarmaya yöneldi ve geri döndüğünde, kurabiyelerini koca bir süt bardağına batıran Jimin'i gördü. Gözlerini devirerek, bir kurabiye almadan önce ellerini yıkadı. Kurabiyeyi ağzına atmak üzereyken, Jimin bağırdı.
"DUR! Hyung, yanlış yapıyorsun!" diye bağırarak, Yoongi'nin birazcık korkmasına sebep oldu.
"Neden bahsediyorsun sen?"
Jimin tabaktan bir kurabiye alıp Yoongi'yi masaya çağırmadan önce gözlerini devirerek iç çekti. Yoongi bir nefes verip, masaya yürüdü ve oturdu.
"Köşesinden tutman gerek," diye açıklayıp, hareketi gösterdi. "Sonra süte batıracaksın. Sonra çıkarıp yiyeceksin. Ama iki kez batırmak yok!" Jimin kurabiye dağılıp süte karışmadan önce hızla ağzına tıkıştırdı.
"Şimdi, sen dene." Ağzındakini yutarak söyledi.
Yoongi iç geçirip, bir kurabiye aldı ve köşesinden tuttu. "Böyle mi?"
"M-hm."
Hızla kurabiyeyi bardağa götürüp batırdı. Ancak ne yazık ki, küçük kurabiye Yoongi'nin parmaklarından kayıp süte düşmeye karar vermişti. Yoong eli hala bardağın üzerindeyken, yalnızca ağzı açık halde oturup kalmıştı.
Jimin kurabiyeleri ondan daha iyi batırabiliyordu.
"Çok aptalsın, babacık. Kurabiyeyi tutman gerekiyordu." Jimin kıkırdayıp, batırması için Yoongi'ye başka bir kurabiye aldı.
"Biliyorum- bekle." Yoongi Jimin'e döndü. "Bekle, bana ne dedin sen?" diye sordu.
-
bay kaba* ; küçük çocuklar tarafından bilinen, kaba davranışlı bir karakter.
little space* ; yetişkinlerin çocuk gibi davranması durumu.
©buzzbees.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acute case. [tr]
ספרות חובבים※【yoonmin】 "Çok aptalsın, babacık!" "Bekle, bana ne dedin sen?" ©buzzbees. [turkish translation]