İki Romantik Deli

101 30 41
                                    

Berk

Dila'yı ilk gördüğüm günden beri peşinde divane gibi dolaşıyordum, ama nafile! Hatunda nasıl bir inat varsa, bana kök söktürüyordu, ama ben de inatçıyım ve Dila'dan vazgeçmek gibi bir niyetim yok. Yine bir antrenman günü, rutin her zamanki gibi ilerlerken, Dila'yı birden kum torbası ile kesişirken yakaladım, deli kız!

-Hayırdır Zeyna? Kum torbasını kese kese bitiremedin.

Dila bana ters bir bakış atıp, sabır dilenircesine gözlerini kısa bir an yukarı diktikten sonra yapıştırdı cevabını.

-O kum torbasının yüzünde patlamasını istemiyorsan uğraşma benimle paşam!

Yine fırçayı yedik iyi mi? Olsun, isterse o fırçanın sapıyla canıma okuyabilir, gıkım çıkmaz. Onu izlemeye öyle dalmışım ki... Zeyna'm benim, kum torbasını hunharca yumruklarken birden durdu, bana baktı.

Mesajı almıştım, anlaşılan o ki kum torbasına savurduğu yumruklar bende patlayacaktı. Paşa paşa gideceğiz artık el mecbur. Yanına gittim ve ben de bandajımı sardım, ikimiz de pozisyon aldık ve Dila açılışı düz yumrukla yaptı.

Kendimi savunsam da Dila bir açık yakalamaya çalışırcasına dikkatle hamlelerini yapıyordu. Kroşe girişimlerini ekarte etmeye çalışıyordum, Dila ise, bir avcı edasıyla açık arıyordu.

-İlla yumruğu suratıma patlatacaksın, değil mi Zeyna?

-Ya yumruk, ya tekme, patlatmazsam olmaz.

Bunu dedikten kısa bir süre sonra, sert bir topuk tekme girişiminde bulundu, ve milimetrik bir manevrayla kurtulmayı başardım. Back Fist girişimimi ekarte etti, ve iddialı bir bakış attı. Başıma afilli bir bela aldığımı anlamıştım, hem de tatlı bir afilli bela.

Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum, sanki zaman durmuş gibiydi. Kokusu.. Her ne kadar belli etmesem de büyüleyici bir kokusu vardı. O günden sonra sürekli peşinde dolandım, ne var ki bir gün çok büyük bir eşşoğlueşşeklik yaptım, sonrasında bir çuval inciri berbat ettim.

Hatamı telafi etmek için bir yol arıyordum, Dila harbi ve zor bir kızdı. Sahilde öylece otururken, Tuna'nın sesini duymamla kendime geldim.

-Hayrola, Berk? Hangi limanda gemilerin battı?

-Bir çuval incirin içine ettim, nasıl toparlayacağım bilmem.

-Anlat bakalım, ne fuşki yedin?

Güldüm, aklıma Dila gelmişti, bu lafı çok sık kullanırdı.

-Sende de mi laz damarı çıktı Tuna? Dila gibi konuştun.

Tuna önce inanamıyormuş gibi gözlerini irice açıp suratıma bön bön baktı, sonra kahkahalarla gülmeye başladı. Bir halt anlamamıştım.

-Seninki ile benimki kuzen, Dila sana anlatmadı galiba, ikisi de halis muhlis Laz, normal tabii ki.

-Hoop hopp? Seninki derken? Vaay vaay vaaay, Tuna efendinin sevgilisi var, bizim haberimiz yok. Alacağın olsun. Üstelik Dila'nın kuzeni ha?

Tuna derin bir iç çekti, bir şeylerin ters gittiği belliydi.

-Çok karışık bir mesele.. Asi... Dört yıl önceki olayın gizli tanığı Asi'ymiş...

Duyduklarımla afalladım, olayı Tuna kadar ben de biliyordum, Tuna'nın bahsettiği gizemli tanığı da öyle... Ancak kırk yıl düşünsem, o tanığın Asi olacağı aklıma gelmezdi.

-Damla ve Asi tanışıyorlarmış.. Aynı okuldan... Olay Asi'nin gözleri önünde olmuş... Yıllarca kendini sorumlu tutmuş... O gün Damla'nın çektiklerini zaten düşünmeye çalışırken canım yanıyordu yıllardır.. Şimdi... Şimdi Asi'nin de canının yanmış olması ihtimali... Ulan ben kimseyi hayatıma sokmadım sen biliyorsun, benim varım yoğum kardeşim ve kuzenimdi. Asi hayatıma girdiğinden beri feleğim şaştı benim.

Acı Tatlı HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin