Dar koltukta Tobby üzerimde uyuyordu, Louis koluma sarılmış başını omzuma koymuş televizyon izliyordu.
"Lou?" gözlerini bana çevirdi. "İstersen yatağına geç uyu. Gözlerinden uyku akıyor." birkaç saniye Jane'e bakıp kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır burada iyiyim." gülümseyip alnını öptüm. Sadece onun duyacağı şekilde fısıldadım.
"Sen kıskanınca daha mı tatlı oldun?" kaşlarını çatarak bana baktı.
"Ben kıskanmadım." kafamı sallayıp gülüşümü saklamaya çalıştım. "Gülüyorsun görmüyorum zannetme. Kıskanmadım diyorsam kıskanmadım."
"Tamam kıskanmadın. O zaman öpsene bir kere beni." yüzü yumuşadığında kıkırdayıp dudağımın kenarını öptü. Cıkladım. "Kesmedi bu beni." yine kıkırdayıp dudağımı öptü. Geri çekilmesi izin vermeden dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
"Harry!" Bella'nın uyaran sesiyle geri çekildim. Louis yüzünü boynuma gömdü.
"Ne?" dedim bende aynı şekilde.
"Rahat durun. İki dakika oynaşmayın." kaşlarımı çatıp sehpanın üzerindeki oyuncağı kafasına attım. Havada yakalayıp aynı şekilde baktı bana.
"Düzgün konuş. Görmek istemiyorsan bakma." gözlerini devirip oyuncağı sehpanın üzerine koydu.
"Hadi ben alıştım da bari şu kızın yanında yapmayın." gözlerimi birkaç saniye Jane'e çevirdim. Tuhaf tuhaf bize bakıyordu.
"O da görmek istemiyorsa bakmasın. Zorla gözlerinizi buraya dikmiyoruz." Louis'nin nefes alış verişi düzene girdiğinde uyuduğunu anladım. "Şimdi sessiz olun." kapı çaldığında Bella kalkıp kapıya baktı. Babam ve karısı yanımıza geldiler.
"Ah uyumuş bile. Normalde hiç uyumazdı." bu kadının samimiyetsiz sesine dayanamıyorum. Üzerimden almaya çalıştıklarında ağlamaya başladı. Louis'de kafasını kaldırıp etrafına bakındı. Hemen doğruldu. Babama baktığımda kaşları çatık bakıyordu. Bende kaşlarımı çatıp Tobby'nin benden biraz uzaklaşması sağladım.
"Tobby seni tekrar görmeye geleceğim. En kısa zamanda tekrar görüşürüz ama şimdi gitmen lazım." burnunu çekip Louis'yi gösterdi.
"O?" kaşlarımı kaldırıp ne dediğini anlamaya çalıştım. "O gelecek mi?"
"Gelmesini ister misin?" kafasını aşağı yukarı salladığında gülümsedim. "Tamam o da benimle gelir. Şimdi annene git hadi." annesine verip ayağa kalktım. Louis'yi de kaldırıp elimi beline koydum. "Biz hemen geliyoruz." odaya doğru ittirip arkasından ilerledim.
Odaya girip kapıyı kapattım. "Babamdan çekinmene gerek yok Lou. Onun ne yaptığı ya da ne düşündüğü umurumda değil. İstersen sen uyumaya devam et ben onları geçirip gelirim." kafasını iki yana salladı.
"Bende senin yanında olacağım." güldüğümde karnıma vurdu. "Bana öyle manalı manalı gülme."
"Tamam bebeğim, bir şey demedim ki. Gel hadi." elini tutup salona götürdüm.
"Hadi Tobby abine veda et gidelim." Tobby paytak paytak koşarak yanıma gelip bacağıma sarıldı. Louis'nin elini bırakıp onu kucağıma aldım, elini tekrar tuttum.
"Görüşürüz Tob." yüzünü astığında yanağını öptüm. "Eğer yüzünü asarsan gelmem yanına. Gül bakalım." yanağımı öpüp gülümsedi. Sonra Louis'ye doğru eğildi. Onu da öpüp bana sarıldı. Babam yanıma gelip kucağımdan aldı. Sonra bana sarılıp kapıya doğru ilerledi.
Louis'nin yüzünün asıldığını görmemek için aptal olmak gerekir. Babamın eşi bana gülümseyip o da kapıya doğru ilerledi. Jane bir anda kollarını belime sardı. Nefesimi havaya üfleyip kafasını pat patladım. Louis boğazını temizlediğinde benden uzaklaştı. Louis belime sarılıp başını göğsüme yasladı. Gülümseyip burnunu öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tiny | Larry
Fanfiction"Hey Harry! Bak bugün okulda kimi buldum?" karşımdaki çelimsiz oğlanı inceledim. "Kim bu?" "Harry biraz kibar ol. Bu Louis hatırlamadın mı?" "Hatırlamadım."