Bu hikayemin bu kadar sevildiğini bilmiyordum. Desteğini görmek beni mutlu etti ve yb yazıyım dedim :d (bu ne samimi olmayan bir yazıdır) ❤️
''N-ne?'' Sesim titrek ve ürkek çıkmıştı. Bunun farkındaydım fakat yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Tamamen savunmasızdım resmen.
''Neden ağlıyorsun dedim? Kim ağlattı seni?!''
Nedenini bilmediğim bir şekilde bana bunları soruyordu ve değim gibi; nedenini bilmiyordum! Daha önce uzaktan görmüş olduğum ultra yakışıklı bir adamdı sadece.
Hızla kafasını kaldırıp etrafına bakındı. Ya ben kafayı sıyırmış hayal görüyordum, ya da bu adam delirmişti. 2. seçenek daha mantıklı geliyordu tabi.
Zaman durmuş herkes bizi izlerken müdürün sesi kulaklarımızı doldurdu. "Bu ne kalabalık. Boşaltın çabuk!"
Daha kalabalık kımıldamamışken ben çantamın askılarına daha sıkı tutundum ve hızlı adımlarla kalabalığı yarıp yürümeye devam ettim. Ama sadece yürüyordum. Nereye gideceğimi bilmiyordum.
Arkamı döndüğümde kalabalık dağılmıştı ve o adamın arkadaşları olduğunu düşündüğüm adamlar onunla konuşuyorlardı.
Önüme dönüp yürümeye devam ettim.
————————
"Bir şeyim yok dedim ya hyung. Sadece garipti işte."
Elimdeki telefonla koltuğumun üstünde şekilden şekile giriyor, bir yandan da Seokjin hyungumla konuşuyordum.
Olaylardan sonra direk eve gelmiştim. Biraz dinlenip hyungumu aramış ve olanları anlatmıştım. Tabi bana bir güzel fırça çekmişti, orası ayrı.
"Onu bunu bilmem ben, iyi olman en önemli olan şey. Bir de, bundan sonra ilk bana anlatıcaksın böyle şeyleri. En son benim haberim oluyor!"
"Hyuung."
"Tamam tamam, hadi sen biraz dinlen, kendine gel. Sonra konuşuruz."
"Tamam hyung." diyip telefonu kapattım.
Eve geldiğim andan beri olanları düşünüyordum, aralıksız. O adam kimdi, yanındakiler kimdi, beni neden koruyordu ve ben neden ağlıyordum?
Bütün sorularım aklımdayken en iyi çözümün uyumak olduğunu anladım ve belki rüyamda yine o adamı görürüm, diye uyumaya çalıştım.
Ve öyle de oldu.
Onu rüyamda gördüm.
---
Kapı zilinin deli gibi çalınmasıyla uyandım. Kaç saattir burada bu biçimde uyuyordum ben?
Kapı zili hala çalınmaya devam ederken paytak paytak kapıya gittim. Kargocu elinde kutuyla karşımda duruyordu.
"Kim Taehyung değil mi?"
"Evet?"
"Bu size."
"Ama-" Bir şey dememe izin vermeden kutuyu elime tutuşturdu ve arkasını dönüp gitti. Şaşkınlığım azalmazken kapıyı kapattım koltuğuma geri döndüm.
Kutuyu açmaya çalışırken bir yandan tutulan boynumu ovuşturuyordum. Koltukta uyumamalıydım.
Sonunda kutuyu açabilmişken içinden anlamlandıramadığım bir şey çıktı. Yastık?
Üzerinde de bir not vardı ve;
'Koltukta uyuma, bir yerlerin tutulacak. Bu yastığı da al ve yatağında uyu, bebeğim.' yazıyordu.
Pardon, ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya?
Teen FictionDünyanın en büyük mafya babası Jeon Jungkook, üniversiteye giden bir genç'e aşık oluyor. Varacağını bilmediğin bir yola çıkar mıydın?