Teninde çiçekler açmış, kokunu içime her çekişimde bahar havası soluyorum..
Bu bölüm gökyüzünün kanlı yaşları olan yağmur damlalarına itaf edilmiştir.
🌙
Hiçlik.
Meçhulde kaybolmak.Ruhun çıplaklığı ne demek bilir misiniz? Diğerlerinin başlarını koyacak bir omzu vardır ama siz üzerinize geceyi örtüp kendinizi soyutlarsınız herkesten. Diğerleri kahkahalar ile gülerken, siz her güldüğünüzde kalbinize batan mızraklar ile acıya dayanmaya çalışırsınız. Bu yüzden de gülümsemelerinizi hayatınızın kanlı defterine gözyaşlarınız ile yazıp o defteri ateşe verirsiniz. Bir mucize istersiniz, fazlasını değil. Ama hayat bencildir, ama hayat cimridir. O mucizeyle aranıza her zaman uçurumlar koyar. O uçurumlardan atlamak isteyince de kanatlarınız kırılır.
O kırılan kanatlarınızın bir parçasını daima kalbinizde taşırsınız.
Bu bir kısır döngüdür.
Gündüz geceyi öldürüp cinayetini yok sayarak yine sabaha erdirmişti gözyaşlarını yastığına akıtan herkesi. Okyanus harelerin sahibi kafasındaki düşünce bataklığından çıkmaya çalıyordu ama başarılı olduğu söylenemezdi. Sabah olduğunu anlamamıştı bile. Elindeki kalemi ritmik bir şekilde deftere vuruyor, kafasındaki zebaniler ile iş birliği yapıyordu.
Sanki tanrı her şeytanın içinde bir yerlerde cenneti taşıdığını göstermek için onu var etmişti.
Kalemi defterin üzerine fırlatıp ellerini şakaklarına çıkardı. Dayanmaya çalışıyordu. Yine dokunmak istiyordu Lara'ya. Teninde kaybolmak, kokusunda sarhoş olmak istiyordu. Kaç saattir kendini dizginlemek için defterin sayfalarını kalemin mezarı yapıyordu kendisi de bilmiyordu.
Odanın her köşesine yayılmış olan kağıtlara baktı. Her birinde Lara vardı. Hepsi bir köşedeydi çünkü Poyraz Lara'yı kağıtlara içindeki varlığı kadar güzel bir şekilde dökemiyordu.
Lara'nın kutsal olduğu en güzel yer, Poyraz'ın hiç durmadan mısralar öldüren kalbiydi.
Lara uyanmadan Poyraz bu çizimleri bir yere kaldırsa iyi olacaktı çünkü bu çizimleri görürse kafası karışacaktı ve Poyraz bunu istemiyordu.
Etrafa saçılmış olan kağıtları eğilip yavaşça toplamaya başladı. Son çizimini de deste deste olmuş kağıtların üzerine koydu.
Kağıtları salondaki çekmecenin içine koyduktan sonra duşa girmeye karar verdi. Dün Mehmet ile eve gelmeden önce bir hastaneye gidip dikişlerini aldırdığı için bu sorun değildi.
Holde yürüyüp banyoya gireceği sırada adımları kendinden bağımsız bir şekilde yatak odasına yöneldi.
Kaçamıyordu. İnsan gökyüzüne yıldız, hayatına ışık olandan nasıl kaçardı?
Kapının kulpunu kavrayıp içeriye girdi. Elleri buz kesti, yüreği bedenine sığamaz bir halde hızlı hızlı atmaya başladı.
Yatağa doğru yaklaştı. Lara yine yüzünü örten kızıl saçları, güneşten bir parçayı taşıyan ve genç adamı kor gibi yakan dudaklarıyla çok güzeldi. Melekler terk ederdi cenneti, hiçbir melek bu kadar masum ama aynı zamanda bu kadar tehlikeli olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİMİN ESİRİ (Baştan Yazılıyor)
Roman d'amourGüneşte yanabilir, ormanda kaybolabilir, gecenin karanlığına hapsolabilir, okyanusta boğulabilirdim ama ben bir çift kahverengi gözün toprağına gömüldüm. • Kendine engel olamadı ve ellerini Lara'nın dizlerinin üzerinde birbirine kenetlediği ellerin...