Sub Rosa

825 45 85
                                    

Sakuraya, Tsugaru ile Izaya'nın ofisine oturmuş, sakince çayını içiyordu. Özellikle kendi demliğini getirmiş ve çay demleme seremonisi yapmakta ısrar etmişti.

Ne kadar da ilginç bir dünya, içinden geçirdi Izaya, onu alfa yaparken beni omega yapıyor.

Tsugaru boş gözlerle duvara bakıyordu, Izaya ona verilen yatıştırıcıların dozajını düşünmek bile istemedi. Fakat bir yanı, Shizuo'ya bu kadar benzeyen kişinin bu denli zavallı bir halde olmasından hoşnuttu.

"Sanırım başarılı olmak üzereyim." Sakuraya ilan etti, çayını masaya koyarak. Bacak bacak üstüne atmıştı ve Izaya'yı gözleriyle yakmak ister gibi muzip bir bakışı vardı. "Bir omegayı alfaya çevirmeye çok yaklaştım. Alfa özelliklerinden bazılarını göstermeye başladı bile."

Tsugaru boş gözlerle duvara bakmaya devam etti.

"Senin kurtuluşun olabilirim." Sakuraya gülümsedi, çok itici bir gülümsemeydi bu. "Fakat görüyorum ki artık kurtuluş istemiyorsun."

"Ne demeye çalışıyorsun?" Izaya da aynı gülümsemeyi takınıp sordu, ikisi de sinir bozucu olmak için çaba sarf etmedikleri halde birbirlerini rahatsız ediyorlardı.

"Parfüm ve yatıştırıcılarla kapatmaya çalışmış olsan da," Sakuraya tekrardan çayına uzandı. "Sana sürekli omegalarla uğraşan bir bilim insanı olduğumu hatırlatmama gerek yok herhalde, eşinin kokusunu alabiliyorum."

"Kapatmaya çalışmıyordum." Izaya da önündeki çaya uzandı. Tsugaru hala kendisininkinden bir yudum dahi içmemişti.

"Tabi ki." Sakuraya nazik bir homurtuyla çayını içip Tsugaru'ya baktı. Boynu, taktığı tasmadan dolayı kızarmıştı. Gözleri hala boş bakıyordu.

Sakuraya gözlerini kısarak gülümsedi, memnun görünüyordu.

"Görüyorum ki sen de kendine hâkim olmamamışsın." Izaya ortaya attığında Sakuraya, ya da alfa gururu, beklemediği bir şey söylenmesine şaşırdı.

"Neyi ima ediyorsun." Sakuraya'nın sorusunu, Izaya'nın Tsugaru üzerindeki bakışları yanıtladı. Sakuraya bariz gerçeği inkâr etme gereği duymadı.

"Nasıl anladın?"

"Başka ne sebepten, en gözde deneğini zombiye çeviresin ki?" Izaya, sözcükleri uzatarak konuşurken Tsugaru'nun gözleri hareketlenmiş ve Izaya'ya dönmüşlerdi. Izaya devam etti. "Araştırman sırasında dikkatinin dağılmasını istemediğin için zavallı omegayı ne hale getirmişsin öyle."

Izaya'nın sesindeki alay, bu durumdan rahatsızlık duymadığını belli ediyordu. Sakuraya çayını yudumladı, Tsugaru gözlerini tekrardan duvara çevirdi.

Kısa süreli bir sessizliğin ardından, Sakuraya konuştu.

"Harika bir alfa olacaksın." Izaya'ya yapabileceği en iyi iltifat buydu.

"Kendimi hiçbir zaman omega olarak görmedim."

"Biliyor musun, Tsugaru..." Sakuraya, yanındaki ruhsuz omegaya dönmüştü. Sesinin tonunun naifliği, Tsugaru'nun dikkatini çekmiş olacak ki gözleri duvarda değildi artık. "beni şaşırtmaya devam ediyor."

Sakuraya cümlesini ve bakışlarını Izaya'ya yönlendirince Izaya, bu bariz aşağılamaya ve Tsugaru'nun hayal kırıklığı ile düşen omuzlarına fazla yakından tanık olduğunu hissetti. Kahkaha atmamak için dudaklarını ısırdı.

"Nasıl?"

"Bak." Sakuraya, Tsugaru'nun omzunu açtı ve dikkatsizce yapılmış ısırık izini gözler önüne serdi. "Beni istiyor. Komik değil mi?"

Sakuraya'nın dikkati bu sefer tamamen Tsugaru'daydı, fakat gözlerindeki alay kaçınılmazdı. Bundan keyif alıyordu.

"Ona yaptığım her şeyden sonra... Yine de iz ilk günkü kadar belirgin. Bana olan sevgisi tek bir an dahi sekteye uğramamış." Sakuraya'nın cümlesinin devamındaki söylenmemiş 'aptal' kelimesini ikisi de zihinlerinde işitebiliyordu.

Izaya'nın eli istemsizce boynuna gitti.

"Oh, yoksa senin izin de mi aynı durumda?" Sakuraya'nın gözleri gülerken dudakları merakla kıvrıldı. Alay hissiyatı yüzünün her yanına serpilmişti.

"Hayır." Izaya boynunu sertçe ovuşturup ellerini cebine soktu. "Neredeyse geçti sayılır."

"Heiwajima-san buna üzülecek." Sakuraya, Tsugaru'nun yüzünü elleri arasına alarak bunu söylediğinde Izaya'nın midesi bulanmıştı.

"Beni ısıran Shizuo değil."

"Oh? Başka kim sana, seni ısıracak kadar yaklaşabildi?"

"Bir yakuza üyesi, ve kimse bana yaklaşmak zorunda kalmadı. Ben istedim ve oldu." Izaya konuyu daha fazla uzatmak istemedi, telefonunu çıkarıp saate bakıyor gibi yaptı. "Ah, saat geç olmuş. Birazdan bir müşterim gelecek."

"Öyleyse gitsek iyi olur." Sakuraya, kovulduğunu anlayarak ayaklandı.

Tsugaru hareket etmedi.

"Ayağa kalk." Sakuraya'nın sesi sertleşip, eli tasmanın ipine uzanınca Tsugaru'nun boş bakışları odada gezinmeye başlamıştı.

Sakuraya'nın yüzüne attığı yumrukla sarsılan Tsugaru, gözlerini kapattı.

"Pardon." Sakuraya, Izaya'ya döndü. "Bazen algılayamayabiliyor." Sebebinin verdiği yatıştırıcılar olduğunu es geçmişti.

"Sorun değil." Izaya, tasmanın boynuna yakın tarafından tutarak Tsugaru'nun ifadesiz yüzünü kendisine yaklaştırdı. "Umarım sakıncası yoktur."

"Ne istersen yapabilirsin." Sakuraya geri çekildiğinde Izaya, kısa bir süreliğine Tsugaru ile dudaklarını birleştirdi.

"Hemen ayağa kalkıp ofisimden def ol, canavar bozması."

Tsugaru başını kaldırıp ona baktı, olanları algılamaya çalışıyor gibiydi. İfadesiz yüzüne artık şaşkınlık hâkimdi.

Sakuraya ona tekrar vurdu. "Ayağa."

Tsugaru bu sefer ayağa kalktı, tasmasını sürükleyen Sakuraya'nın peşinden kapıya doğru yürüdü. Kapıdan çıkmadan önce duraksadı, gözlerini Izaya'nın kitlerken ilk kez o gözlerde bir duygu belirtisi görebildi Izaya.

Ardından Sakuraya tekrar tasmayı çekti ve ikisi de gözden kayboldular.

Izaya'nın eli, boynundaki ize kaydı. Hala ilk günkü gibiydi.

"Pişmanlık, ha?" Izaya iç geçirdi. "Niye bu duygu, omegalar arasında bu kadar yaygın?"

Ellerini tekrar cebine attığında, sağ eli sakinleştirici kutusunu kavradı.

İçindeki üç hap eksikti.

Lugubrious [Shizaya]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin