5.Bölüm

1.6K 148 30
                                    

Okulun önüne vardığımızda yağmur yağıyordu. Hem de sağanak şeklinde. Dış kapıdan iç kapıya yürüyene kadar sırılsıklam olduk. Annem içeri girince Berk kolumu tuttu. Soğuktan dişlerim takırdayarak ona baktım. Normalde kısa olan perçemleri ıslandığı için alnını kapatmıştı. Gözleri endişeliydi.
"Hastanede bir şey oldu sana. Anılarını hatırladığını tahmin edebiliyorum ama bu başka bir şeydi. Ne oldu Derin?"
Yutkundum. Cebimdeki kağıdı ona uzatırken elim titriyordu. Kağıdı alıp içeri girdi. Ben de peşinden gittim. Büyük salon kalabalık olduğu için eskiden lise derslerini işlediğimiz odaya girdik. Biraz önce içime işleyen yazıları yüksek sesle okumaya başladı.

"Her şeyin bittiğini sanan siz sözde kahramanlar, her şeyin asıl şimdi başladığını anlayacaksınız. Mavi ışık hepinizin kalbine işleyecek. Hepiniz kölem olacaksınız. Yok olmanın da belli bir şartı vardır. Parçalanmış biri geri dönebilir. Size bir nefes kadar yakınım.
-Andromeda"

"Andromeda mavi gözlü adamın takma adıydı değil mi?" Dedi Berk. Beklediğim gibi sesinde korku yoktu. Hatta fazla rahattı.
"Evet, o. Ölmediğini ima ediyor. Hepimiz parçalandığını gördük. Annem ve babam parçalarını yaktılar. Ondan sonra nasıl geri dönebilir?" Sesim çaresizdi. Berk yorum yapmadan odadan çıktı. Ben de onu takip ettim. Yine. Annemin ve babamın odasına girdi. Babam ve annem notu birlikte okudular. Notu hastanede bulduğumu anlattım.
"Melisa'nın orada kaldığını nereden öğrenmiş olabilir ve bizim bulacağımızdan nasıl emin olabilir? Bu oldukça saçma. O, yok oldu. Eğer yaşasaydı bir yıl beklemezdi. Beklemiş olsa bile böyle kendisini açık etmezdi. Gizli oynamayı sever biliyorsunuz. Birden gelip saldırırdı."
Babam mantıklı konuşuyordu. İnandırıcıydı.
"Kim yazmış olabilir?" Dediğimde annem konuşmaya başladı.
"Melisa'ya denk gelmiş bir vampir olabilir. Belki de gizli gizli bizi izliyordu ve okuldan çıkan birini gördü. Sonra da tedirgin olmamız için bu notu yazdı. Ben bunun olduğuna inanıyorum."
Ben de buna inanıyordum aslında ama yine de tedirgin olmuştum. Berk aklımdaki soruyu sordu.
"Parçalanmış biri geri dönebilir mi?"
Annem ve babamın yüzleri ciddileşti. Yutkundum. Cevabı duymaya korkuyordum.
"Geri dönmesinin tek bir yolu var. Ölüm perisi bulmak. Ayrıca mavi gözlü adamın parçalarını yakıp birbirinden çok uzak yerlere gömdük. Kimse bizi görmedi. Yani canlanması imkansız."
Anneme gülümseyerek baktım. İçimi rahatlatmıştı. Berk'le odadan çıkıp uyumak için yukarı çıktık. Artık daha az korkuyordum. Uyumadan önce tarihe baktım. Üniversite sınavına iki haftamız kalmıştı.

Kahvaltıdan sonra annem ve babamın bizi ateşi izleme odasına çağıracaklarını düşündüm ama öyle olmadı. Notu ciddiye almadıkları belliydi. Tek başıma zamanda yolculuk yapıp notu kimin yazdığını öğrenmeye de korkuyordum. Belki Eylem benimle gelirdi. Diğerleri görünmez olmayı beceremezdi. Yakalanırdık. Aynada giydiği sarı elbiseye bakan Eylem'in yanına gittim.
"Birlikte zamanda yolculuk yapabilir miyiz?" Dediğimde gülümsedi.
"Tabi ki. Diğerlerini de çağıralım da eğlenelim biraz."
Dudaklarımı ısırdım. Yüzü düştü.
"Şimdi olmaz. Merak ettiğim gizemli bir olay var. Yalnız gitmeye korkuyorum."
Başıyla onayladı. Gözlerimi kapatıp hastaneye odaklandım. Saçlarım yağmurla ıslanıyordu. Eylem etrafına bakındı.
"Burası neresi?"
İçimi çekip hastaneye baktım.
"Beş yıl kaldığım hastane. Burada Melisa'yı ziyaret etmeye geldiğimizde bir not buldum."
Siyahlar içinde birinin hastaneye girdiğini görünce görünmez olduk. Eylem'e döndüm.
"Zamanı durdurup kim olduğuna bakamaz mıyız?" Dedim heyecanla. Başını iki yana salladı.
"Müdahale edemeyiz. Yaklaşıp izleyelim."
Notu bırakırken yüzüne baktım. Yüzü sarılıydı ama gözleri görünüyordu. Gözleri maviydi. Mavi gözlü adamı düşündüm. Sanki biraz daha uzun boyluydu. Gücünü hissetmeye çalıştım. Mavi gözlü adam hep büyük bir enerji yayardı. Hiçbir enerji hissetmiyordum. Penceren çıkınca uçma gücümü kullanıp onu takip ettim. Ormana girince birden bire kayboldu. Geri dönüp Eylem'in yanına gittim. Hemen okula geri döndük.
"Mavi gözlü adamla ilgiliydi o not değil mi?" Dediğinde başımı salladım.
"O değil gibiydi. Ormanda yok oldu. Enerjisini de hissetmedim. Vampire benziyordu."
Eylem bana sarıldı.
"Merak etme artık Derin. O, yok oldu ve geri gelemez. Bir yıl geçti bile. Daha çok zaman geçecek."
Gülümsemeye çalışıp başımı salladım.

Kıvılcımların Dansı-IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin