6.Bölüm

1.5K 139 13
                                    

Arkama döndüğümde annemin yüzündeki ifade korkmama sebep oldu. Kimseden çıt çıkmıyordu.
"Derin? Sen ne olduğunu biliyor musun?" Dedi bana şüpheyle bakarak. Yutkundum. Doğruyu söylesem Rüya'nın başı yanacaktı. Yalan söylesem Sedef'in başına kötü bir şey gelebilirdi. En iyisi üstü kapalı bir şekilde anlatmaktı.
"Merdivenlerden inerken Sedef'in kapıdan çıktığını gördüm. Kızgın gibi bir hali vardı. Nereye gitmiş olabileceğini bilmiyorum."
Herkes robot gibi kafasını salladı. Annem içini çekti hafifçe. Yatakhaneden çıktığında Eylül de peşinden gitti. Gidip onu geri getireceklerdi. Diğer kızların yanına oturdum.
"Gördüğün gibi yine çok maceracı bir okuluz," dedim Melisa'ya bakıp. Güldü.
"Bu okulu bunun için çok seviyorum."

Neredeyse hava kararmıştı ve hiç haber yoktu. Annem ve Eylül geri dönmemişlerdi. İçim hiç rahat değildi açıkçası. Evet, Sedef son bir yılda çok değişmişti ama yine de ilk geldiğimde aynı ranzada uyumuştuk. Bana çok iyi davranmıştı. O günleri unutamazdım. Biri omzuma dokununca başımı o tarafa çevirdim.
"Biz de mi çıkıp arasak?" Diyen Sıla'nın gözlerinde büyük bir endişe vardı. Göz ucuyla Rüya'ya ve Aras'a baktım. Rüya sıkıntıyla saatine bakıyordu. Aras ise kollarını kavuşturmuş anlamsızca ileriye doğru bakıyordu. Eğer Sedef'e kötü bir şey olursa Rüya yıkılırdı. En yakın arkadaşının ölümüne sebep olduğu için kahroluyordu zaten. Bir de bunu kaldıramazdı.
"Biz de gitmeyelim. Korkuyorum," dedim Sıla'ya bakmadan. Gerçekten korkuyordum. Tam dalmışken kapı açılınca yerimde zıpladım.
"Hemen odama gir Sedef!"
Annemin bağırışı bütün okulu kaplamıştı. Onu daha önce bu kadar öfkeli görmemiştim. Sedef odaya girip kapıyı kapattı. Annem masaya oturmuş olan bizlere göz atıp odasına girdi. Bu sırada babam yanımıza gelmişti.
"Hepiniz ders işleme odasına girin. Biz Sedef'le konuşacağız."
Dediğini yaptık. Sedef'e bağıracakları belliydi. Duymamızı istemiyorlardı. Eskiden hep oturduğum sıraya oturdum. Berk te yanıma oturdu. Elimi tutunca gülümsedim. Başımı omzuna yasladım. Varlığı en zor zamanlarımda bile büyük bir kuvvet veriyordu bana. Karnım guruldayınca gerildim. Çok acıkmıştım. Bakışlarım Berk'e kaydı. Dudağı yukarı doğru kıvrılmıştı.
"Karnın mı guruldadı senin?" Dedi alayla. Kaşlarımı çattım.
"Özür dilerim."
Bana döndü ve yüzümü avuçlarının içine aldı. Gözlerinin tonu hayatımda gördüğüm en güzel renkti.
"Ciddi misin Derin? Bundan rahatsız olacağımı mı düşündün?"
Gülümsedim.
"Özür dileyeceğimi mi düşündün? Aklını okuyabiliyorum."
Güldü. Aklını okumaya başladığımdan beri hiçbir romantiklik numarası tutmuyordu. Bunun onu kızdırdığını bildiğim için çok eğleniyordum. Nihayet yemek yiyebildiğimizde artık mutluydum. Sedef'in yüzü kıpkırmızıydı. Bir daha bahçeye bile izinsiz çıkabileceğini düşünmüyordum. Rüya ile hiç konuşmuyorlardı ve konuşmayacaklardı da muhtemelen. En sağlıklısı buydu. Bir dahaki kavga annemlerin kulağına gidebilirdi. Bu da kimse için iyi olmazdı.

-Bir Hafta Sonra-
Büyük gün gelip çatmıştı. Hep birlikte üniversite sınavına girmiştik bugün. Hayatımda ilk kez bu kadar önemli bir sınava girmeme rağmen hiç heyecanlı değildim. Hepimizi farklı yerlere dağıtmışlardı. Sadece Öykü ile aynı okuldaydık. Sınav çıkışı adettenmiş gidip bir yerlerde oturulurmuş. Biz de bu akıma uyduk. Sahilde güzel bir yere oturup kahve içtik. Sınav hakkında konuştuk. Özel güçlerimiz hakkında tek kelime bile etmedik. Üniversite hayatına alıştırma yapıyorduk biraz. Herkes bizim normal insanlar olduğumuzu düşünmeliydi. Okula varınca tek tek annem ve babam tarafından sorguya çekildik ama mutluyduk. Çünkü hepimizin sınavı iyi geçmişti. Melisa'nın bile. Hepimiz canla başla çalışıp Melisa'ya bir hafta boyunca konu tekrarı yaptırmıştık. İşe yaradığını görmek gurur vericiydi.

Bir yanımda Berk, bir yanımda Sıla uzanırken yıldızları izliyordum. Hayvan baskılı örtünün üzerindeydik. Kendime güzel bir yıldız seçmeye çalışırken Berk'in sesi düşüncelerimi böldü.
"Okuldaki herkesin gücünü kullanabilen tek kişisin. Sınavdan en yüksek senin alman lazım."
Dudağım yukarı kıvrıldı. Elimi hafifçe oynatarak minik bir ateş oluşturdum. Melisa ateşi söndürdü. Çiçek oluşturunca da Berk ileri doğru uçurdu onları. Kollarımı kavuşturdum. Bahçede herkes güçlerini birleştirirken onları izliyordum. Havai fişek tarzında bir şey yapmaya çalışıyorlardı. Özel güçlerle oluşturulmuş bir havai fişek. Eylem gülerek gücünü gönderdiğinde ben de hepsini gökyüzüne iterek son dokunuşu yaptım. Yükselen gücü ellerimi birbirine yaklaştırarak patlattım. Gökyüzünden çiçekler, ateşler, renkli sisler, komik anılarımız, kelebekler, kuşlar ve kral taçları, süslü balo elbiseleri yağıyordu. Gökyüzünün belirli bir bölümüne kadar gelip sonra giderek solup yok oluyorlardı.
"Bizim havai fişeğimiz. Bize özel," dediğimde herkes gülümseyip olumlu yanıtlar verdi. Sınavın üzerimizdeki bütün stresi gitmişti.

Kıvılcımların Dansı-IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin