4.3 [final]

2.1K 272 163
                                    

nakayuta:
yeryüzündeki en güzel
çiçek bugün nasıl acaba

winwin:
bilmem, bugün arkadaşlarımla
ile konuşmadım.

nakayuta:
pardon?

winwin:
şakaydı.
gayet iyiyim.

nakayuta:
neredesin

winwin:
evden çıkıyorum şimdi.

nakayuta:
dükkana gitmeden önce
parka gelir misin
seni özledim
sonra dükkana beraber geçeriz

winwin:
koşuyorum!🍀

nakayuta:
dikkat et
gönderildi | 07.02

•••••

Gülümsedi ve telefonunu cebine koydu, sevgilisini beklemeye başladı. Her iki taraf için de sevgili kavramı garip olduğundan herhangi bir çıkma teklifi ya da benzeri bir şey söz konusu olmamıştı. Sadece bir ay önce Yuta, Sicheng'ı ailesine sevgilisi olarak tanıtmıştı ve sonrasında bu böyle devam etmişti. İki taraf da halinden memnundu.

"Yuta!"

Yuta arkasına doğru döndü ve kendisine doğru koşan sevgilisine baktı, yüzündeki gülümseme istemsizce büyüdü. Sicheng, Yuta'ya yaklaşır yaklaşmaz ona sıkıca sarıldı.

"Günaydın!"

Yuta kollarını sevgilisinin beline sardı ve onu saçlarından öptü.

"Günaydın."

Sarılmayı kestiler, hemen ardından yavaş adımlarla dükkana doğru yürümeye başladılar.

"Neler yaptın ben yokken?"

Yuta bir haftalığına Osaka'ya dönmüştü ve o süre zarfı boyunca fazla konuşma fırsatları olmamıştı. Birbirlerini çok özlemişlerdi, bu aksi iddia edilemez bir gerçekti.

"Dükkanla ilgilendim. Her şey aynıydı," dedi Sicheng gülümseyerek. "Sen neler yaptın?"

Yuta bir süre düşündü, cümlelerini toparlamaya çalıştı fakat Sicheng tüm güzelliğiyle ona bakarken bunu yapmak Yuta için çok zordu.

"Ailemle vakit geçirdim," dedi Yuta, ardından sağ elini saçlarına götürerek karıştırdı. "En yakın zamanda seni de Osaka'ya bekliyorlar."

Sicheng utangaç bir şekilde başını salladı, çekingen bir tavırla gülümsedi.

Dükkana varana kadar konuşmadılar sonrasında, dükkana girdiklerinde ise aralarındaki sessizliği Yuta bozdu.

"Akşam yemeğe geliyorsun, değil mi?"

"Tabii ki," dedi Sicheng neşeyle. "Seninle yemek yemeyi özledim."

Yuta sevgilisine yaklaştı ve yanağına ufak bir öpücük kondurdu, ardından elini Sicheng'ın saçlarına daldırarak hafifçe karıştırdı.

"Seni seviyorum çiçeğim."

Sicheng, Yuta'nın gözlerinin içine baktı ve konuşmak için dudaklarını araladı.

Tam o sırada dükkanın kapısı açıldı ve ikili birbirlerinden ayrılmak zorunda kaldılar. İkisi de gözlerini kapıya çevirdiler ve gelen çocuğa baktılar.

"Jaemin!" dedi Sicheng sevinçle.

"Merhaba," dedi Jaemin gülümseyerek.

Sicheng gözlerini çiçeklerinde gezdirdi, ardından Jaemin'e baktı.

"Hoş geldin. Nasıl yardımcı olabilirim?"

Jaemin derin bir nefes aldı ve ellerini önünde birleştirdi.

"Aslında ben... Nasıl desem ki?"

"Söyle," dedi Yuta merakla.

"Hoşlandığım çocuğa açılacağım ve yardıma ihtiyacım var," dedi Jaemin utangaç bir tavırla. "O, çiçeklere adeta aşık ve ben çiçeklerden hiç anlamıyorum!"

Sicheng gülümsedi, tam Jaemin'e çiçeklerden bahsedeceği sırada Yuta onu durdurdu.

"Bunu bana bırak."

Sicheng başını olumlu anlamda salladı ve ikiliyi izlemeye başladı.

"Birinden hoşlanıyorsan bunu ona çiçeklerle anlat," dedi ve çiçekleri özenle seçerek anlatmaya başladı Yuta. "Her çiçeğin kendine ait bir anlamı, bir dili vardır. Bunu eğer çözebilirsen sevgini hoşlandığın kişiyle paylaşabilirsin."

"Çiçeklerin dili mi?" dedi Jaemin kafası karışmış bir şekilde.

"Evet," dedi ve elindeki çiçekleri Jaemin'e gösterdi Yuta. "Ben Sicheng ile olan ilişkimi çiçeklere borçluyum aslında."

"Vay canına... Ben de Jeno ile böyle olmak isterim," dedi Jaemin gülümseyerek. "Peki ya bu seçtiğin çiçeklerin anlamı ne?"

"Onu da kendin araştır. Her şey hazır olmaz," dedi ve elindeki çiçekleri düzenleyerek birbirlerine bağladı, Jaemin'e verdi.

"Tamam hyung," dedi ve gülümsedi Jaemin.

Elindeki çiçeklere baktı, ardından kasaya doğru yürüdü. Cebinden harçlığını çıkarıp Sicheng'a uzattı, Sicheng ise hafifçe gülerek reddetti.

"Hediyem olsun."

Jaemin teşekkür ederek dükkandan ayrıldı, Sicheng ise gülümseyerek arkasından baktı.

"Ah, o çok tatlı..."

"Umarım mutlu olur."

Sicheng gözlerini Yuta'ya çevirdi, bununla birlikte Yuta ona yaklaştı ve ellerini Sicheng'ın elleriyle birleştirdi.

"Sen mutlu musun?"

Sicheng hızla başını olumlu anlamda salladı.

"Hem de çok."

"O zaman sana bir haberim var," dedi ve güldü Yuta. "Menekşeleri sulamayı yine unuttun."

Sicheng bir süre Yuta'nın yüzüne bakarak düşündü, ardından panikle ellerini Yuta'nın ellerinden ayırıp menekşelere doğru koştu.

"Nasıl unuturum ben? Hepsi senin yüzünden Yuta!"

Yuta gülmeye başladığında Sicheng sert bir bakış attı ona. Bununla birlikte Yuta gülmeyi bırakmaya çalıştı ve derin bir nefes aldı.

"Seni çok seviyorum çiçeğim."

***
birkaç tane özel bölüm yayımlamak istiyorum çünkü çok güzeller ve bitirmeye kıyamıyorum

flowers | yuwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin