nakayuta:
çiçeğim acilen eve gelmelisinwinwin:
müşterilerle ilgileniyorum.nakayuta:
dükkanı bana bırak
ne olur eve gelwinwin:
sorun ne?nakayuta:
tao
seni istiyorwinwin:
benim minik bebeğim...
tamam, onu buraya getir.nakayuta:
anlaşıldı•••••
"Baba!"
Küçük çocuk sevinçle dükkandan içeri girdiğinde herkesin ilgi odağı olmayı başarmıştı. Oysa onun amacı sadece babasına sarılmaktı, onu özlemişti.
Sicheng elindeki saksıyı yerine bırakıp oğluna baktı ve gülümsedi, eğildi. Kendisine doğru koşan çocuğu tutar tutmaz kucağına alarak doğruldu.
"Seni çok özledim!"
Çocuk, içtenlikle Sicheng'a sarıldı ve yanağına kocaman bir öpücük bıraktı.
Yuta onların bu haline gülümsemeden edemedi. Eşini ve oğulları Tao'yu her şeyden çok seviyordu.
Onları bölmemek için müşterilerle kendisi ilgilendi, kısa süre içinde dükkandaki müşteri sayısı giderek azaldı.
Yuta son müşteriyi de gönderir göndermez eşinin ve Tao'nun yanına doğru adımladı.
"Baba, Yuta bu sabah seni çok özlediğini söyledi."
Tao bunu sırıtarak söylediğinde Sicheng'ın yüzünde büyük bir gülümseme oluştu. Yuta ise sahte bir kızgınlıkla Tao'nun yüzüne baktı.
"Bana Yuta demekten vazgeçer misin?"
"Hayır!"
Tao, konuşmaya başladığından beri Yuta'ya hiç baba dememişti. Yuta'yı kendine daha yakın görüyordu, ona kendi yaşıtıymış gibi davranmak istiyordu ve ebeveynleri bunun farkındaydı. Bu yüzden Tao'nun üstüne gitmiyorlardı.
Tao, Sicheng'ın yüzünü küçük ellerinin arasına aldı ve gülümsedi.
"Seni çok seviyorum çiçeğim!"
Bununla birlikte Sicheng hafifçe güldü.
"Ben de seni çok seviyorum!"
Yuta şaşkınlıkla Tao'yu inceledi, ardından istemsizce güldü. Tao, Yuta ne yaparsa onu yapıyordu ve ne derse desin tekrarlıyordu.
"Bak sen... Yakında yeni Yuta olursun artık," dedi Yuta, oğlunun yanağını hafifçe sıkarak.
"Olabilir. Ah, evet! Ben Yuta olmak istiyorum!"
Yuta ve Sicheng güldüler, Yuta tam cevap verecekti ki dükkanın kapısı açıldı.
"Merhaba!"
Jungwoo ve kızı Mina neşeyle içeri girdiklerinde Sicheng, Tao'yu kucağından indirdi.
"Nasılsın Tao?" diye sordu Jungwoo.
"İyiyim," dedi Tao utangaç bir tavırla.
Jungwoo hafifçe başını salladı, ardından gözlerini Sicheng ve Yuta'ya çevirdi. Acelesinin olduğu çok belliydi, ayrıca biraz yorgun görünüyordu. Son zamanlarda taşınma işleriyle uğraşıyorlardı, normaldi.
"Doyoung ile yarım saatlik işimiz var, Mina sizinle kalabilir mi?" diye sordu gülümseyerek.
"Tabii, tabii ki!" dedi Sicheng, ardından gülümsedi.
Jungwoo, kızının yanağına ufak bir öpücük kondurdu ve Sicheng ile Yuta'ya teşekkür ettikten sonra dükkandan ayrıldı. Mina etraftaki çiçeklerde uzun süre göz gezdirdi, dükkanı epey beğenmişti.
Tao gülümseyerek Mina'nın yanına yaklaştı, yerdeki kırmızı gülü alıp Mina'ya uzattı.
"Hoş geldin çiçeğim."
Mina çiçeği aldı ve gülümsedi, Tao'nun yanağına ufak bir öpücük bıraktı.
"Hoş buldum Tao."
Sicheng ve Yuta şaşkınlıkla birbirlerine baktılar, ardından gülüştüler.
"Bu tanıdık," dedi Sicheng, sırıtıyordu.
"Ne denir?" dedi Yuta iç çekerek, o da sırıttı ardından. "Babasının oğlu."
***
her şey için teşekkürler ve sizi seviyorum 💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flowers | yuwin
Fanfiction"Eğer bir sonraki hayatımda dünyaya çiçek olarak gelirsem, bana da o çiçeklere gösterdiğin ilgiyi gösterir misin Dong Sicheng?" texting. ©renvoin