LV-17

148 3 20
                                    

İyi okumalar

-"Allah aşkına sabahın köründe buraya gelmek zorunda mıydık? Okul çıkışında gelseydik ya."
-"Allah belâmı versin ya. Bu kadar çok konuşacağını bilsem getirir miydim seni ? Tek gelseydim keşke."
-"He yani bensiz gelicektin buraya öyle mi? Bir şey de anlatmazdın tabi."
-"Buldum gel işte ciddi görün şimdi."

Nerde miydik? Berke sabahın köründe beni aramış şu dayısının bıraktığı bara getirmişti. Oldukça yamuk ve ıssızdı. Hey cidden burada yaşayan var mı ? Ya da kim buraya bara, eğlenmeye gelir ki? Buraya gelen aklını kaçırmış olmalı.

Uzun arayış sonucu barı bulmuştuk. Tabelasında KarAydınlık yazıyordu. Çok mu düşünmüşler acaba. Dışı gerçekten harebeydi dışı böyleyse içi en fazla ne kadar iyi olabilirdi ki ?

İçeri girdiğimde o ön yargılarım bir anda tuz buz oldu. Boşuna dememişler ön yargılı olmayın diye. Dışı ne kadar kötüyse içi o kadar iyiydi. Mor lacivert ve gri renkler yoğunluktaydı.
-"Çok da fena değilmiş ha ?" İlk sesli yorumu Berke yapmıştı.
-"Beklediğimden kat ve kat daha iyi."

Biz turist gibi bakarken çalışanlardan biri yanımıza geldi.
-"Kapalıyız akşam gelin." Çok kaba bir şekilde söylemişti. İri cüssesi vardı. Ben de aynı sert biçimde ona cevap verdim.
-"Eğlenmeye gelmedik zaten." Cevap verdiğim için Berke'den ters bir bakış yemiştim. Ne? Susmamı istiyorsa ben niye burdayım ki o zaman ? Niye bensiz gittin diye trip atacağın için ? Evet olabilirdi.

-"Yerinde olsaydım üslubuma ve hareketlerime dikkat ederdim karşında çalıştığın yerin patronu duruyor." Berke'nin bu cevabı karşısında o sert hali gitmiş yüzünde mahcup bir hal belirmişti. Berke elleri cebinde soğuk bir şekilde adama bakıyordu.
-"Siz Asım Bey'in yeğeni Berke Soylu musunuz? Ben özür dilerim efendim bilmiyordum. Buyrun içeri girin oturun lütfen. Temizlik yapıyorduk ortalık biraz dağınık kusura bakmayın." Dev gibi adam önümüzde eğilip bükülüyordu. Sandalyeleri indirdiği masada oturduk.
-"Bir ikram ister misiniz efendim?"
-"Hayır biz sadece kolaçan etmeye geldik ne var ne yok diye. Kaç katlı burası?"
-"3 katlı efendim. Burası bar kısmı yukarıda özel müşterilerimiz için localar var. En üst katta da odalar var efendim."

Oda mı? Demek burası bardan daha fazlasıydı. İkimiz de aynı anda birbirimize baktık. Aynı şeyi düşünüyorduk. Berke böyle bir yeri üstüne alacak mıydı cidden ?

-"Bize Yeşilbaşı hakkında bilgi ver."
-"Efendim anladığınız üzere tekin yerler değil. Dayınızın öldürülmesi üzerine buranın diğer başı gibi olanlar Asım Bey yok diye artistlik yapmaya başladılar. Hatta dün buraya gelip etrafı dağıttılar. Burayı ele geçirmek istiyorlar."

Öhh hadi canım. Ne kadar da mafyamsı bir ortammış burası ya ?

-"Kimmiş onlar, neredeler,ne yaparlar? Anlatsana oğlum bütün bütün. Taksit taksit anlatıyorsun."

-"Bir grup efendim. Buralarda oturmuyorlar haftada bir kere ya da iki kere gelirler. Haraç aldıkları birkaç sokak var. Kontrole,kendilerini unutturmamak için gelirler. Asım Bey'in yanında etkileri fazla yoktu. Ama şimdi kendilerini üstün görürler. Çünkü engelleri kalmadı."

Berke düşünceli şekilde yeni çıkmaya başlamış olan sakallarını kaşıyordu. Ben de ne yapacak diye onu bekliyordum. Elini arkasına götürdü ve cüzdanından bir kart çıkartıp adama uzattı.
-"Geldikleri zaman beni ararsın. Hadi gidelim." Elimden tutup kapıya yönlendirdi. Hala düşünceli bir ifadesi vardı.

-"Cidden bu işe bulaşacak mısın Berke? Beni uzaklaştırmaya çalışıyorsun ama resmen sen kendini bunun içine atıyorsun." Elimi sertçe çektim elinden. Sinirlenmiştim.

-"Senin olayın ile bu bir değil tamam mı? Sen kendini riske atıyordun saçma bir zevk için."
-"Ne demek bir değil? Ne saçmalıyorsun? Resmen burada üstünlük kurmak için bir çete ile savaşa gireceksin. Bu boktan bir mesele değil mi? Hiç farkında değil misin,hiç mi düşenemiyorsun?"

Yaptığı şey tam bi saçmalıktı. Cevap vermeden arabaya bindi. Kapıyı sertçe kapatıp arabayı çalıştırdı. Birkaç saniye bekledim önünde. Camdan birbirimize bakıyorduk. İkimiz de oldukça sinirliydik. Sonuna kadar haklıydım. Sertçe kornaya bastı. Bu sefer arabaya yöneldim ve onun yaptığı gibi kapıyı sertçe kapattım. Hızlı bir şekilde arabayı sürmeye başladı. Arabada çıt çıkmıyordu. Sadece hızlı giden bir arabanın motorundan çıkan bir ses vardı.

Yarım saatlik yol ardından okula geldik. Ona bakmadan arabadan indim ve bagajdan çantamı alıp okula girdim. Bagajın kapağını da açık bırakmıştım. Yürürken sert bir şekilde kapağı kapattığını duymuştum.  Teneffüs saatiydi. İki ders kaçmıştı. Sınıfa giderken Demir ile göz göze gelmiştim. Sert bakışlarımı bozmadan bakmıştım o da aynı şekilde bakmıştı. Sınıfa girip çantamı sıraya bıraktım ve direk uyku modunu aldım. Uykum yoktu ama düşünmek istiyordum. Ya da Berke ile göz göze gelmemek ya da Can ve Rüya'nın sorularına cevap vermemek için. Berke'nin de geldiğini ve çantasını bıraktığını duydum. Hareketliliğe göre o da benim gibi uyku pozisyonunu almıştı.

-"Rüya biz yine ne boku kaçırdık acaba ?"

Selam arkiler. Vote ve yorum bekliyorum. Öpüldünüz💕

Liseli Veliahtlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin