Kesilmiş Saçlar

66 3 0
                                    

*3 hafta sonra*

Üstümde bir ağırlık hissetmemle gözlerimi yavaşça araladım, Jisoo. Her sabah üzerime atlayıp uyandırırdı beni. Jisoo'ya sarılıp yanıma yatırdım ve uyumaya devam ettim. Omzuma vurmaya başladı.

Jisoo: Sapık seni. Bırak be!

Yanımıza Jeonghan geldi ve o da diğer tarafıma yattı. Jisoo beni tekmelemeye başlayınca ona Sarılmayı bıraktım, o da ayağa kalktı. Gözlerimi kapatıp uyumaya devam ederken yanıma Taeyong yatıp saçlarımı çekiştirmeye başladı. Saçlarımı ondan kurtarmaya çalışırken Jisoo tekrar üzerime atladı. Her tarafımı sarmışlardı.

Rose: YA BIRAKIN NOLUR.

Taeyong: Yooo

Dudaklarımı büzüp Ağlamış gibi yapmaya başladım. Ama bu yaptığım onları benden uzaklaştırmak yerine daha çok yakınlaştırmıştı. Üçü de bana aynı anda sarıldı. Sonra bıraktılar ve hepsi Ayağa kalktı. Uykum falan kalmamıştı. Gözlerimi açıp yattığım yerde doğruldum. Sinirli sinirli onlara bakmaya başladım. Ama uykulu olduğumdan bu bakışlarım kesin süt görmüş kedi bakışlarına dönmüştür. Ayağa kalkıp üçünü de ittirerek merdivenlerden yukarı çıkardım. Geminin demirlerine yaslanıp denizi izlemeye başladım. Bir anda denizde bir çocuk gördüm. Biraz uzaktaydı ama bir çocuk olduğu çok belliydi. Koskoca denizin yada burası bir okyanus bilmiyorum. Her neyse bu koskoca okyanusda bir çocuk görmek... Çok saçma. Direkten bana bakıyordu. Sonra onun yanında başka bir çocuk sudan çıktı. Ve onun yanında.... Sayıları gitgide çoğalıyordu ve hepsi direkten bana bakıyordu. Jeonghan bana seslendiğinde gözlerimi onlardan ayırmayı cevap verdim. O sırada onların hepsi suyun içine geri girdi. Ben hala o tarafa bakarken omzumda bir el hissetmemle aniden elin sahibine döndüm.

Jeonghan: Sorun ne?

Rose: Sadece uykusuzluktan minik halisülasyonlar görüyorum.

Jisoo ve Taeyong'un yanına gittim. Jeonghan da peşinden geldi. Yanlarına yere oturdum.

Jeonghan: Rosiee saçımı örer misin?

Dizlerimin üstüne oturup önüme geçmesini işaret ettim. Önüme oturduğunda saçlarını iki tane balıksırtı örmeye başladım.

Taeyong: Babanın dediğine göre 2 hafta sonra eve dönebilirmişiz.

Taeyong'a baktım.

Taeyong: Ciddiyim.

Jeonghan'ın saçını örmeye devam ettim. Eve dönmek demek; Bu iğrenç gemideki yer yataklarından kurtulup yumuşacık yatağa yatmak demekti, telefonu şarj edebilmek demekti, Jimin Lisa ve Jennie'ye geri dönmek demekti.... Ama Taeyong Jisoo ve Jeonghan dan ayrılmak da demekti. Dalıp gitmişim ve Jeonghan'ın saçını örtmeyi bırakmışım. Jeong beni dürtünce kendime gelip örmeye devam ettim. Örtüyü bitirdikten sonra kucağıma kafasını koydu ve uyuya kaldı. Bende Jisoo ve Taeyong ile sohbet etmeye devam ettim. Jisoo piç smile atınca durup dururken neden bunu yaptığını merak edip sordum.

Jisoo: Aklıma mükemmel bir fikir geldi.

Rose: Ne geldi?

Jisoo nun gözleri kucağımda yatan Jeong a kaydı.

Taeyong: Saçlar!

Jisoo: Bağırma bağırma. Evet doğru bildin saçlarını kesicez.

Jisoo hemen ayağa fırlayıp gitti, 5 dakika sonra elinde küçük bir makasla geri döndü.

Taeyong: Cidden yanında makas mı getirdin?

Rose: Kızların işi belli olmaz her an saçma bir şeye bile ihtiyaçları olabilir.

Jisoo: Kız haklı sen kes sesini şimdi. Rosie al sen kes.

Rose: Ya hayır kızar bana.

Taeyong: Yap hadi biz yaptık diyeceğiz.

Jisoo'nun elindeki makası aldım. Jeong a aslında kısa saç daha çok yakışırdı. Böyle fazla kıza benziyor. Bunu kesinlikle onun iyiliği için yapıyorum. Örgütü nazikçe tutup kesmeye başladım saçlarını. İki örgüyü de kesince Jisoo örgü olan saçları Jeong un eline tutuşturdu ve bir plastik bardak su getirdi. Kucağımda yatan Jeong a su attı. Jeong gözlerini açtı. Makası hemen arkama sakladım. Jeong saç olan ellerinin tersi ile gözlerimi ovaladı. Gözlerini kapadı ve aniden patlatarak açtı. Elinde duran saçlara baktı, sonra Jisoo ve Taeyong a bakıp ayağa fırladı.

Jeong: KİM KESTİ BENİM SAÇLARIMI!

Taeyong ve Jisoo masumca Jeong a bakarken işaret parmaklarıyla ikisi de aynı anda beni gösterdi. Jeong bana döndü.

Jeong: Hayır ya Rosie yapmış olamaz o benim saçlarımı çok sever.

Jisoo: Elimizde kanıt var.

Bir saniye nE? O az önce ne demişti? Kanıt?

Taeyong: Biz ona dur yapma dedik dedik o gene de kesti hatta video ya bile çektik.

Video!? Jisoo telefonunu açıp video yu gösterdi. Gemide bu kız telefonunu nasıl şarj ediyordu anlamıyordum. Jeong video yu izleyip bana dönüp sinirli sinirli baktı. Hemen ayağa fırlayıp koşmaya başladım. Bu gemide artık nereye kaçıcaksam. O da peşimden koştu. Tam babamın yanına düşmenin oraya gidiyordum ki beni belimden yakalayıp havaya kaldırdı ve geminin demirlerine oturttu. Hemen boynuna sarıldım. Küçücük bir harekette düşebilirdim.

Jeong: Denize atarım seni. Sen nerden buldun bu cesareti?

Cevap vermek yerine ona daha sıkı sarıldım. Denizden korkmazdım ama burası benim bilmediğim denizleri. Ayrıca öyle girdiğim kıyılardaki hiç değildi. Derinliği ise asıl beni korkutandı. Jeong beni demirlerden tekrar kucağına alıp ayaklarımı yere basmamı sağladı. Ama hala sarılmaya devam ediyordu. Gıdıklamaya başladı. Bir süre sonra kendimizi yerde boğuşurken bulduk. Taeyong beni kucaklayıp Jeong dan ayırdı ve yere bıraktı. Hepimiz gülmeye başladık.

Jisoo: Jeong cidden saçların böyle daha güzel daha sexy leştin.

Jeong: Sen bana mı yürüyorsun?

Jisoo: Yürüsem sana mı yürürüm be? Benim burda koskoca Taeyong um varken.

Taeyong: Dimi yani ben varken.

Jeong Jisoo nun telefonunu alıp ön kamerayı açtı ve kendine baktı. Saçlarını hafif karıştırdı. Bize çocuksu bir bakış attıp kendine bakmaya devam etti.....

*Jeonghan ın kısa saçlı hali*

*Jeonghan ın kısa saçlı hali*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Poseidon OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin