Taeyong

48 3 3
                                    

Ben, Tae ve Joy denize doğru uzanan tahtanın üstünde oturuyorduk. Jungkook da kollarını tahtaya dayayıp destek alıp su yüzeyine vücudunun yarısını çıkarmıştı. Jungkook beni kaçıralı tamı tamına 6 gün olmuştu. Buradaki tüm herkesle çok iyi anlaşmıştım. Ve daha 4 gün önce gelen küçük bir Poseidon çocuğu beni çok sevmişti. Çocuğun annesi ölmüştü ve Poseidon onu bulup buraya getirmişti. Poseidon u görmemiştim. Çünkü ben uyanmadan gelmişti. Sonrada gitmişti. Küçük çocuğun adı Marco idi. Her neyse. "Gemidekilerden haber aldım." dedi Jungkook. Ona gözlerimi patlatarak baktım. "Baban ve diğer iki arkadaşın kıyıya varabilmişler. Kardeşlerimden nasıl kurtulduklarını bilmiyorum ama onlar yaşıyor merak etme." dediğinde kaşlarımı çattım. "Ne demek diğer iki arkadaşım? Üç olması gerekiyordu." dedim. "Uzun saçlı kız ve sarı saçlı çocuk." durdum, sadece gözlerine baktım. Korkuyordum ama cesaretimi toplayıp konuştum. "Peki Taeyong? Gri saçlı olan?" diye sordum. Başını öne eğdi. Gözlerim yanmaya başladı, göz yaşlarım yavaş yavaş gözlerimden akarken Jungkook kafasını kaldırıp bana baktı. "Sana bir soru sordum." sesin titrek çıkıyordu. "O... Öldü." dedi. Gözlerimden daha çok yaş akmaya başladı. Başımı öne eğdim. "Kardeşlerimden biri almış onu." dedi. "Senden de, senin o kardeşlerinden de nefret ediyorum!" bu söylediğime kendim bile şaşırmıştım. Jungkook un o mavi gözleri kırmızıya dönmeye başlamıştı. O sırada Marco yanımıza geldi gülerek. Marco gelince Jungkook un kırmızıya dönen gözleri eski halini aldı. Marco bana bakıp dudaklarını büzdü." Unnie, neden ağlıyorsun?" Hemen göz yaşlarımı sildim. Marco boynuma sarıldı. "Ağlama unnie. Kim ağlattı seni? Döviyim onu." dediğinde güldüm. O da gülüp boynuma Sarılmayı bırakıp elindeki çiçeği bana uzattı. "Bunu senin için buldum unnie." dediğinde çiçeği aldım. "Ama benim için çiçekleri yolmana gerek yok. Bir daha çiçekleri kopardığını görmiyim, anlaştık mı?" Marco olumlu anlamda kafasını sallayıp yanağımı öptü ve gitti. Çiçeğe bakmaya başladım. Sonra gözlerim çiçekten Jungkook a kaydı. Jungkook u görünce tekrar sinirlendim. Aklıma tekrar Taeyong geldi ve Jungkook un bu haberi ne kadar sakin söylediği. Elimdeki çiçek sağından başlayarak kurudu. Toz haline gelip avucumun içine döküldü. Elimi yan çevirip küle dönüşmüş çiçeğin yere doğru akmasına izin verdim. Üçü de bana şaşırmış gözlerle bakıyordu. Bende nasıl yaptığımı bilmiyordum. Ayağa kalktım. "Yeter artık. Ben eve gidiyorum." dedim. Joy bileğimi tuttu. "Hayır. Gidemezsin." dedi. Bileğimi onun elinden kurtardım. "Neden?" diye sordum. "Çünkü sen özelsin." dedi Jungkook. "Vay be. Bende mi melezi yoksa?" diye alay ettim. Ama o ciddi bakarak bana cevap verdi. "Evet. Sende bir melez sin." gözlerimi patlatıp ona baktım. Kollarını tahtadan çekip suyun içine bıraktı bedenini. Son kez bana baktı ve suyun içine daldı......

Poseidon OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin