Mekanik Prens / Jem'in Bakış Açısı ile Tessa ile İlk Öpüşmesi

209 14 2
                                    

Jem’in, odasına girdiğinde yaptığı ilk şey, komidininin üzerindeki yin fen kutusuna doğru uzun adımlarla yürümek oldu.

Genellikle uyuşturucuyu suyun içine atarak çözündürür, eritir ve o şekilde içerdi. Ancak şu anda bunun için fazlasıyla sabırsızdı. İşaret parmağı ile baş parmağı arasına bir tutam alıp, parmaklarını yalamaya başladı. Tadı yanmış şeker gibiydi ve dudaklarında uyuşmuş gibi bir his bırakıyordu. Kutuyu karanlık bir tatmin duygusu ile çarparak kapattı.

Yaptığı ikinci şey ise, kemanını almak oldu.

Pencerelerin arkasında, sanki kurşunla boyanmışlar gibi,  kalın bir sis vardı. Eğer cadı ışığı meşaleleri yavaşça yanıyor olmasaydı, Guarneri’sinin bulunduğu kutuyu açmakla uğraşıp, içinden enstrümanını almaya çalıştığı zaman, ne yaptığını görmesi için etraf yeterince aydınlık olmayacaktı. Kafasının içinde Bridget’ın şarkıları yankılanıyordu. Kasvetli, kasvetli bir geceydi. Hiç yıldız ışığı yoktu ve dizlerine kadar uzanan kanla zar zor yürüyorlardı.

Gerçekten de kasvetli, kasvetli bir geceydi. Gökyüzü Whitechapel’deki zift kadar karanlıktı. Jem, kaldırımın üzerinde duran, gözleri kocaman açılmış ve gülümseyen Will’i düşündü. Gülümsemesi Jem ona vurana kadar sürmüştü. Daha önce asla Will’e vurmamıştı. Parabatai’si ne kadar delilik yaparsa yapsın. Diğer insanlara karşı ne kadar yıkıcı olursa olsun, geçici zalimliğine, bir bıçağın ucundaymış gibi olan zekasına rağmen Will’e asla vurmamıştı. Şu ana kadar.

Yayı önceden reçinelenmişti. Yaya uzanmadan önce parmaklarını esnetti ve derinden birkaç soluk aldı.Yin fen’in damarlarında dolaşmaya başladığını hissedebiliyordu. Ateşe verilen bir barut gibi damarlarını yakıyordu. Yeniden Will’i düşünmeye başladı. Afyon inindeki yatakta uykuya dalmış olan Will’i. Yüzü kızarmış ve pürüzsüzdü. Uyurken son derece masum görünüyordu. Yanağını, yastık olarak kullandığı ellerine dayamış bir çocuk gibiydi. Jem, Will’in o kadar küçük olduğu zamanları hatırladı. O zaman bile, asla masum biri olmamıştı.

Yayı tellerin üzerine yerleştirdi ve kemanını çalmaya başladı. İlk başta yavaşça çaldı. Will için çalıyordu. Rüyalarında kaybolan ve acısını örtmek için çareyi uyuşturucunun bulanıklığında arayan Will için. Jem bu konuda ona imreniyordu. Yin fen bir ilaç değildi. O onu, diğer afyon bağımlılarının kendi borularını bulduğu yerde bulmamıştı, ya da alkoliklerin kendi cin şişelerini bulduğu o döküntü yerde. Almayı bıraktığın zamanda yorgunluk ve bitkinlik hissediyordun, almaya devam ettiğinde ise enerji hissi ve ateş vardı. Fakat verdiği acının asla bir sonu olmuyordu.

Jem dizlerini bükerek, yatağının yanına çöktü. Hala kemanını çalıyordu. Cecily diye bir ismi fısıldayan Will için çalıyordu kemanını. Ve York’daki trende, kendi yüzüğünün Tessa’nın parmağındaki ışıltısını izleyen ve bunu sadece bir maskaralık olduğunu bildiği halde bundan daha fazlası olmasını dileyen kendisi için çalıyordu. Will’in ona asla bir çocuğu olamayacağını söyledikten sonra müzik odasına giren Tessa’nın gözlerindeki keder için çalıyordu. Bu yapılması affedilmez bir şeydi. Yine de Jem bunu yaptığı için Will’i affetmişti. Sevgi affetmeyi gerektiriyordu. Her zaman buna inanmıştı. Ve Will’in yaptığı her hareketin altında anlaşılmaz bir acı olduğuna inanıyordu. Bu acının kaynağını bilmiyordu. Fakat böyle bir acının varlığını ve son derece gerçek olduğunu biliyordu. Bunu, kendi kaçınılmaz ölümünü bildiği kadar net bir şekilde biliyordu. Ya da Tessa Gray’e aşık olduğunu ve bu konuda ne kendisinin ne de hiç kimsenin bir şey yapamayacağını bildiği gibi biliyordu.

Şimdi bunun için, tüm kırık kalpler için çalıyordu kemanını. Kemanının sesi etrafını sarıp, diğer her şey bulanıklaştığında gözlerini kapattı ve…

Nefilim : Facilis Descensus AverniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin