-Jem’i yaratırken nelerden ilham aldın?
Cassadnra Clare: Sanırım kitabı yazarken diğer şeylerin de ortaya çıkışı gibi, Jem de beni etkileyen fikirler ve modellerin birleşmesi sonucu ortaya çıktı. Cehennem Makineleri ‘ni yazmaya başlarken tüm karakterlerin beyaz ırka mensup kişiler olmasını istemediğimi biliyordum. Amsterdam’dayken Rijkmuseum’ın sergisinde Avrupa-Asya melezi olan ailelerin portrelerini görmüştüm. Hollandalı ve İngiliz beyaz erkekler ve yanlarında Hintli, Endonezyalı ve Çinli eşleri ile onların iki ırkın karışımı ile ortaya çıkmış, nadir bulunan çocukarı. İki dünyayı gerçekten birbirine bağlayan bu çocukların yaşamlarından etkilenmiştim. Ayrıca biri fiziksel olarak parçalanmış ama duygusal açıdan güçlü, diğeri ise duygusal açıdan parçalanmış ama fiziksel açıdan güçlü iki oğlan ile ilgili bir hikaye yazmak istiyordum. İşte bu şekilde Will ve Jem ortaya çıktı. Will ikincisi, Jem ise birincisi oldu.
Her zaman Keats’in beyaz dantelden mendillere kan öksüren, güzel ama ölen şair figürünü etkileyici bulmuşumdur. 19. yüzyılda veremin seni öldürdüğü kadar, seni daha güzel ve hatta daha yaratıcı yaptığına inanılıyordu. Verem gözlerinin ateşten dolayı parıldamasına, yanaklarının kızarmasına ve daha ince ve narin görünmene neden oluyordu. Bu büyük ihtimalle kimseyi olduğundan daha yaratıcı yapmıyordu ama Keats her şeyi romantik açıdan değerlendiren biriydi. Üstelik ben Jem’in tüberküloz’a yakalanmış olmasını istemedim, bu çok dünyasal kalıyordu.
Ayrıca ben Afyon Savaşlarından ve Britanya İmparatorluğu’nun dünyadaki en büyük uyuşturucu satıcısı oldukları gerçeğinde de etkilenmiştim. Böylece Jem’in bir hastalığa sahip olmasından çok, bir bağımlı olmasına karar verdim. Bu sayede onun zorla kazanılmış bağımlılığı, Çin’in afyon geçmişine ve İngiltere ile Çin’in kırılmış ilişkilerine paralel olacaktı. Keman çalma kısmına gelirsek, en sevdiğim hayali uyuşturcu bağımlısı karakter olan Sherlock Holmes’den etkilendiğimi kabul ediyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/24002576-288-k875630.jpg)