⛦ four ⛦

743 71 53
                                    

Bayan Aldrin gün boyunca bana pek fazla görev tahsis etmemişti. Zaten o gün cenaze töreninden Zayn ile birlikte ayrılmış, çeşitli garip vakalar yaşadıktan ancak saatler sonra eve dönebilmiştim.

Günün tek sevindirici yanı biraz kendime vakit ayırıp bazı şeylere kafa yorabilme özgürlüğüne sahip olmamdı. Böylelikle Zayn ile ayrılmadan saniyeler önce yaptığım şeyin hakkında düşünecek yüzlerce dakikam vardı.

Onu öpmüştüm. En yakın dostumun cenaze töreninden çıkalı yalnızca birkaç saat oluyordu ve ben en yakın dostumun eski sevgilisini öpmüştüm. Elbette bana sunduğu teklif dolayısıyla onu öpmek aklıma gelmişti. Ama ona kahve yapma seçeneğine de sahiptim. Neden onu öpmeyi seçmiştim?

Düşündükçe biraz daha mantıklı gelmeye başladı. Çünkü onun için bir kupa kahve hazırladığımda bu süreçte onunla konuşmak zorunda kalacaktım. Beklenmedik bir öpücüğün ardından ise konuşmak zorunda değildim. Kendimi açıklamak zorunda hiç değildim. Zaten herhangi bir açıklama da yapmamış, hızla yanından uzaklaşmıştım.

Oysaki Zayn ile konuşmaktan kaçınmamı gerektirecek bir durum yoktu. Artık ona daha fazla tahammül edebildiğimi ben de kabulleniyordum. Hatta yer yer sohbetlerinden keyif aldığımın da bilincindeydim.

Yine de beni ondan uzakta tutan bir şeyler vardı.

Ertesi gün ve ondan sonraki bir hafta boyunca da kesintisiz bir şekilde kendimi Bayan Aldrin'in odaları ile temizleme fırçalarına teslim etmiştim. Şarkılar mırıldanarak keşfettiğim bu yeni terapi sayesinde hem Bayan Aldrin'in gözündeki yerimi yükseltmiş, hem de kendimi düşüncelerden uzak tutmayı başarabilmiştim.

Maaşımı haftalıklar şeklinde ödeyen Bayan Aldrin'den ikinci haftalık maaşımı da almış, gün sonunda onu da edindiğim kumbaraya saklamıştım. Şehir merkezindeki açık çarşılardan birine gidip kendim için biraz alışveriş yapmak istiyordum.

"Fazla geç kalma ama, olur mu hayatım?" Kendisine sunduğum bu fikri böylesine kibar bir cümleyle cevapladı Bayan Aldrin. Böylelikle ona teşekkürler edip odama geçtim.

Bir Pazar günüydü bugün. Sabah, kilisede hafızama yerleştirdiğim dualardan bazılarını okuyup günüme öyle başlamıştım. Üzerime kalın bir kazak ile rahat bir pantolon geçirirken de kafamda hesaplamalar yapıyordum. Kendime birkaç yeni kıyafet alabilirdim, bir çift de bot. Kış kapıyı çalıyordu. Bu nedenle de hazırlıklı olmalıydım.

Kulağıma biraz sonra kapı sesine benzer bir ses çalındı. Dikkat kesilip dolabımın kapaklarını kapadıktan sonra birkaç saniye sesi dinledim. Bunun zil olduğuna kanaat getirince de hızlı adımlarla odamdan ayrılarak kapıyı açmak üzere koşuşturdum. Kapıyı çalan belli ki yalnızca kış değildi.

"Ah, merhaba!" Keyifle cıvıldadım.

Onu en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyordum. Göz bebeklerim üzerinde dolaşırken parıldadıklarına dair bir iddiaya bile girebilirdim. Onu özlemiştim.

"Biraz zamanını almak istiyordum. Müsait misin?"

Ona biraz beklemesini mırıldanıp çantamı almak üzere odama geri döndüm. Kahverengi çantayla odadan çıkarken Bayan Aldrin'i gidiyor olduğumla ilgili bilgilendirdim. Bir yandan da hâlâ çantayı omzuma asmaya çalışıyordum. Kapının önüne ulaşabildiğimde nihayet çantayı omzuma asabilmiştim. Biraz bu yüzden, ama çoğunlukla onu gördüğüm için kocaman gülümsedim ve dışarı adımlayıp kapıyı kapadım.

"Bu kadar vefasız olduğunu bilmiyordum."

Yarı asi, yarı şakacı bir ses tonu takınarak kurduğum cümle onu güldürdü. Yeşil göz bebekleri ışıl ışıl görünüyordu. Dalgalı saçları son gördüğümden bu yana gözle görülür şekilde uzamıştı. Ona göre ise bu alışıldık bir durummuş gibi saçlarının yüzünün her yanını sarmasına karşı umursamazdı.

but she already sold her soul. [2/2]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin