nefes almam lazım benim, değişimi hazmetmem lazım.

14 4 0
                                    


Sia - Elastic Heart

2015 - Şubat - Mart - Nisan - Mayıs

Sahte karne, arkadaşlar, ortam falan derken zaman aldı başını gitti. Bana çarptı giderken. Omuz attı bildiğin. Kendim hakkında ne bildiysem değişti. Bir zamanlar sigaradan nefret eden, hatta dedesini sigara yüzünden kaybetmiş olan o çocuk şimdi nerede sigara içsem diye it ayağı yemişçesine mahalleleri turluyodu. Bir zamanlar okuldan kaçma fikrini tehlikeli bulan, seviyesiz arkadaş yapmam diyen o çocuk, aynı kendisi gibi ergenliğin zirvesini yaşayan, hayat nedir gram fikri olmayan insanlarla okuldan kaçıyodu. Normal şeylerdi bunlar. Türkiye'de ergenlik böyle yaşanıyodu bi bakıma. Ben de en ağırını yaşıyodum.

Her neyse ilk dönem bitti. Yarıyıl tatilinde ailecek atladık arabaya babamın yaptırdığı kaplıca otele yola çıktık. Yol boyunca açtım sia dinledim. Bitirdiğim dönemi düşündüm. Ulan dedim lise bana fena geçirdi. Hiç böyle beklemiyodum liseyi. Okulda adı çıkmış bi grubun baş üyesiydim. Kimse 9.sınıf bu veled gözüyle bakamıyodu. Vardı bi adımız ağırlığımız ama bu iyi bi ad değildi. 

Bi bakıma okulun kötü çocuğu olmuştum. Kötü çocuk olunca dikkat de çekiyosun tabii. Konuşmak isteyen kız oluyodu mutlaka. Ama ben kimseyi istemiyodum. Arkadaşlar yetiyodu. Aynı zamanda yeni yeni baş gösteren kilo sorunu da kızlarla konuşmamı engelliyodu. Çok kilolu biri değildim. Hayatım boyunca da obez sayılacak kadar kilo almamıştım. Ama yine de bir göbek vardı ki grubun 6. üyesiydi. Göbeğime bile abi çeken vardır. 

Neyse öyle böyle derken geldik otele. Babam döndü bana.

''sana ayrı oda ayırttım. küvetli falan seversin sen. güzel karne getirdin diye hediyem bu sana.''

O an mutlu olmam gerekiyodu belki ama gözüm bile dolmuş olabilir. Babam çakmasın diye hafif bi gülümsedim. Ağır geldi o laf. Babam mutluydu ve bana 'sözde güzel karne' için sürpriz yapmıştı. Solmasın istedim ona verdiğim mutluluk. Soldurmamam lazım dedim. 

Çıktık odalara. Odam kral odası değil tabii ama güzel şirin bi oda. Açtım sıcak suyu. Küvet dolana kadar da yaktım sigaramı balkona geçip.

Hava kararmıştı. Gökyüzüne baktım birkaç dakika boş boş. Biten sigaranın parmaklarımın arasında ısısını arttırmasıyla irkildim. Fırlattım sigarayı aşağı. Geçtim içeri. Çıkarttım üstümü başımı daldım küvete. 

O an hala aklımdadır. Dışarda soğuk yalova havası, küvette sıcak kaplıca suyu. Her şey mükemmel geldi o an. 

O tatilde uzun uzun düşünme fırsatı buldum. Ben ne yapıyodum? Bu büyümekti belki, belki de değişmek. Ama hiçbir şey doğru gelmiyodu. Hayatım boyunca hep bahçede kuzenlerle saklambaç oynayan o çocuk olacağım sanıyordum. Malatyada yaşayan küçük bi çocukken hep hayatımı harika olarak nitelendirirdim.

Okulda ellano, apartmanda kuzenler, bahçede köpeğim benek, bana sahip çıkan ailem. Her şey dört dörtlüktü. 7-8 Yaşında bir çocuk başka ne isteyebilirdi ki?

Ben galiba hayatın kucağına atlamış, zamanın bana doğru akan sularında kulaç atmaya başlamış yeni biriydim. Nefes almam lazım benim, değişimi hazmetmem lazım. 

O tatil güzel bitti. Döndük İstanbul'a. Okul başladı falan. Sınıfa yeni bi kız geldi. Kıvırcık diyeyim ona. Onun yanına oturdum. Şimşekleri domates gibi sattım. Neyse işte kıvırcıkla tanıştık. Kafa kızdı. Yengeç burcuyum diyince ben anladım zaten yakın olacağımızı. Öyle de oldu.

İkinci dönem boyunca kıvırcıkla takıldım. Çirkeflerle olan gruba da uğruyodum tabii ara sıra. 

O dönem daha iyi çalıştım derslere. Okuldan kaçmadım. Her şey yerine oturdu oturacak derken cyrus bi gün daldı benim sınıftan içeri.

Anasını Sattığımın DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin