2.Bölüm

141 10 2
                                    

Ben deniz ,ben çok küçüktüm okula yeni başlamıştım . Hayallerim vardı benim . Okumayı çok severdim bu yüzden hep yazar olmak isterdim . Ama benim en büyük sorunum ve eksikliğim başımda bir annemin olmayışıydı...
Bilmiyorum belkide annem olsaydı bunların hiçbiri gelmezdi başıma .Dedim ya benim en büyük eksikliğim annemin olmayışıydı.
Annem ben doğarken ölmüş. Çok kan kaybetmiş . Bu yüzden abilerim hep beni suçlar. Babamsa : Babamı dedim aslında ben baba ne demek onu bile bilmiyorum ki .Sizlere babamı anlatmayı yada benim babam şöyle adamdır ,yok böyle adamdır diye övgüler yağdırımayı inanın çok isterdim . Ama ne o adama baba demeyi nede o çocuklara abi demeyi değil , ben gerçekten baba gibi bir baba ve bana her daim sahip çıkan bir abim olsun isterdim .Kendi kardeşlerini , kendi kızını gecenin gecenin bir vaktinde leş kargalarının önüne atan o hayattan , insanlıktan aciz kişileri ailem olarak istemezdim .Evet doğru duydunuz , beni babam ben daha 8 yaşındayken üvey anne dediğim o kadının sırf ben altıma kaçırdım diye babama
- Bıktım senin bu uğursuzundan , al götür at şunu bir kenara ,illaki biri bulur evlat diye alır yanına
Diye bağrışları evi çınlatıyordu bu yüzden de babam ve abilerim beni kolumdan tutup yaka paça sokağa attılar .Ve ben daha 8 yaşındaydım . Gecenin bir yarısında 8 yaşında bir kız çocuğu sokakta ne yapardı ? Nereye giderdi ? Ne yerdi ? Ne içerdi ?Kimlerin eline düşerdi ? Bunları hiç düşünmedilermi ? 

 Gecenin bir yarısında 8 yaşında bir kız çocuğu sokakta ne yapardı ? Nereye giderdi ? Ne yerdi ? Ne içerdi ?Kimlerin eline düşerdi ? Bunları hiç düşünmedilermi ? 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Evet belki onlar düşünmediler ama benim biricik fadik teyzem düşündü .
Fadik teyzem bir tekstilde çalışırdı ve o gece mesaisi olduğu için gece saat on iki de evinin önüne gelmişti bende bizim apartmanın önünde ellerim kıpkırmızı , dudaklarım mosmor , gözlerimde ise 2 damla göz yaşıyla uyuya kalmışım. Fadik teyzem beni oracıkta kıskıvrak bir başıma görünce hemen kucaklayıp evine çıkarmış . Beni güzlece ısıtmış , ben gözlerimi açtığımda pofuduk bir battaniyenin altında sıcaktan bunalmış bir şekildeydim . Ama ben buraya nasıl gelmiştim ? Burası neresiydi ? Diye düşünürken ayağa kaltım ve tam o sırada içeriden değişik bir ses geliyordu.Bu bir adam sesiydi , önce korktum çünkü adam sürekli
-Kız Fadik kalk artık , istersen işede ben gideyim , olmadı yüzünüde ben yıkayayım diye tatlı bir bağırma sesinin ardından bu defa bir kadın sesi
-Geldim güzel gözlüm geldim
diyordu .Tam o sırada Fadik teyzem üzerime doğru yürüyerek
- Uyandın demek güzel kız adın ne bakalım senin ,diye sordu bana
-Adımı söylemelimiydim ? Acaba üvey annem duysa kızarmıydı ? Çünkü en son simitçi amcaya adımı söyledim diye beni dirseklerim kızarana kadar dövmüştü . İşte ben tam bunları düşünürken Fadik teyzem
-benden korkmana gerek yok dedi  nedense içime bi güven geldi ve
-Deniz , benim adım yani , Deniz  deyiverdim bir anda ve tam o sırada Maviş dede geldi içerden ve bana gülümseyerek
-Demek adın Deniz ha ,memnun oldum . Beni adım da Mustafa ama sen bana Maviş dede diyebilirsin , haa bak buda benim evde kalmış kızım Fatıma ama sen ona Fadik teyze de çünkü artık herkes ona teyze diyor . Dedi ve başladı gülmeye , Maviş dede çok farklı gülüyor , çok farklı konuşuyordu çünkü Maviş dedenin sağdece öndeki 2 dişi vardı o yüzden konuşurken ve gülerken ağzından çok değişik bir ses çıkıyordu işte bu ses bana uzun zaman sonra gülümsemeyi tekrardan hatırlattı .Çünkü ben en son okumayı öğrendiğimde öğretmenimin bana "aferin"deyişiyle gülümsemiştim .  Zaten bu gülümsemem de mutluluğumda çok uzun süremedi çünkü .

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin