Aksel'in şaşkınlığının yerini sinir almıştı. Profesör şaşkın bir ifadeyle Emir'in yüzüne baktı ve "Boy! What happened to your face?" "Evlat!Yüzüne ne oldu?" diye sordu. Emir elini moraran gözüne götürdü. Benim yunruk attığım gözüne ve "Oh!It's an
accident. But not matter for me. Because I love her that who done it. I'll go after her and don't give up" "Oh! Bu bir kaza. Ama önemli değil çünkü bunu yapan kişiyi seviyorum. Onun peşimden koşacağım ve vazgeçmeyeceğim." dedi ve bana göz kırptı. Yok bu çocuk akıllanmayacaktı.
Emir'in bu hareketi üzerine Aksel'in daha da sinirlendiğini fark ettim. Yüzündeki kaslar gerilmişti. Sıranın altından elini tuttum ve "Aksel sakin ol." diye fısıldadım kulağına. Pek yardımı olmamış gibiydi. Gözlerimin içine baktı. İkna edici bir tonla "Sevgilim!" dedim 'lütfen' anlamında. Derin bir nefes verdi ve 'tamam' anlamında başını salladı. Profesör dersi blok yaptı. Bu süre zarfında Aksel biraz daha sakinleşmişti. Ders bitiminde Aksel'in elinden tutup sınıftan çıkardım. Onu Emir'den uzak tutmam lâzımdı. Bu ders Aksel ile farklı sınıflardaydık. Aksel ile dolaplarımıza uğradık ve ders için gerekli şeyleri aldık. Beni sınıfa bıraktı. Kapının önüne geldiğimizde "İyi dersler sevgilim." deyip yanağıma bir öpücük kondurdu. "İyi dersler sevgilim." Sınıfa girerken istemende olsa yavaşça Aksel'in elini bıraktım. Burası da amfi sınıftı. Ortalarda boş bir yere geçtim. Oturmadan önce son bir kez Aksel'e baktım. Bana bakıp gülümseyerek el salladı. Ben de gülümseyerek el salladım ve sırama oturdum. Sağ tarafım boştu. Derse başlamadan önceden aldığım notları incelemeye karar verdim. Notları incelerken yanıma oturmak üzere olan kişiye baktım. Emir! Profesör gelmişti ve o buradayken bir şey yapamazdım.Kafamı Emir'e çevirirken yer bulmak için etrafa bakınan Hakan'ı gördüm. Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip Hakan'a seslendim. Beni görünce hızlı adımlarla yanıma geldi ve oturdu. Emir kaşlarını çattı ve arka sıralardan birine gitti. Ders başlamıştı. Bense Hakan ile sohbet ediyordum. Aslında pek sohbet sayılmaz çünkü daha çok o konuşuyordu. Bense söylediği ve sorduğu şeylere kısa kısa cevaplar veriyordum. Hakan konuşmaya devam etti, bense dersle ilgili notlar alıyordum. Bu çocuk ne zaman kendini övmeyi bitirecekti!? Ders bittiğinde hızla eşyalarımı toplayıp kapıya yöneldim. Tam çıkacaktım ki "Mira!" diyen sese döndüm. Hakan hızlı adımlarla yanıma geldi. "Ben derste not alamadım da notlarını bana verir misin?" dediğinde 'alamadın değil de almadın. Ne kadar mükemmel(!) biri olduğundan bahsetmekle meşguldün.' diye geçirdim içimden. Notları uzatıp "Tabiki alabilirsin." dedim. O sırada bize doğru gelen Emir'i gördüğümde "Benim gitmem gerekiyor" deyip hızla sınıftan çıktım. Aksel daha çıkmamıştı. Dolabıma gittim. Kapağı açıp elimdekileri yerleştirdim. O sırada telefonum titreşimde çaldı. Telefonu elime alıp açtım.
Bilinmeyen- 3 mesaj
Mesajlardan biri desten önce biri derste sonuncusu yeni gelmişti. Tıkladım.-O herifin yanında olması ve sana dokunması beni delirtiyor.
-Eski sevgilin de çok sinrimi bozuyor. Ama sen onu hallediyor gibisin ;)
-Ama bir daha rahatsız ederse söyle;)Dolabımın kapağını hızla kapatıyordum ki kapağın arkasında saklanan Aksel yanağıma bir öpücük kondurdu. Güldüm. O da güldü. Ah o gamzeleri. "Gidelim mi?" dediğimde dolabımı kilitledim ve "Gidelim" dedim. "Aç mısın?" diye sorduğunda "Çok değil." dedim. Bana baktı "O zaman önce eve gidelim." dedi. Kaşımı 'anlamadım' dercesine kaldırdım. "Giyiniriz diye düşünmüştüm." dediğimde hâlâ bir şey anlamamıştım ve "Ne için?" diye sordum. "Gitmemiz gereken bir randevumuz var!" dediğinde yüzümdeki şaşkınlık kocaman bir gülümsemeye dönüştü ve heyecanla "Gerçekten mi?" diye sordum. Gülerek kafa salladı "Evet gerçekten." Sevinçle boynuna atladım.
_____________________________________________________________________________________________________________________
Merdivenleri koşarak çıkıyordum. Aksel arkamdan "Mira yavaş ol! Düşeceksin!" diye bağırdı. Dinlemeden koşmaya devam ettim. "Ben boşuna konuşuyorum dinleyen yok ki" diyen Aksel'i duyduğumda güldüm ama koşmaya devam ettim. Kapıyı hızla açıp odama girdim. Dolabımın önüne geçtim. Lanet olsun ne giyecektim. "Bu olmaz çok abartılı." "Bu da olmaz... bu da olmaz.. hayır.. yok bu da değil." diye dolabımı altüst etmiştim. Siyah bir elbise gözüme çarptı. Hemen askıdan çıkarttım ve giydim. Fırfırlı kolları olan bir elbiseydi.
O sırada Aksel'e "Sen de misafir odasından kendine kıyafet alabilirsin eğer üzerini değiştirmek istersen." dedim. "Tamam" cevabını aldım. Banyoya girdim. Saçlarımı düzelttim ve aşırıya kaçmadan günlük bir makyaj yaptım. Sade kırmızı bir ruj sürdüm. Krem rengi kol çantamı salondaki koltuğa, siyah stilettolarımıda kapının önüne koydum. Üzerime bir şey almaya gidiyordum ki Aksel odadan çıktı. Ona döndüm. Tanrım! Yine mi!? Aksel şu an siyah pantolonla ve siyah dar bir gömlekle karşımda duruyordu. Ardından "Ben hemen eve gidiyorum bir şeyler alacağım. Sen de 15 dakika sonra aşağıya inersin seni alırım." dedi. Yanağımdan öptü ve ayakkabılarını giyip çıktı. Arkasından yavaşça kapıyı kapattım. Bu süre içerisinde annemlerle görüşebilirdim. Fakat sonra Türkiye ile New york arasında yedi saat civarında bir fark olduğundan saate baktım.
5:48 pm
Orada geceyarısı olmuştu. Bu satte arayamazdım. Aklıma kıyafet ararken darmadağan ettiğim dolabım geldi. Gidip biraz dolabımı topladım. Aksel on beş dakika demişti ama daha sadece on dakika olmuştu. Çantamı koluma takıp aşağıya indim ve beklemeye başladım. 69 model siyah bir Ford Mustang Mach 1 önümde durdu.Bu araba için ölebilirdim. Bu arabanın markasını pek kullanmazdım daha çok 'John Wick's car' (Joh Wick'in arbası) olarak bahsederdim. Aslında tam bir John Wick hayranıyımdır. Tüm filmleri en az 5 kere izledim. Öyle ki sahneleri ezbere biliyorum. Ben bunları aklımdan geçirirken arabanın kapısı açıldı. Araçtan inen kişiye baktım. Yok daha neler! Aksel! "Aman Tanrım!" Şu an bayılmamak için kendimi zor tutuyordum. Aksel bana baktı "Çok güzel olmuşsun sevgilim"dedi. Yolcu koltuğunun kapısını açtı ve gülümseyerek "Buyrun efendim!" dedi. Şaşkınlığımı üzerimden atamadan arabaya bindim. Şu an şaşkınlıktan ve mutluluktan ölebilirdim. Hayır ama olmaz şu an ölemem. Aksel şoför koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. Bana baktığında şaşkın bir Mira görünce güldü. Aksel ile ilk buluşmamız ve işte gidiyoruz...
_____________________________________________________________________________________________________________________Özlemişsinizdir diye düşündüm bölüm atayım dedim. Umarım beğenmişsinizdir canlarım. İyi kötü düşüncelerinizin hepsini yorumlara bekliyorum. Beğendiyseniz destek için küçük yıldıza tıklamayı ihmal etmeyin. Kendinize iyi bakın...♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimleyken
Teen Fictionİnsanların hayatında planlanmış değişiklikler olur. Peki biz hayatımızı planlı bir şekilde değiştirirken hiç hesaba katmadığımız şeyler bu değişimi değiştirirse... Hayatımı değiştirecek planlar yaptım. Yurt dışında okuyacaktım ve kendimi geliştirec...