8. Bölüm İstenmeyen Misafir

78 9 15
                                    

Evimin yan sokaklarından birine girdik. Bir apartmanın önünde durduk. Burası da benim evime benziyordu. Klasik görünüşlü, büyük camlı gri bir binaydı. Motordan indik ve kaskları çıkardık. Aksel "Önce biraz daha düzgün bir şeyler giymemiz gerektiğini düşündüm." dedi. Haklıydı. Üzerimizde siyah eşofmanlarımız vardı. Aksel binaya girdi ve bende onu takip ettim. İlk defa Aksel'in evine gidiyordum. Aksel ikinci katta oturuyordu. Kapıyı açtı ve içeri girdik. Evinin girişinde fortmanto vardı. Burada dört kapı vardı. Tahminime göre biri salon biri yatak odası biri banyo ve diğeri de misafir odası ya da çalışma odasıydı.

Aksel bana salonu gösterdi ve "Sen burada otur. Ben de sana kıyafet bulmaya çalışayım." dedi. Ben de "Tamam!" dedim. Koltuğa oturdum ve çevreyi incelemeye başladım. Köşede küçük bir sehpa vardı. Üzerinde ise bir resim vardı. Resmi yakından incelemek için ayağa kalktım ve o tarafa doğru ilerledim, fotoğrafı elime aldım. Bu küçük bir aile fotoğrafıydı. Küçük bir çocuk, bir adam ve bir kadın vardı. Küçük çocuğun Aksel, yanındakilerin de annesi ve babası olduğunu düşündüm. Aksel gözlerini babasından, saçlarını ise annesinden almıştı. " Ben geldim." diye gelen sese döndüm. Aksel elinde bir iki parça kıyafetle yanıma geliyordu. Güldük. Bana "Biraz büyük olabilirler ama şimdilik elimde bunlar var." dedi. Elindekileri aldım ve Aksel'i takip ettim. O mavi kot pantolon ve krem rengi bir kazak giymişti. Bana odalardan birini işaret etti ve "Orada giyinebilirsin." dedi. Odaya girdim ve kapıyı kapattım. Mavi bir kot pantolon ve gri bir kazak vardı. Giydim ve tabiki biraz büyük oldu. Pantolonun paçalarını katladım. Kazağı üzerime geçirdim. Geçirirken fark ettim Aksel'in mükemmel kokusu kazağa geçmişti. O da biraz bol olmuştu ama buna yapacak bir şey yoktu. Kazak belimin bir karış aşağısına kadar uzanıyordu. Odadan çıktım.

Aksel girişte duvara yaslanmış beni bekliyordu. Beni görünce yanıma geldi ve "Her zamanki gibi çok güzelsin." dedi. Yanağımdan öptü. Ceketini giydi, bir sırt çantası aldı. Çantada ne olduğunu bilmiyordum. Ama umrumda da değildi. Botlarımızı ve ceketlerimizi giydik. Her zamanki rutinimizle motora bindik. Okula doğru gidiyorduk. Kampüse girdik ve motorların park yerinde motordan indik. Aksel "Ben buraya iki hafta önceden geldiğim için biraz çevreyi inceleme fırsatı buldum. Şimdi keşfettiğim yerlerden birine götüreceğim seni." dedi. "Tamam." dedim ve onu takip ettim. Saat tahminimizden daha erkendi ve bol bol vaktimiz vardı. Yurt binasına doğru gittik. Okulun yurdu sekiz katlıydı. Bir katta kütüphane, bir katta yemekhane, diğer bir katta spor salonu ve kalan katlarda ise öğrencilerin odaları vardı. Okulu gezmesemde içindekileri araştırmıştım. Yurda yemekhane bahanesiyle girdik ve asansöre yöneldik. Sekizinci kata çıktık.
Burası en üst kattı fakat çatıya çıkan merdivenleri vardı. Merdivenleri çıkmaya başladık. Aksel "Burayı bilen pek insan yok. E böyle olunca gelen de yok. Tam kafa dinlemek huzuru bulmalık bir yer. Hem de tam mevsimi manzara mükemmeldir şimdi." dedi. Bu merdivenleri daha da heyecanla çıkmamı sağladı. Aksel kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Ben de hemen arkasından çıktım. Burası düz ve kocaman bir çatıydı ve aman tanrım manzara mükemmeldi. Sonbahar olduğundan ağaçlar yeşil, turuncu ve sarının tonlarına bürünmüştü. Hemen kenara koştum ve etrafa baktım. Ağaçlarım arasındaki sahayı gördüm. Saha doğa ile bütünleşmişti sanki.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sen BenimleykenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin