Bölüm 4 - Merak

10 1 0
                                    

Annemin sesini hayal meyal hatırlayabiliyordum. Bu dünyayı terk edişinin üzerinden güç bela dört yıl geçmişti ama zaman nankördü. En katlanılmaz acıları unutturuyor, en içten gülümsemeleri solduruyordu. 

Üşüyen ayaklarımı birbirine sürterek ısıtmaya çalıştım. Kendimi bildim bileli ellerim de ayaklarım da üşürdü zaten. Yaz da olsa kış da olsa. Aklıma annemin parmaklarımı kavrayıp sıcak avuçları içinde beklettiği zaman geldi. Fiziksel bir sıcaklıktan çok daha fazlasıydı özlediğim. Ruhumu canlandıran o samimi ışığı kaybetmiştim ben.

Eskiyi hatırlamak, çoğu zaman eskiden okuduğum bir kitabı tekrar okumak gibi hissettiriyordu. Hatırlatan ufak bir görüntü bile zihnimde büyük bir kargaşaya neden olabiliyordu. Ancak onun haricinde dingindim. Umursamaz. Umarım beni affediyorsundur anne, diye mırıldandım kendi kendime. Beni bıraktığın için, ben affettim seni.

İnce pikemi boynuma kadar çekmiş, yatağın üzerinde uzanıyordum. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, uykuyu benim için uzak bir hayal haline getiriyordu. Aklımdan çıkmamıştı Rüzgar. Bu heyecanlı bekleyişim başkasına değildi elbette. Işıl gibi aşık olmamıştım henüz ancak kendime izin verirsem, ondan daha beter düşebilirdim. Bu nedenle kontrollü olmam gerekiyordu. Hem önümde ne kadar zaman kalmıştı ki? Bir sene...

Üç kere tıklanan camımla birlikte irkildim. En güzel tişörtümü giymiştim o gün. Annem hep yeşilin bana çok yakıştığını söylerdi. Saçımı sıkı bir topuz yapmak yerine serbest bırakmıştım. Hatta renksiz dudaklarıma biraz pembelik katması için dudaklarımı ısırıyordum. İsteyerek yapmıyordum bunu. Ama her genç kızın biraz beğenilmeye, biraz fark edilmeye ihtiyacı vardı. Benim kadar yorgun ve yalnız olsa bile. 

Sanki yüreğim kapana kısılmış bir serçe gibi çırpınmıyormuşçasına sakin, yavaş açtım perdeyi. Karanlıkta yalnızca Rüzgar'ın parlak, yeşil gözlerini görebiliyordum. Gördüğüm en güzel gözlerdi. Eliyle camı açmamı işaret etti.

"Merhaba Yağmur, ışığı açmak ister misin? Belki birbirimizi daha rahat görebiliriz böylece." Yine o küstah gamzesi belirmişti dudağının tam yanında. Gözlerim alıştığı için daha rahat seçebiliyordum yüzünü.

"Kimsenin dikkatini çekmememiz lazım." dedim sadece. 

"Peki." Kolayca kabullenmesine şaşırsam da bir şey söylemedim. "Nasılsın?"

"Bu soruya en son ne zaman cevap verdiğimi hatırlamıyorum." Dürüsttüm. Nedenini bilmiyordum. Ama sanki omzumdaki yük biraz daha hafiflemiş gibi hissediyordum. Çünkü acıyarak değil, anlamsız bir merakla bakıyordu yüzüme. Ve öylesine değil, gerçekten umursuyordu söylediklerimi. 

O an, ona yalan söylememeye karar verdim. Tüm doğruları anlatamayabilirdim ama bu yalan söylemem gerektiği anlamına gelmiyordu. Kuralları kırmadan birazcık şekillendirebilirdim.

"Az sonra olabilir belki. Eğer cevaplarsan." 

Kaşlarımı çattım. "Bilmiyorum."

"Peki."

Neden buraya geldiğini bilmiyordum. Neden buraya gelmesini istediğimi de. Konuşamıyorduk bile. Benim hakkımda bilmediği şeyler kafasını kurcalıyordu muhakkak. Sorduğunda cevap vermeyeceğimin de farkındaydı. Ama bu kadardık işte. Ben bu kadardım. Belki de yıllar süren yalnızlığımın nedeni kendimdim.

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu tekrar. Eli camdan uzanıp yüzüme dokunacak gibi oldu ama geri çekti. 

"Sadece merak mı seni buraya getiren?" diye sordum.

"Sadece merak değil." Derin bir nefes aldı ama cümlesinin devamını getirmedi. Yanaklarını şişirmiş, gözlerini düşünceli bir şekilde kısmıştı.

"Ne öyleyse?" 

Yavaşça verdi içinde tuttuğu soluğunu. İstemsizce gülümsedim. Dudakları bir ayna gibi beni takip etti. Gözleri gözlerime kilitlendi. "Bana kalsın. Tek sırları olan sen mi olacaksın?"

"Peki." Onun kelimesini kullanmam hoşuna gitmişti. Bu sefer sırıtıyordu.

Merdivenlerden gelen bir yürüme sesi işitince ikimiz de irkildik. Gecenin sessizliğinde daha iyi duyuluyordu ahşabın gıcırtısı.

"Gitmem gerekiyor sanırım." Hüzünlü bir tebessüm verebildim sadece. "Ama yarın tekrar geleceğim." Sanki tüm dünyada en çok istediğim şey bu değilmiş gibi omuzlarımı silktim. Ancak anlamıştı beni. Gamzesinin çukuruna kara gökyüzünden bir parça doldu.

Cama üç kere tıklattı gitmeden önce. 

Ve artık biliyordum ki nasıl üşüyen ellerim annemi anımsatıyorsa, en ufak bir tıkırtı da bana onu hatırlatacaktı.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gece KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin