N|32

4.7K 233 141
                                    

Burak'tan

Aybüke'den iki gündür haber alamıyordum. Allah'ın işi ya fakültede de iki gündür dersimiz yoktu. Sosyal medya hesaplarına girmiyor, yazdıklarıma görüldü atıp duruyordu. Ona karşı hislerimi, onun yapmacıklığını ve umursamazlığını öne alarak nefretimin ardına saklamıştım. Lakin bu sefer de çıtayı fazla aşmıştım.

Yaklaşık 1 yıldır ona karşı hisler besliyordum ama kendisine edilen diğer aşk ve beğeni itiraflarını dalga konusunu yapıyor. Benim gibi çoğu hemcinsimin gururunu incitiyordu. Bu durum ilk başlarda, erkekleri red etmesi,işime gelen bir şey olsa da Aybüke'yi inceledikçe istemsizce bir gerilme geliyordu. Kendini bu kadar büyük görmesi ve şımarık halleri ona açılma hevesimi kırarken bir yandan da ona itiyordu.

Her zaman gittiğim kafede bir cam kenarında boş bulduğum masaya kurulmuş Gizem'i beklerken kafamdan geçen düşüncelerle boğuşuyor gibiydim. Acaba dışarıdan gören kafamın içinde dönen savaştan haberdar mıydı?

Gizem'i kafenin kapısından girerken görünce oturduğum yerden beni görebilmesi için ayağa kalktım. Beni görünce yüzünde oluşan küçük tebessümle masaya geldi.

"Evet, neymiş bu yüzyüze konuşunca anlayacağım şey?" diyerek çektiği sandalyeye oturan Gizem'e boş bir bakış atıp

"Sana da selam, Gizem." dedim.

"Burak lafı uzatmanın anlamı yok,neden çağırdın beni?"

"Aybüke için"

"Kızı tekrar yıpratmana izin veremem kusura bakma." deyip oturduğu yerden ayaklanan Gizem'i kolundan tutup geri çevirdim.

"İşte yüzyüze konuşsak ancak anlayacağın şey bu Gizem"

"Burak. O seni seviyor."

"Ben sevmiyor muyum Gizem?"

"Seni anlamak zor Burak,sevmiyor da olabilirsin"

"Gizem,otur şuraya işte.İster inan ister inanma ama Aybüke'nin gönlünü almam için bana yardımcı olacaksın." dememle Gizem tuhaf bakışlarını sunup sandalyesine geri yerleşti.

"Ha şöyle az işe yara,sakalımız yok ki lafımı dinlesen" dememle birlikte gülmeye başladık.

"Eee ne istersin? Önce aç karnımızı doyuralım ki mantıklı fikirler sunabilelim" deyip gülümsedim. O da karşılık olarak göz devirip gülünce garsona menüyü getirmesi için el ettim.

3.kişi ağzından

Biraz kafa dağıtıp Burak'ın ona karşı olan kinini unutmak için yürüyüşe çıkan Aybüke soluklanmak için etrafında boş bir bank arayışlarına girdi. Az ileride gözüne kestirdiği banka doğru ilerlerken sol tarafında kalan kafede gördüğü kişiyle olduğu yere çakıldı. Kendisi gibi güzel ve çekici bir insan varken Burak neden inatla başka bir kızla buluşuyordu aklı almıyordu. Herkes Aybüke ile konuşmak samimiyet kurmak için can atarken Burak onu umursamıyordu bile. Sadece nefretini kusuyor,oyuncak kırar gibi Aybüke'nin kalbini ve duygularını parçalayıp gidiyordu.Aybüke her ne kadar Burak'ın büyüsüne kapıldığı için kendine kızıp onu unutmaya çalışsa da başaramıyor dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyordu. 

Hala olduğu yerden kafedeki Burak'ı ve kendine sırtı dönük olan kızı izlerken gözlerinin dolmaya başladığını hissetti. İkisi içtenlikle konuşuyor,gülüşüyorlardı. Bu yakınlık onu rahatsız ederken  akan yaşlarla birlikte gözünün kararmasıyla elini yakınındaki banka yasladı. Gözlerini yumup derin nefes alıp vererek sakinleşmeye çalışıyordu.

"Sen Aybüke'ye ilan-ı aşk falan etmezsin Burak, gider yanlışlıkla kıza senden nefret ediyorum dersin. Sen de o kapasite var" deyip gülen Gizem'in cümlesiyle hafiften gülümseyip başını camdan dışarıya çeviren Burak, bir banka yaslanmış eli göğsünde olan kişiyi görmesiyle kaşlarını çattı. Sanki kaşlarını çatınca daha net görebilecekmiş gibi o tarafa bakarken Gizem ne olduğuna bakmak için bakışlarını Burak'ın bakışlarının yönüne çevirdi. Burak'ın hala kim olduğunu çözemediğini düşününce "Aybüke" dedi. Burak bakışlarını Gizem'e çevirdi.

"Aybüke. O kız Aybüke, Burak. Yanına git onun." Burak bakışlarını camdan çekip masaya kenetledi bu sefer.

"Nasıl gideyim Gizem,dinlemez ki beni"

"Burak karşında artık eski Aybüke olmayacak sen de farkındasın. Artık duygularınız karşılıklı artık abartma lütfen" Gizem'in cümlesiyle bakışlarını dışarı,Aybüke'ye çeviren Burak Aybüke'nin yürümek için ayaklandığı anda sendelediğini görünce endişeyle oturduğu yerden kalktı. Cebinden çıkardığı cüzdanından 200 TL'yi masaya attığı gibi koşarak dışarı çıktı. Kapıdan çıktığı gibi durdu. Neden durduğu hakkında bir fikri yoktu ama ayakları gitmemeye inat ediyor gibiydi. Öylece beklerken Aybüke ile göz göze geldi. Keşke gelmeseydi, Aybüke'nin eski halinden eser kalmamıştı,yıkılmış bir hali vardı sanki.  Burak  bir türlü duygu yükleyemediği bakışlarıyla onu süzerken Aybüke bir anda olduğu yere yığıldı.

______

Final bölümüne doğru giderken bana ilham fişşekleyen yüce gönüllü okurnim readership_ çoook teşekkür ederim *-*

Narsist •texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin