Multimedya Erva.
Elimi koyu kahverengi saçlarımın arasından geçirip aynanın karşısına dikildim. Bu kadar ufak tefek olmak zorunda mıydım? Yüzümü buruşturdum. Ayaklarımı sürüye sürüye mutfağa ilerledim. Yemek yemek benim için her zaman zor bir şey olmuştu ama acıkınca kimse beni tutamazdı.
Mutfağın kapısına geldiğimde hafif ağarmış saçlarını topuz yapmış, üstündeki pembe önlüğe ellerini silmekte olan annemle karşılaştım. Bugün işe gitmemiş miydi? Kaşlarımı çattım.
"Anne?" Sesim bariz bir şekilde soru soruyordu. "Ah, hayatım uyandırdım mı? Bugün izinliydim sana kahvaltı hazırlayayım dedim." Daha sormadan sorularımın cevabını veren bir anneye sahiptim. Şanslı olduğumu bir kez daha kendime hatırlattım. Yüzüme kendi kontrolüm dışında hafif bir gülümseme yerleşti.
"Yok, uyandırmadın. Hatta evde olduğunu bile şuan öğreniyorum." Yanağına sulu bir öpücük kondurup masaya ilerledim."Teşekkürler anne." Uzun zaman sonra onunla gerçekten samimi olarak konuştuğumuz ilk andı. Sanırım bunu annem de farketmişti. Gözlerinin içi gülüyordu. "Iıım. İnan bana şuan bir şeyler yeme isteğimi bastıramıyorum!" Gülerek söylemiştim ve bu annemi de güldürmüştüm. Yanıma yaklaşıp az önce ona verdiğim öpücüğün daha bir güzelinden bana hediye etti ve karşımdaki sandalyeye oturdu. Kendimi zorlaya zorlaya birkaç lokma bir şey yemeye çalıştım. Gözüm kadar midemde doysaydı ya keşke.
Tam kalkmaya yelteniyordum ki, annemin sesiyle yarı ayakta bir pozisyonda durdum. "Erva, baban evlenmeye karar vermiş. Sana haber vermemi istedi." Bunu söylerken sesi çatlamıştı. Belli etmesede üzüldüğünü anlayabiliyordum. "Neden kendisi söylemedi ki?" Diye çıkıştım. Evlenecekti tabiki. Desteklerdim ne olursa olsun ama bunu annem yoluyla bana iletmesi ne tür bir saçmalıktı?
Annem omuz silkti. " Bugün seni almaya gelebilirmiş, hazırlıklı ol." Başımı salladım. Iştahım sıfırlanmıştı. "Bugünlerde sence de çok fazla dış dünyayla ilgili olmaya başlamadım mı? İğrenç. " Gözlerini deviren bir anne! Vay canına. Ben bile yapamıyordum. "Erva, dış dünya nasıl bir tanım? Bu kadar soyutlama kendini. Açılıyorsun işte. Kötü bir tarafı yok ki. Destek grubu işine yaramadı mı? Yeni arkadaşlar edindin işte." Bu sefer gözlerini devirme sırası bendeydi. Yada gözlerini devirmeye çalışma sırası. "Iıım, bir düşünelim. Sanırım en son 3.sınıfta 'yeni arkadaşım' olmuştu. Sonrada hatırladığım kadarıyla senin iş arkadaşlarının çocukları dışında pek kimseyle konuşmadım. Organik yaşam formlarıyla aram iyi değil! Şimdi kesin bir de üvey kardeşim olmuştur. Ne muhteşem! Insanlardan kaçtıkça daha çok bulaşıyorum onlara. Bu bir bataklık anne. İçine girince çıkamıyorsun. Dışarıya alışınca yalnız kalmak ağır geliyor ve ben yalnızlığı seviyorum! Yalnız olmayı bilmeyen insanlardan olmak istemiyorum. Asıl sorun onlarda. Kendi yükleri yetmiyormuş gibi bir de başkalarının yükünü alıyorlar. Ben kendime yetiyorum, tamam mı? Ve evet, bu bencillikse kesinlikle bencilim. " Konuşma burada bitmiş olmalıydı. Kendine acımıyor muydu bu kadın?
Boğazını sesli bir şekilde temizledi. "Aslına bakarsan bir üvey abin varmış. Unutmadan, senin için bir şeyler ayarladım." Üvey abi mi? Yapma baba! Çok klişe! Hem beni ilgilendirmiyordu. Nasıl olsa görüşmezdim. Beni şuan ilgilendiren kısım, annemin yeni 'muhteşem' planlarıydı. "Hadi anlat anne, bugün hangi gruba gidiyorum? "
"Defterinde gayet profesyonel sayılacak yazılar buldum. Onları birkaç dergiye gönderdim. Akşama kadar sana mutlaka birisi döner. "
Saçlarımı kökünden koparmamak için kendimi zor tutuyordum. Neden? Neden normal bir günüm olamazdı? Mutlu bir gün, iki kelimeyle nasıl bu kadar mahvolabilirdi? 19 yıl boyunca çektiğim bütün zorluklar bu bedenime nasıl sığıyordu merak ediyordum. Gözlerimden yaşlar bile dökülmüyordu. Yalnızca suyun altında kalmış gibi hissediyordum. Yüzeye çıkmak için çırpınsam da su beni daha çok kendine çekiyordu. Burnum tuzlu suyla dolmuştu. Oksijensiz kalmıştım, zihnim bulanıklaşmıştı. Beynime kan gitmiyor gibiydi. Öfkeden deliye dönmüştüm. Eskiden beri kontrol edemezdim öfkemi. Karşımdaki insan kırılmış mı diye dert etmezdim. Ve şuan kesinlikle annemi kıracak, bunu dert etmeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOYU
Mystery / Thrillerİnsan karanlıkta yürürken biraz ürkektir. Gecenin elleri kendine değecek zanneder. 'Kış tüm soğukluğunu üflüyordu nötr bedenlere. Ve vicdan, pılını pırtını toplayıp ayrılmıştı ruhlardan.' --------------------------------------------------- "Buldum!"...