• Bölüm #5

324 21 4
                                    

İyi Okumalar!

"Kalksana, kış uykusuna mı yattın?"
Başımın dibindeki vızıltı ile gözlerimi yavaşça açarak, olduğum yerde doğruldum.

Şaşılacak bir durum değildi. Tabiiki de bu aptal arabamın içinde, Jungkook beni uyandırıyordu. Hıh, başka kimi beklersin ki?

"Ne var be! Sabah sabah, uyandırılır mı!"
Kızgın çıkan sesimle beraber, kaşlarını çatarak telefonundan saatine gösterdi.

"Sabah mı? Öğlen oldu, tabii kış uykusu dediğin böyle bir şey olsa gerek!"
"Kış uykusu mu! Kaç günden beridir doğru düzgün uyuyamadığım için olabilir mi?"

Gözlerini devirip, bana baktı.
"Tamam, mızmızlanma da arabadan in. Kahvaltı yapalım, acıktım ben."

Sanırım iki gündem beridir, ilk defa söylediği şey hem mantıklı gelmişti. Aynı zamanda da mutlu etmişti, nasıl bir kıtlığın içindeydim Tanrı bilirdi..

"Tamam, ben de acıktım. Şey bu arada.."
Arabadan inmeye yeltenmişken, tek ayağı kapıdayken bana arkasından baktı.

"Geldik mi?"
Sorduğum soruyla birlikte, derin bir nefes vermişti.
"Gelmedik, gelmedik. Hadi in artık."

Arabanın aynasından yüzüme bir bakış atıp, kapıyı açarak arabadan indim. Woah! Arabanın içindeyken dışarıya bakmamam hataydı! Burası cennet miydi Tanrı aşkına? Yeşillikler, çiçekler, çiçek kokuları...

"Tanrı'm! Burası.. çok güzel!!!"
Heyecanla yerimden kıpırdadığım zaman gözlerini bana dikti. Hem küçümsermiş, hem de mutlu olmuş bir havası vardı.

"Hiç gelmedin mi yani?"
"Hayır."

Soğuk çıkan sesimle birlikte, kaşlarını çatmıştı. Eh, bilmiyordu tabii. Küçüklüğümün sadece bir ev odasında geçtiğini bilmediği için sert tepkime anlam verememesi çok normaldi.

"Niye sinirlendin şimdi? Bir şey mi dedik?"
Derin bir nefes aldım. Bilmediği şeyler vardı, az şey bildiği halde çok biliyormuş gibi davranması komikti.

"Sinirlenmedim, ah.. neyse."
Uzatmadım, bir de bu Tavşan'la uğraşamazdım.

"Beni takip et, kaybolursun falan."
Gözlerimi devirdim. Şu an bunla tartışacak değildim, karnım açtı.

"Of! Daha elimi yüzümü yıkamadım ben! Üstümü de değiştirmedim.."
"Mızmızlanma bir dakika da be."

Omuz silktim.
"Sana güvendiğim için kendimi aptal gibi hissediyorum."

Birden böyle bir şey söylememin nedenini en de bilmiyordum. Sanırım, güneş ve güzel manzaranın etkisiyle en doğru vaktin bu olduğuna karar vermişti zihnim.

Durdu ve bana baktı.
"Nasıl yani?"
Burukça gülümsedim.

Ben bile ne dediğimi bilmiyordum. Onun anlaması da imkansızda zaten.

Niçin böyle söylemiştim, bunu da bilmiyordum. Maalesef şu hayata dair hiçbir şey bilmiyordum ki.

Aslına bakarsanız kim olduğumu bile bilmekte güçlük çekiyordum bazen. Tıpkı şimdi ki gibi.

"Boşver, ben de anlamadım."

Beni umursamayıp, yürümeye devam etmişti. Umursamamalıydı zaten. Aptalın tekiydim.

Etrafa baktım. Sahi, ne kadar güzeldi burası? Küçükken böyle yerlere gelme fırsatım hiç olmamıştı.

Şimdiyse bu fırsatı, hiç tanımadığım birinin yanında gerçekleştirmek istiyordum.

Tears • Jeon. JkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin