3.Bölüm

26 0 0
                                    

"Birileri nihayet Önerler'in eski evini satın aldı." Dedi Ebru'nun annesi Emel Hanım.Cumartesi öğleden sonraydı ve Emel Hanım  mutfak masasında oturmuş,çift odaklı gözlüğünü burnunun üstüne konmuş hâlde,faturalarını  düzenliyordu.

  Ebru,içmekte olduğu kolanın burnundan köpürerek fışkırdığını hissetti.

Emel="Sanırım sizin yaşınızda bir başka kız taşındı.Bugün o sepeti bırakacaktım.Belki de yerime bunu sen yapmak istersin ?"

  Tezgâhın üzerindeki seloflanmış büyük ve çirkin şeyi işaret etti.

Ebru="Allah'ım,anne,hayır."

Annesi,ilkokul öğretmenliğinden emekli olduğundan beri ev hanımefendisi olmuştu.Milyonlarca şeyi - kurutulmuş meyveler,kavanoz açmak için kullanılan düz plastik şeyler,seramik tavuklar (Ebru'nun annesinin tavuk saplantısı vardı.)


Emel Hanım,ayağa kalktı ve parmaklarını Ebru'nun klorlu sudan yıpranmış saçlarında gezdirdi.

Ebru="Oraya gitmek seni çok üzer mi tatlım ? Belki de Ceylin'i göndermeliyim ?"

Ebru,kendinden bir yaş büyük ve odadaki La-Z-Boy üzerine rahatça yayılıp Dr.Phil'i izlemekte olan kız kardeşi Ceylin'e kısa bir bakış attı ve başını salladı.

Ebru="Hayır,sorun değil.Ben yaparım."

Elbette,zaman zaman Ebru'da sızlanır ve gözlerini devirirdi.Ama gerçek şuydu ki,annesi istediğinde,
yapması gereken her ne ise,onu yapardı.Notlarının neredeyse tamamı
AA'ydı,kelebek yüzüşünde 4 kez şampiyonluğu vardı ve aşırı itaatkâr bir evlattı.Kurallara ve isteklere uymak ona kolay geliyordu.

   Artı,içinde,derinlerde bir yerde,
Açelya'nın evini yeniden görmek için bir nedeni olsun istiyordu.Tuzla'daki geri kalan herkes,Açelya'nın yok oluşunun üç yıl,iki ay,on iki gün sonrasında konuyu değiştirmiş gibi görünse de,Ebru,değiştirmişti.
Hâlâ yedinci sınıf yıllığına bir kenarda üzüntüden kıvrılıp kalmaksızın bakamıyordu.Yağmurlu günlerde,bazen,yatağının altındaki
Adidas kutusunda biriktirdiği Açelya'nın eski notlarını yeniden okurdu.Hatta Açelya'nın kendisine tahta askısıyla birlikte ödünç verdiği "Citizens" marka fitilli kadife pantolonu, artık ona oldukça küçük gelmesine rağmen,hâlâ dolabında saklıyordu.Tuzla'daki son birkaç yılını Açelya gibi bir arkadaşın özlemiyle yalnız geçirmişti.Ama bu muhtemelen
hiç olmayacaktı.Mükemmel bir arkadaş olmamıştı ama tüm kusurlarına rağmen,Açelya'nın yerinin doldurulması oldukça zordu.

  Ebru,doğruldu ve telefonun yanındaki askıdan Volvo'nun anahtarlarını aldı.Ön kapıyı kapatırken,"Kısa süre sonra geri dönmüş olurum," diye seslendi.

               @@@@@@@@@

 
  Açelya'nın yapraklarla kaplı caddenin tepesindeki eski tarz evine doğru çıkarken ilk gördüğü şey kaldırım taşının kenarındaki muazzam süprüntü yığınıydı ve üzerindeki büyük levhada şöyle yazılıydı : ÜCRETSİZ !
Gözlerini  kısarak baktığında,
içlerinden bazılarının Açelya'nın eşyaları olduğunu fark etti - Açelya'nın eski,fazlaca doldurulmuş,
beyaz fitilli kadife kumaş kaplı oda sandalyesini tanımıştı.Önerler, yaklaşık dokuz ay önce taşınmışlar ve görünüşe göre bazı şeyleri geride bırakmışlardı.

  Devasa bir Bekins nakliye kamyonunun arkasına park etti ve Volvo'dan indi.Alt dudağının titremesine engel olmaya çalışarak "oha," diye fısıldadı.Sandalyenin altında birkaç deste kirli kitap vardı.
Ebru,eğildi ve kitapların sırtlarına baktı.Kırmızı Cesaret Nişanı.Prens Ve Yoksul.Onları Polat Hoca'nın yedinci sınıf İngilizce derslerinde, sembolizm,
mecaz anlamlar ve sonuçlar hakkında konuşarak okuduklarını hatırladı.
Altlarında,kimi eski eski defterlere benzeyen,daha çok kitap vardı.
Kitapların yanında kutular duruyordu.Üzerlerinde AÇELYA'NIN GİYSİLERİ ve AÇELYA'NIN ESKİ KÂĞITLARI yazılıydı.Mavi-Kırmızı bir kurdele sandıklardan birisinden sarkıyordu.Ebru,onu biraz çekti.Bu, Muhteşem Seks Tanrıçaları diye bir oyun uydurdukları bir gün Açelya'nın evinde bıraktığı altıncı sınıf yüzücü madalyasıydı.


Tatlı Küçük YalancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin