5| Ajan Y

89 15 39
                                    

Karşısında upuzun ve kocaman bir parkur...O ise minicik. Parkurun içindekiler sert, vahşi; o ise yine minik ve aynı zamanda sevimli. Yani tabii henüz adını bile bilmediği kızın söylediğine göre böyleydi Jiwoo. Oysa önceden kendisini çok güçlü görürdü, bir hiçti önündeki engeller. Kızın söylediklerini bir kez daha oynattı zihninin içinde, Jungeun'ın düdüğünü çalmasını beklerken.

Güçlüydü Jiwoo. Jungeun sayesinde. Ona güvenen Jungeun sayesinde. Neden adını bilmediği birinin, özellikle de bir hırsızın önyargısını içselleştirecekti ki?  Aslında bunun için bir nedeni vardı ama neyse...

Jungeun'ın düdüğüyle eş zamanlı olarak yerinden fırladı. Çeşitli engellerin üzerinden zıpladı, halatla sarktı, yerde yuvarlandı, koştu, koştu ve koştu. Üzerine inen yumruklardan bir bir sıyrıldı ve başladı duvara tırmanmaya. Gücünü öyle hat safhada kullanmıştı ki artık hiçbir parçasını hissetmiyordu.  Ben güçlüyüm. Sanki her şey gökyüzünde olup bitmişti, uçarak gelmişti buraya. Duvarın üstüne tırmanmayı başarıp kendisini bekleyen butona bastığında bir bildirim çıktı görüş alanında

"Aşırı güç kullanımı"

Şimdi şarj olması ya da en az on saatlik bir uyku çekmesi gerekiyordu. (Normal şartlarda gerek duymasa da uykuya, bu tip zamanlarda şarjını dolduruyordu)

"Bu bir rekor! Sadece kendi rekorunu değil, genel rekoru da kırdın Jiwoo! Seninle gurur duyuyorum." Jungeun arkadaşına sarıldığında Jiwoo az daha yere düşüyordu. Hafifçe gülümsedi bu habere.

"Senin sayende."  diye karşılık verdi, tükenmişlikten  hırıltılı çıkan sesiyle. "Ama powerbank'in var mı acaba? Eve gidene kadar kendimi şarj etmeliyim yoksa bayılacağım."  Jungeun anlayışla saçlarını okşadı onun.

"Küçük olan yanımda sadece. Odamda olması lâzım gidip alalım. Yoksa bile eve gidene kadar uyursun arabada."  Tam adımlarını asansöre doğru yönlendirmişlerdi ki duydukları sesle duraksamak zorunda kaldılar.

"Gitmeyi düşünmüyorsun herhalde Kim Lip. Ajan Y geldi ve seni soruyor. Onu bekletmesen iyi edersin." Soğuktu sesi. Robot bile şaşırmıştı onu böyle görmeye. Sarışın hakkında soğuk olan tek şey şakaları olurdu normalde.

Fakat robotun aksine Jungeun sakin bir tavırla ve hatta Jinsoul orada yokmuş gibi konuşmuştu, "Ah affedersin Jiwoo. Bugün Kuzey'den biri bizi denetlemeye gelecekti. Aklımdan çıkmış."  Jiwoo anlayışlı bir biçimde gülümsedi.

"Sorun değil Jungeunnie! Ben senin odanda kendimi şarj eder sonra giderim tek başıma."

Jungeun veda etmek üzere ona sarılıp Jinsoul'le birlikte uzaklaştığında asansöre bindi Jiwoo.

♡♡♡

Jungeun toplantı salonuna ilerlediğinde karşısında normal bir insan bulmayı beklemişti, bir anime karakteri değil. Ajan Y duruşuyla gerçek hayatta tanıdığı hiçkimseye benzemiyordu. Yüzündeyse Tokyo Ghoul'daki Kaneki Ken'e benzer bir maske vardı ağzını kapatan. Onun bir seri katil olduğunu düşündü fakat sonradan onun asıl mesleğini öğrendiğinde çok şaşıracaktı şüphesiz. Gerçi şaşırmaya daha Ajan Y onu kibarca içeri buyur ettiğinde başlamıştı.

Ses tonu soğuk ama tatlıydı genç kadının,  "Hoşgeldiniz, Kim Lip. Lütfen oturun." Ve ricasının altında gizlenmiş bir emir vardı esasında. Jungeun bakışlarında bunu görmüştü. Kendisine söylenileni yapıp boş bir yere oturdu. Ardından etrafına göz gezdirdi.

Salonda yalnızca kadınların olduğunu görünce şaşırmıştı. Neden sadece kadınlarla toplantı yapıyor?  Kendisi ve Jinsoul dışında robotu Vivi ile ünlü Haseul ve pek muhabbetinin bulunmadığı iki kişi daha vardı.

Hymn of The Non-heart |ChuuVes+HyeWonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin