6| Amerika'dan anılar

73 13 52
                                    


( Medyada :   Chan - Don't touch me plz )

---

Jiwoo'nun kahramanlık planlarının istediği gibi ilerlediği söylenemezdi. İki gündür arkadaşına dil döküyordu fakat bir sonuç alabilmiş değildi.  "Lütfen Jungeun, sana yalvarıyorum. Annesi çok hasta, paraya çok ihtiyaçları var."    Sooyoung ile yaşadıklarını -öpücük ve bazı duyguları hariç- ona anlatmış, ayrıntıyla betimlemişti yaşam koşullarını. Ancak ne yazık ki taş kalpli kesilmişti Jungeun birden sanki. Ne kadar ısrar ettiyse de tamam dedirtemiyordu ona.

Oysa elinden bir şey gelmiyordu Jungeun'ın. "O kadar büyük bir parayı Soonshil sırf bana senin yeni arkadaşının annesi hasta diye verir mi sanıyorsun?"  Kızın elini tutarak konuştu.

Fakat Jiwoo onun elini itip kollarını göğsünde birleştirdi ve arkasını döndü, "Soonshil teyzeye yalvarırım ben de."   Jungeun gülmemek için zor tuttu kendisini.

"Nasıl konuşuyorsun sen öyle tarikatımızın lideriyle? Ona teyze dersen bir kuruş bile alamayacağına eminim."

Jiwoo da biliyordu bunu. Blöf yapıyordu sadece. Birden tekrar arkadaşına dönüp koluna yapıştı onun, "Ama Jungeun.."

"Olmaz dedim işte. Keşke milyonlarım olsa da istediğin gibi kullanmana izin versem. Ama yok Jiwoo,  birikimim de ikimize güzel bir gelecek kurmak için. Lüt-"

"Dinlemek istemiyorum!"  Robot olan, Jungeun'ın tek bir tuşuyla kapanacağını bilmeden evin bir başka köşesine kaçtı. Jungeun belki o tuşu kullanmayacaktı ama yine de sinirleri tükenmişti.

"Seninle uğraşamam. İşe dönmem gerekiyor. Artık çok daha uzun çalışacağım, belki o kızı umursadığının yarısı kadar umursarsın diye söylüyorum."  Bir cevap gelmedi. Kim Jungeun derin bir iç çekti kapıyı açarken. O evden çıkar çıkmaz oldukça kararlı bir Jiwoo da yerinden fırladı. Arkadaşının kendisine verdiği harçlıklarla biriktirdiği bir miktar parayla terk etti evi.

♡♡♡

Eski ev görüş alanına girdiğinde, elinde bir sürü poşetle sokakta yürümekteydi robot. Parasının yettiğiyle Sooyoung ve annesinin ihtiyaç duyabileceğini düşündüğü şeyler almıştı. Pirinç, makarna, şeker, un, sebze, meyve, atıştırmalıklar...Ev için boya ve birkaç şey daha. Geriye az bir miktar parası kalmıştı ve bunu da Sooyoung'a ilaç parası olarak vermeyi düşünüyordu. Gülümseyerek çaldı kapıyı, elindeki poşetleri yere koyup.

Çok geçmeden kapı açılmış, şaşkın bir Sooyoung'un bakışları karşısındaki kızın yüzünde sabitlenmişti. Pek misafiri olmayan evlerinin kapısını birisi çaldı diye mi, yoksa gelen Jiwoo olduğu için mi daha çok şaşkındı, bilinmez. Fakat hislerini fazlasıyla dışa vuruyordu, bir an boş bulunup konuştu, "Bir daha seni hiç görmeyeceğimi düşünmüştüm." 

"Arkadaşımı bir şeye ikna etmeye çalışıyordum, o yüzden gelemedim. Pek ikna olduğu söylenemez ama...Neyse bu başka bir konu."  Jiwoo açıklama yaparken Sooyoung kendisini toparlayabilmişti. Kaşları çatıldı hafifçe gerileyip kapıyı kapatmaya hazırlanırken.

"Bana ne bundan? Defol git."  dediyse de içten içe bir itiraz bekliyordu. O itiraz da çok gecikmeden geldi. Kapıyı kapatmak üzere yaptığı hamle, robotun araya girmesiyle başarısız olmuştu.

"Ben de seni gördüğüme çok sevindim Sooyoungie!" Bağırarak söyledi ve suratında pis bir sırıtışla beklemeye koyuldu.

"Sooyoung? Jiwoo mu geldi?"   Yaşlı kadının seslenmesiyle robotun planı başarıya ulaştı. Şaşkınlık ve öfke karışımı bir yüz ifadesiyle kendisine bakan kızı kenara itti.

Hymn of The Non-heart |ChuuVes+HyeWonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin