7| "Anne"

85 15 35
                                    


Medyada : A town with an ocean view (Kiki's Delivery Service Theme )

(Yorum yapmayı unutmayın lütfen ^^)

-Bilinmeyen Bir Zaman Dilimi-

"Yabancılarla çok içli dışlısın." dedi sahte bir gülüş sunarken. İçten içe sinirliydi, diken üstünde olmasından ötürü.  "Kim için çalışıyorsun belli değil. Dikkat et kendine." 

"Yeterince dikkatliyim, endişelenmeyin."

"Öyleyse talimatlarımı bekle ve kanıtla kendini."

-Normal Zaman İlerleyişine Dönüş-

---

Kim Jiwoo ertesi sabah tamamen şarj olmuş bir vaziyette uyandığında Jungeun'ı yanında göremedi. Gece yatarken de yanında yoktu üstelik. Oysa arkadaşı bir kez olsun saat 11'i geçirmez, uykuya dalardı hemen. Ya da hiç eve gelmemezlik etmezdi. Endişelenerek Jungeun'ın kendisine bu konuda bir şey söyleyip söylemediğini anımsamaya çalıştı ve böylece kavgalarının videosu oynadı gözlerinin önünde.  Artık daha çok çalışacağını söylemişti Jungeun, işteydi büyük ihtimalle. Ama yine de onu aramak üzere eline aldı telefonunu Jiwoo. Tam kilidi açmıştı ki kapı çaldı. Robot olan muhtemelen ilk defa kapıyı bu kadar hızlı açmıştı.

Onun kapıyı açış hızıyla orantılı olarak bir ruh süzüldü evin içine. Tek kelime etmeden kapalı gözlerle odasına doğru yürüyen Jungeun, bir zombiyi andırıyordu. Hızlı ilerlemiş olsa da Jiwoo onun yüzünün fotoğrafını çekecek fırsatı yakalamıştı. Gerçekten de çok yorgun görünüyordu.

Her ne kadar hâlâ kırgın olsa da iç çekip Jungeun'ı takip etti. Arkadaşı ne yüzünü yıkamış, ne üzerini değiştirmiş hemen yatağa bırakmıştı kendisini ve düzenli nefes alışverişlerinden uykuya daldığı belli oluyordu. Robot yatağa yaklaşıp onun başını rahat bir pozisyona koydu ve üzerini örttü. Ardından kenara oturup onu izlemeye başladı. "Özür dilerim Jungeun ama Sooyoung'un benim için ne kadar değerli olduğunu bilmiyorsun..."  Gözü duvardaki saate kaydı.

Hâlâ Sooyoung ve annesi için almak istediği bazı şeyler vardı ama parası yoktu. Bu yüzden tek bir çözüm geldi aklına. Öncelikle gardırobunu açıp birkaç kıyafet seçti Sooyoung'a olabileceğini düşündüğü. Ki bunlardan bazıları, Jiwoo'nun giymekten en çok hoşlandığı kıyafetlerdi. Kafasında yaptığı profesyonel bir fotoşop ile, bunların yeni "arkadaşına" fazlasıyla yakışacağında karar kılmıştı.

Evde bulduğu birkaç şeyi de kapıp evden çıktığında niyeti bir an evvel yeni ailesine ulaşmaktı. Öyle bir koşuyordu ki, Afrika'nın bir köyünde yaşıyor olsa insanlar onun bir Amok koşucusu olduğunu düşünüp korkudan etrafa kaçışırlardı. Fakat onu gören şehirliler sadece Usain Bolt benzetmesi yapıyordu.

Ama belki Amok koşucusu kadar tehlikeli değilse de, insanlara zarar verme potansiyeli taşıyordu yine de. Mesela kendisini frenleyemeyip önüne çıkan bir kıza bodoslama çarpmıştı. Çarpışma anında poşetleriyle beraber çarptığı kız da havaya fırlamıştı. Jiwoo ise bunlardan ilkine daha çok değer veriyordu, çoktan düşmüş olan kızdan ziyade. Sıçrayıp poşetleri içindekiler etrafa saçılmadan yakaladı ve yoluna devam etti.

Yere düşmesine sebebiyet verdiği kız ise arkasından türlü küfürler saydırıyordu.

Özür dilerim

Jiwoo geri dönüp bunu ona da söylemek isterdi ama aşk onu da biraz körleştirmişti.

♡♡♡

Chaewon uzun yıllar sonra süslenmişti ilk defa. Ve bunun tek sebebi de kesinlikle Olivia'yla buluşacak olması değildi. Yani aslında öyleydi ama onun tarafından alaya alınmamak için yapmıştı. Kati suretle onun ilgisini çekmek gibi bir derdi yoktu. Sabah uyandığında gördüğü ilk şey Olivia'nın mesajlarıydı. Birini gece atmış ve sitem etmişti Chaewon'a uyuyakaldığı için. Öteki ise Chaewon uyanmadan birkaç dakika önce atılmıştı ve Olivia öğlene doğru konumunu attığı, hastaneye yakın bir parkta buluşmayı teklif ediyordu.

Hymn of The Non-heart |ChuuVes+HyeWonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin