0.4

10 2 0
                                    

SUKİ

Kulaklıklarımızı kontrol ettikten sonra motorlardan ayrılıp daha önceden bıraktığım arabaya geçtik. Sağ gözümle birlikte yüzümün sağ tarafını kapatan maskemi taktıktan sonra bizimkilere döndüm. ''Bu tayfadaki en güzel maskeye sahip üye olarak konuşuyor ve hazırsanız başlıyoruz.'' diyerek arabayı çalıştırdım.

''Show must go on!..''

***

Herkes inip planladığımız gibi dağılınca konuşmaya başladım. ''Bak duyuyorsunuz dimi beni, sonra yok efendim ben konuştum ama sen gelmedin demek yok.''  Soojin'in ''Kes sesini Suki.'' demesiyle boyunumu kütleterek gaza bastım. ''İyilik de yaramıyor sana.''

***

BOOBY

Taeyong'la beraber  adamların arkasına geçip teker teker bayıltıp sessiz bir şekilde ilerliyorduk. ''Kötü adamları da hiç anlayamıyorum, neden at çiftliği mesela?'' diyen Taeyong'a baktım. Maskeden dolayı göremeyecek olduğunu bilsem da yarım ağız güldüm. ''Kötü adamız ve sirkte çalışıyoruz Ponche, gizlenmek için daha mükemmel bir yer bulamazsın.''

Taeyong'un önüne çıkan adam silahını çıkartamadan gelen yumrukla afallamıştı. Çevik hareketlerle adamın arkasına geçerek boğazını sıktı. Adam bayıldıktan sonra dönüp ''En azından ikinci sınıf korumalarımız yok.'' dedi. Tam cevap verecekken bize doğru ilerleyenleri görünce ''Umarım hepsi ikinci sınıftır.'' diyerek saklandık. Yeteri kadar yaklaştıklarında Taeyong'un yaptığı kafa hareketiyle yerimizden çıktığımızda çevik bir hareketle silahlarını çıkarmışlardı. Kafamı sağa yatırarak ''Silahlarınızı kullanırsanız atları ürkütürsünüz. Patronunuz tarafından öldürülmek isteyen varsa hemen vurabilir.'' dediğimde birbirlerine bakmışlardı. Taeyong ''Yok galiba.'' diyerek öndeki adamın koluna tekme attığında kasaya giden yoldaki bilmem kaçıncı engelle uğraşmaya başladık.

***

LISA

''Soju, sessiz yürü güzelim, sessiz.'' dediğimde gözlerinin belerterek ''Gelsinler işte, kameraların yanına dümdüz dalınca hiç eğlenceli olmuyor.''  dedi. Hafifçe gülümseyerek kafamı ona çevirdim. ''Kaşınıyorsun.'' Omuz silkmekle yetindi.

İstediği gibi de olmuş bizi gören adam göz korkutmak için elini silahının üstüne koyarak ''Siz kimsiniz?'' dedi. Sağ elimi kaldırarak konuştum. ''Ben Lala, o da Soju.''  Elimi indirip gülümsedim. ''Ve senin sessiz olman gerek.'' diyerek bacak arasına tekme attım. Adamın çıkarttığı sese karşılık kaşlarımı çatarak ''Sessiz olman gerek demiştim.'' dedim Ani bir hareketle arka tarafına geçerek adamı bayılttım. ''Soju, artık sen de mi yardıma gelsen?''diyerek ilerlemeye başladım. ''Tek kişiydi, Lala. Söylenme.'' demesiyle göz devirdim.

Birkaç engeli daha aştıktan sonra kameraların yanına ulaştığımızda ''Niye kamera var ki, at çiftliği sonuçta. Boşu boşuna ben de uğaşıyorum.'' diye tekrar söylenmeye başladı. ''Bizim orda neden varsa burda da ondan var. Söylenme de işini yap.''

***

Durmuş kameradan Jiwon'ları izliyorduk. ''Burada sıkılmıyor musun? Bir daha seninle gelirsem mısırımı da getireceğim yanımda.''dedim. Soojin gözlerini açarak ''İyi hatırlattın.'' deyip pantalona sıkıştırıdığı çikolatayı çıkartıp yemek için ağızlığı çıkartıyordu. Eline vurararak ''Saçmalama.'' dedim. ''O ağızlığı çıkarttığında içeri biri dalarsa ne bok yiyeceğiz?'' Cevap olarak gözlerini devirmişti. ''Hiçbir zaman buraya gelmeyi akıl etmezler Lala.''  Elindeki çikolatayı alıp kendi pantalonuma koydum. ''Bu seferki adam daha sağlam biri. Ve çaldığımız şey para değil, bilgi. Paradan daha değerli.''

***

Kulaklıktan gelen sesle sırtımı dikleştirdim. ''Siktir, burda olan tek şey para.'' Soojin'e bakarak kaşlarımı çattım. Soojin ''Ne demek yok? Doğru yere baktığına emin misin?''  dedi. Taeyong'un sesiyle önüme dönerek düşünmeye başladım.

''Burada değilse nerede olacak? Plan suya düşerse olan bize olur...''

𝓞𝓵𝓭-𝓽𝓲𝓶𝓮 𝓣𝓪𝓵𝓮𝓼Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin