1. Bölüm

51 4 5
                                    

...

Sabah olduğunu alarmın sesiyle anladım. Hemen beklemeden okul kıyafetlerimi giyip, çantamı hazırladım. Telefonumu deli gibi ararken sesi ile bulmam uzun sürmedi. Arayan bilinmeyen numaraydı.

"Alo?"

Sesimin cılız çıkmasına engel olamayarak konuşmuştum.

"..."

Karşı taraf konuşmayı tercih etmiyor sanırım diye düşünürken işte onun sesini duydum.

"Rana?"

Bir o kadar nazik ve unutulması zor bir sesti.

"S-sen kimsin?"

Sesimin titremesi ise korkumdan değildi. Onun düşündüğüm kişi olmasıydı korkum.

İşte o anda ne olduysa oldu. Telefonum kapandı. İçimden kendime lanet ederken, şarja takmadığım aklıma geldi. Bunu şu an düşünmek istemediğim için hemen evden çıktım.
Okulun içine girdiğimde bir topluluk gördüm. Neredeyse iğne atsan yere düşmezdi bu kalabalıkta. Hızlı adımlarla oraya yöneldim.

Çoğu kişi bizim okuldandı ama bazıları yabancı kişilerdi. İnsanları yara yara içlerinden geçip, ne olduğuna bakmak sebebiyle öne çıktım.

"Ne oluyor b-"

Sözümü tamamlayamadım çünkü karşımda yatan kanlı beden onundu.
Ben daha okula ilk geldiğimde ısınmıştım ona.

"Hayır hayır hayır...Lütfen Kardelen..."

İnsanların bana bakmasıyla onlara döndüm.

"Ne duruyorsunuz, hemen ambulansı arasanıza."

Onlar bana halâ bakarken ellerim titriye titriye telefonumu çıkarttım.
Ne yazıkki telefonumun şarjı yoktu.

O anda karşımda duran kıza baktım. Sanırım şok geçiriyordum.
Belki de hiç bu kadar korkmamıştım. Ellerimle gözlerimi ovaladım ve tekrar baktım. Oydu işte.

"Kardelen?"

Sonra tekrar yatan bedene baktım. Bu sefer onun yerine, okulun zübbe kızlardan birinin kedisi vardı ve insanlar...sanki daha azdı.

Gözlerime siyah bir perde inerken, Kardelen'in arkasındaki çocuğa baktım. Ağzımdan çıkan son cümle onun ismi olmuştu.

"Berk..."

...

Gözlerimi açtığımda başıma giren sancı sanki beynimi yiyiyordu.
İlk olarak nerede olduğumu idrak edememiş olsamda yatakta ve seruma bağlı olduğuma bakılırsa hastanedeydim.

"Siz ne dediğinizin farkında mısınız, benim kızım madem hasta, o zaman neden söylemedi?"

Bu annemin sesiydi. İyide Annem bayıldığımı nereden öğrenip, yanıma gelmişti ki?

"Sakin olun Gülnur Hanım. Kızınızın hiçbir şeyi yok, gayet iyi durumda. Ani bir şok etkisi ile bayılmış."

Bizim maddi durumumuz hiç de iyi değildi. Babam bizi bırakalı 2 yıl olmuştu ve ona baba demeye bile utanıyordum. Kendi öz kızını taciz eden bir babaydı o. Anneme ne kadar söylesemde inanmıyordu.

"Bugün gözaltında bulunduracağız. Sonrasında ise onu eve götürebilirsiniz."

Ses kesildikten biraz sonra tekrar doktor devam etti.

"Testlerin sonucu çıktığında yeterli bilgiyi vereceğiz."

"Tamam doktor."

Annemin gözleri beni bulduğunda muhtemelen daha yeni uyandım sanıyordu. Ama ben konuşmanın hepsini duymuştum.

"Rana'm yavrum, iyi misin?"

Kafamı aşağı yukarı salladım.

"Sen merak etme beni anne. Sadece bayıldım."

İşte o anda ben bayılmadan önce ne olmuştu?
Kardelen...kedi...insanlar...ve Berk...

"Rana,"

Kardelen'nin sesi beni kendime getirirken aklım halâ az önce olanları hatırlayamamdaydı.

"Senin için çok endişelendik."

Hemen beynimi yiyen o gizemleri sıraladım.

"S-sen yatıyordun. Yerde...kanlar içindeydin. Kedi vardı... sonra in-"

"Şşş, senin dinlenmem gerekiyor. Sonra konuşuruz tamam mı?"

"HAYIR HAYIR HAYIR! ONU GÖRDÜM
BERK'İ."

Kardelen'in ağzı şaşkınlıktan açılırken inanası gelmiyordu sanki.

"Rana yanlış görmüş olabilir misin? O öleli 2 yıl oldu."

Berk, benim çocukluk arkadaşımdı ve bilinmedik bir şekilde ölmüştü. Ama ben onu görmüştüm.
Annem endişeli ve kırmızı gözleriyle bana bakıyordu.

Odanın kapısından bizimkiler girerken hepsi de endişeliydiler.

Barkın hemen yanıma gelip bana sarıldığında, diğerleride sırasıyla sarıldılar.

"Ne oldu?"

Fatih'in sorusu ile olanları onlara da
anlatmam gerektiğini anladım.

"Kardelen var-"

Annem hemen araya girip anlatmama engel oldu.

"Çocuklar lütfen dışarı çıkın. Kızımla konuşmam gerekiyor."

Mert, araya girecek oldu ama annem ona da engel oldu.

"Lütfen."

Mahçup bir şekilde kafasını önüne eğip, bizimkilerle dışarı çıktı.

Uzun süren sessizlik sonucunda annem konuşmaya başladı.

"Kızım ben artık direnmekten bıktım."

Söylediği şeyle gözlerinin içine baktım.

"Baban beni almaya gelecek ve sende bizimle geliyorsun. Buradan taşınıyoruz."

Gözlerim yerinden çıkacak kadar açılırken annemin sözleri yutkunmama sebep oldu.

"Anne ben o babam olacak it herifle aynı evde yaşayamam. Aynı zamanda bizim burada bir hayatımız var!"

Anneme her ne kadar bağırmak istemesemde onunla gitmeyecektim.

"Hayır Rana benimle geleceksin. Babana bir daha böyle laf edecek olursan seni evlatlıktan reddederim."

Gözlerimden akan yaşlara engel olamamın sebebi güçsüzlük değildi, benim sesime kimsenin kulak vermemesiydi. Tam güzel bir hayata başladım derken yine o girecekti ve hayatımızı mahvedecekti. Buna göz yumamazdım. 7 sene dayandım onun pisliğine ve o 7 senede annem bana hiç inanmadı. Evet babam olacak adam zengin olabilirdi ama benim her zaman ecelim olmuştu.

"Hayır, o adamla aynı evde yaşayamam. Bu olmayacak. İstersen beni çocuğun sayma ama benim dediklerim doğru anne."

Sözlerim onu incitmiş olsada ben o adamla 7 senedir aynı evde yaşıyordum. Her söylemeye çalıştığımda beni dövmüştü. Sonrasında bunu arkadaşlarımla paylaşmıştım sanki derdimin hafiflemeyeceğini bile bile.

"Kızım bize kim bakacak o zaman? Ben gidiyorum ya gelirsin ya da burada kalırsın."

"Anne git. Ama ben gelmeyeceğim."
dememle oturduğu koltuktan ayaklandı ve tekrar konuşmaya başladı.

"Sana her ay para göndeririz."

Umrumda mıydı yani? O pisliğin parasını mı harcayacaktım ben?

Kapıdan dışarı çıktığında bir daha gelmeyeceğini belirtmişti o an bana.
Anne özlemi çekecektim bir de.
Gözlerim bile bunu düşünemeyecek kadar yorulmuştu. Hiç direnmeden gözlerimi uykuya kapadım... 

SİL BAŞTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin