...
Uyandığımda gece olmuştu ve başımda arkadaşlarım vardı.
"Uyanıyor."
Bu ses Mert'indi. Gözlerim yavaş yavaş açılırken annem geldi aklıma. O gitmişti değil mi? Evet beni bırakıp gitmişti.
"Hadi Rana kalk gidiyoruz eve."
O an içimden 'kusura bakmayın benim bir evim yok artık.' demek geçti.
"Annem gitti..." diyebildim sadece. Onlar da bunu biliyormuş gibi susmuşlardı.
"Bizim kiraladığımız bir ev var. Orada hep beraber kalacağız."
"Ne gereği vardı?"
Sorum onları sinirlendirmiş olacakki Kardelen'in kaşları çatılmıştı.
"Ne gereğimi vardı? Kızım tek başına o evde seni yalnız mı bırakalım yani? O kadar insafsız değiliz herhalde."
Dedikleri gayet normaldi ve ben bu durum için boşa çaba sarf ediyordum.
Onlar benim canımdan yakın arkadaşlarımdı.Barkın kapıdan girip, yüzüne o sevimli gülümsemesini kondurdu.
"Bakın, size ne getirdim."
Dürümleri diğerlerine dağıtıp, bir tanesini de önüme koydu. Ayranın kağıdını açarken aklım halâ olanlardaydı.
"Hadi ye acıkmışsındır."
Yapmacık bir sinirle konuştum.
"Tabiki acıktım. Beni düşündüğünüz mü var? Açlıktan ölücem yani. Bir Allah görüyor ne çektigimi. Sizin yüzünüzden ölmezsem benim adımda Rana değil."
Herkes gülmeye başlarken ben somurttum. Sanki etrafımdaki insanlar gülmesi veya yüzlerindeki o eski neşeyi getirmek benim vazifemdi. Onlar her ne kadar gülsede ben onlara bir türlü katılamıyordum.
Sanki biri beni engelliyormuş gibi hissediyordum ya da hepsi şu olanlar yüzündendi."Hey! Elindekini yemeyeceksen bana bırak."
Bana seslenen Fatih'e 'yok artık' bakışları attım.
Herkes yemeğini bitirdiğinde hastaneden çıkmıştık. Soğuk hava tenime değdiğinde ürperdim.
Barkın, otoparktan arabayı getirecekti ve onu beklerken burada donmuştum.
Araba ani bir şekilde önümde dururken korktum."Üşüdün mü bebek?"
Ağzım açık bir şekilde Barkın'a bakıyordum.
"Bebek mi?"
Sonrasında bana göz kırpıp önüne döndü. Enayi.
O anda aynı şeyi tekrar gördüm. Sanki nutkum tutulmuştu. Göz bebeklerim yerinden çıkarcasına baktım ona.
İşte oradaydı tam karşımda. Bütün bedeniyle. O benim sadece çocukluk arkadaşım değildi, aynı zamanda çocukluk aşkımdı. Ela gözleri, o tarçın kokusu... beni benden alıyordu. Ama bunlar 2 yıl önceydi ve ben onu bir saniye bile aklımdan çıkarmıyordum.
Şimdi karşımdaki görüntüsü gerçek mi yoksa hayal mi bilemiyordum. Ama ona sarılmaya ihtiyacım vardı. Belki de ilk defa bu zor anımda yanımda olmadığı için ona kızmıştım."Rana hadi, neye bakıyorsun sen bir saattir?"
Kardelen'in sesi beni ona döndürürken gerçekten kaç dakikadır oraya bakıyorum diye düşünmeden edemedim.
Arabaya binecekken tekrar baktım. Gitmişti yine 2 yıl önceki gibi.
"Seni özledim Berk..."
Bir apartmanın yanında olan, büyük bir evin önünde durduk. Arka koltuktan inerken bu arabaya nasıl sığdığımıza hayran kaldım.
Saat baya geç olmuştu. Sokak lambaları sokağı aydınlatırken loş bir görüntü sunuyordu etrafa.
Birlikte kalacağımız ev, iki apartmanın arasında bulunuyordu ve iki katlıydı.
Şöyle bir bakınca en güzel ev bizimkiydi ve büyük olması da cabasıydı.Eve girerken hiç kimse konuşmamıştı ki muhtemelen evin büyüsündendi.
"Mükemmel."
Fatih ve Mert evi gezmek için yanımızdan ayrılmışlardı.
Biz ise kendimizi salonun koltuklarına atmıştık.
"Eee nasıl? Burayı bulmak için bittim ben."
"Fena değil."
Söylediğimle bana bakmıştı.
"Fena değil mi? Kızım ben bu evi bulayım diye internetimi bitirdim. Artık ayın ikisine kadar bekleyeceğim ya."
Dedikleri güldürürken Kardelen'in burada olmadığını gördüm.
"Ben bir Kardelen'e bakayım." dedim ve ayaklandım.
"Hayır hayır otur sen, ben bakarım."
Kafamla onaylayıp uzaklaşmasını bekledim.
Birkaç dakika geçtikten sonra sıkılmıştım. Ayağa kalkıp evi gezmeye karar verdim. Salonun kapısı olmadığı için karşısında uzun bir koridor vardı. Karşımda iki oda bulunuyordu. Birine direk olarak girdim. Girmemle beraber büyük bir elin ağzıma kapanması bir oldu."Şşş sessiz ol."
Bu ses, çok tanıdık geliyordu ve işte o tarçın kokusu. Ağlamaklı sesimle konuştum. Her ne kadar onun olmayacağını bile bile.
"Berk?"
"Güzelim?"
"Berk..."
O anda birinin beni sarsmasıyla uyandım. Ne yani hepsi rüya mıydı?
Meğerse oturduğum koltukta uyuyakalmıştım."Ne var ya!?"
Fatih'e bağırmam onu şaşırtmıştı.
"Sadece burada uyuma diyecektim."
Sinirle ayağa kalkıp boş bir oda bulma umuduyla üst kata çıktım. Karşıma gelen ilk odaya girip kapıyı kilitledim. Halâ rüyanın etkinindeydim. Keşke sonsuza dek o rüyada kalsaydım. Yavaş adımlarla yatağa ilerledim ve yumuşacık olan yastığa kafamı koydum. Bugün gerçekten ruh olarak yorulmuştum.
Yatmamla bir uykuya dalmıştım...Arkadaşlar şu ilk 3 bölüm kısa olacak. Ama merak etmeyin canlarım diğer bölümleri uzun yapıcamm.
Tatlıyla kalınnn...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİL BAŞTAN
RomanceRuhuma işleyen varlığı, anlamsız rahatlık veriyordu..."Bakma bana öyle." Gözlerime inat devam ettim ona bakmaya. "Tamam, tamam. Herşeyi baştan anlatacağım. Evet seni arayan bendim..."