three

407 40 6
                                    

Tam onu unuttum derken neden böyle oluyor? Neden 1 yıl geçtikten sonra onu tekrar görüyorum? Neden karşıma çıkıyor? Tanrım! Kafayı yiyeceğim.

"Hallie hadi yanıma gel sizi tanıştırayım." Evan'ın bu cümlesinden sonra hepsi bana baktı. Biz zaten tanışıyorduk ama zavallı Evan bunu bilmiyordu. Ah, tabiki de tanımıyor gibi yapıp tanışacaktım. Bozuntuya vermek yok Hallie. Kendimi toparladım ve Evan'ın yanına ilerledim. Ben yaklaştıkça bana daha dikkatli bakıyorlardı. Michael gözlerini açtı ve beni baştan aşağı süzdü. Onlara gülümseyerek baktım. Özellikle Michael'a. Gözlerinin tam içine.  

"Bu Hallie çocuklar. Hallie Maxter. Birlikte çalıştığım model. Onun çekimlerini ben yapıyorum. Hallie 5 Second of Summer'ı zaten tanıyorsundur, tanıtmama gerek yok herhalde?"

"Merhaba. Ve evet biliyorum. Ah yani şey, biliyoruz. Sonuçta ünlüler yani."

"Ah, evet haklısın Hallie. Neyse." dedi Evan saçlarını kaşıyarak.

"Aslında şey, biz zaten tanışıyoruz." dedi Michael

AH!

TANRIM!

"Ah, üzgünüm ama birisine benzettiniz sanırım. Ya da isim benzerliği." dedim gülümseyerek. Gözlerine adeta meydan okurcasına bakıp gülüyordum.

"Neyse. Artık çekimlere devam edelim mi Evan?" dedim. Onlardan uzaklaşmalıydım.

"Ah, tabii. Ama önce misafirlerimize içecek birşeyler ikram edelim." dedi ve oradaki görevlilerden birine 5 tane kahve getirmesini söyledi.

"Sen de içer misin Hallie?" diye sordu bana dönerek. 

"Yok ben de o sırada tuvalete gideyim." dedim. Onlar koltuklara yerleşmişken ben de stüdyodan çıktım ve tuvalete doğru ilerledim. Şuan yüzümü yıkamaya gerçekten çok ihtiyacım vardı ama makyajım bozulacağı için bunu yapamazdım. Aynada kendime baktım ve derin nefesler alıp verdim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama tek bildiğim şey sakin kalmam gerektiğiydi. Çünkü biliyorsunuz ki lanet bir sinir hastalığım var. Ve ah, Michael'ı gördüğüm halde, üstelik canlı bir şekilde karşımda gördüğüm halde sinirlenmemiştim. Vay canına! Bu büyük bir gelişme.

Kendime sakin kalmam konusunda uyarılar yaparken birinin tuvalet kapısını açtığını duydum. Arkamı dönmemle Michael'ı görmem bir oldu. Ah, eğlence başlıyor!

"Hey burası kızlar tuvaleti. Karıştırdınız sanırım." dedim o bana doğru ilerlerken.

"Biliyorum, karıştırmadım." dedi bana bakarken. Ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım. 

"Neden geldiniz o halde?" dedim gözlerine bakarak. Bunu yapmam belki de iyi olmamıştı Çünkü şuan aramızda çok az bir mesafe vardı. Ve gözleri... Gözleri çok güzeldi. Onları çok severdim. Kendimi kaybetmeden gözlerimi farklı bir yöne çevirdim. Böylesi daha iyidi.

"Bana neden sizli konuşuyorsun?" 

"Peki siz bana neden senli konuşuyorsunuz?" 

"Çünkü seni tanıyorum." 

"Beni tanımanız ya da ünlü olmanız benimle senli bir şekilde konuşmanızı gerektirmiyor. Ben de sizi tanıyorum ama sizinle senli konuşmuyorum. Ayrıca beni tanıdığınızı sanmıyorum. Dediğim gibi ya birine benzettiniz ya da isim benzerliği." dedim meydan okurcasına. Bunu kesinlikle bilerek yapıyordum. 

"Yapma Hallie. Ayrılmamızın üzerinden sadece 1 yıl geçti ve seni tanıyabiliyorum. Çok değişmişsin evet, ama bu gözleri, bu dudakları nerede görsem tanırım. Hallie Angelina Maxter."  dedi gözlerime bakarak. O da bunu bilerek yapıyordu. Kesinlikle bilerek yapıyordu. Bana bazen Angel da derdi. 

"Neden beni tanımıyormuş gibi davranıyorsun? Beni tanımamazlıktan gelme Hallie." 

"Seni tanıdığıma pişman olduğum için olabilir mi? O güne lanetler okuyorum." 

"Bak, Hallie. Ben... ben seni bilerek aldatmadım. Yemin ederim." dedi gözlerime mahçup bir ifadeyle bakarken.

"Ah, eminim öyledir. Hadi ama Michael. Kimse yanlışlıkla soyunup da sevişmez öyle değil mi?" 

"Ama ben isteyerek yapmadım Hallie. Yemin ederim ki isteyerek olmadı. Ben senden başka kimseyi istemedim." 

"Michael, sus. Lütfen sus. Bu boktan yalanlarını duymak istemiyorum." 

"Yalan değil. Seni aradım, çok aradım Hallie. Sana ulaşmaya çalıştım ama telefon numaranı değiştirmişsin ve buraya taşındığını öğrendim."

"Eğer gerçekten arasaydın bana ulaşırdın Michael. Beni bulurdun." diye kızdım. Sesim yükselmeye başladı. Bu beni durumum için iyi birşey değildi. Sinir krizim başlamadan buradan uzaklaşmalıydım. 

"Buraya gelsem bile koskoca ülkede seni nasıl bulacaktım? Önemli olan bu değil Hallie. Önemli olan seni hala sevdiğim, sana hala aşık olduğum."

"Sus, lütfen konuşma. Daha fazla sesini duymak istemiyorum. Sesinden de senden de herşeyinden, seninle ilgili herşeyden nefret ediyorum anlıyor musun?" Sesim az evvelkine göre daha yüksek çıkmıştı ve ağlamak üzereydim. Ama ağlamamalıydım. Yoksa iyi şeyler olmazdı. Ellerimin titremeye başladığını ve vücudumun gerildiğini hissettiğimde derin nefesler alıp verdim. Michael bunu farketmiş olacak ki kollarımdan tuttu ve endişeyle bana baktı. Başımı öne eğmiştim. 

"İyi misin?" diye sordu yüzüme bakmaya çalışırken.

"Dokunma bana!" diye çıkıştım. Kollarından kurtulmak için birkaç adım geri gittim ve lavabodan destek aldım. 

"Pekala, dokunmuyorum. Sakin ol." dedi bana yaklaşırken. 

"Gelme! Neden bana yaklaşıyorsun?" Sesim ister istemez yüksek çıkıyordu. Böyle dediğim için olduğu yerde durmuştu.

"Tamam sana yaklaşmayacağım. Ama bana iyi olduğunu söyle." O benim aksime daha sessiz ve sakin konuşuyordu. 

"İyi olup olmadığımdan sanane? Bu seni ilgilendirmiyor!" diye tekrar çıkıştım. 

"Hayır ilgilendiriyor. Ve ah, iyi değilsin."

"Ah, anlayabilmişsin. Bravo. Bunu bildiğin halde neden soruyorsun?"

"Çünkü seni merak ediyorum Hallie."

"Beni merak etme Michael."

"Sana yaklaşmaya çalışıyorum Hallie. Neden buna izin vermiyorsun?"

"Çünkü ikimiz için de en iyisi bu. Benden uzak dur lütfen." dedim ve derin bir nefes alıp aynada son kez kendime bakarak çeki düzen verdim. Ardından Michael'a bakmamaya çalışarak hızla yanından geçip tuvaletten çıktım.

Merhabaaa uzun zaman sonra yb geldi dfhdhdf sanırım yine kısa oldu ama bunu öyle anlık bir hevesle yazdım dün gece umarım beğenirsiniz gece gece bu kadar oldu yani sizi daha fazla bekletmemek için yayınladım fdhjdfd vote ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen özellikle yorum istiyorum fdhdfjh

Not: Forget or Forgive'de yakında gelir beklemede olun xx

Dipnot:Sizi seviyorum *-*

 

Unfading Love // Michael CliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin