five

119 5 1
                                    

Ajanstan çıkıp arabama binmek üzere otoparka ilerledim. Arabamı çalıştırıp Claire'in çalıştığı kafeye doğru sürmeye başladım. Yaklaşık yarım saat sonra varabilmiştim. Arabadan inip kafenin içine girdiğimde gözlerim Claire'ı aradı. Tezgahın arkasında diğer çalışanlarla muhabbet ediyordu. Boş bulduğum bir masaya oturduğum sırada Claire beni gördü ve yanıma geldi.

"Hey, selam!" dedi yanıma geldiğinde. "Selam, Claire."

"İşin erken bitmiş, birşey mi oldu?" dedi yanıma otururken. Gözlerimi devirdim ve yanağımın içini ısırdım.

"Neyin var Hallie?" dedi yüzüme bakmakta ısrar ederek. "H-hiçbir şey." dedim parmaklarımla oynarken.

"Hayır, bir şey olmuş, iyi görünmüyorsun." Dudaklarımı ıslatıp bakışlarımı başka bir yöne çevirdim.

"Hallie, her ne halt olduysa anlatır mısın artık?" Yutkunup derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya başladım.

"O geldi, Claire." dedim tane tane.

"Kim geldi?" diye merakla cevap beklercesine yüzüme baktı.

"Michael işte. Grubuyla beraber." dedim ve tekrar yanağımın içini ısırdım.

Kelly'nin "Ne?" diye bağırmasıyla kafedeki tüm gözler bize dönmüştü. "Sen ciddi misin?"

Başımı yavaşça salladım. "Çok ciddiyim."

"Neden gelmişler? Yani, stüdyoda ne işleri varmış?" 

"Fotoğraf çekimi için, bir dergide mi ne yayınlanacakmış." 

"Üstelik bil bakalım kiminle beraber poz verdiler?" diye devam ettim.

"Bir saniye, düşündüğüm şey olmadı değil mi?" diye kaşlarını çatarak sordu.

Omuz silktim ve parmaklarıma odaklandım.

"İnanmıyorum, seninle poz vermiş olamazlar." dedi gözlerini açarak. "Oldu bile, Claire." dedim. Hah diye bir ses çıkarmasından sonra konuşmaya devam ettim.

"Ayrıca hepsiyle teker teker de poz verdim." 

"Yok artık. Bu, bu cidden çok garip."

"Evet, garip bir tesadüf. Hiç beklemiyordum, sürpriz oldu." 

"Onunla poz verirken ne hissettin? Sinir nöbeti geçirmedin değil mi Hallie?" diye endişeyle sordu.

"Hayır, garip bir şekilde çekim anında gayet sakindim. Ama Michael'la kızlar tuvaletinde baş başayken sinir nöbeti geçireceğimi anlayıp oradan hemen uzaklaştım."

"Ne? Sen az önce ne dedin? Kızlar tuvaletinde baş başa mı? Tanrı aşkına! Orada neler oldu Hallie?"

"Ben çekimlere başlamadan önce lavaboya gittim ve çok geçmeden Michael da peşimden geldi. Benimle bir şeyler konuştu ama ona inanmadım, hatta konuşmasına pek izin vermedim."

"Ah, tanrı aşkına!" diye sesini biraz yükseltti.

"Hallie, bunu neden yaptın? En azından konuşmasına izin verseydin."

"Bilmiyorum, söylediklerine inanasım gelmedi." dedim omuz silkerek.

"Ah, neler söylediğini merak ettim doğrusu." dedi gülerek. Ben de gülümsedim ve Michael'ın söyledikleri Claire'e anlattım. 

-

"Sen ne düşünüyorsun bilmiyorum  ama, bence bir araya gelip konuşursanız anlaşabilirsiniz. Bu sorunu çözebilirsiniz gibi geliyor. Ben Michael'ın üzgün olduğunu düşünüyorum Hallie. Yani, anlattıklarına bakılırsa, öyle görünüyor."

"Bilemiyorum Claire, kafam çok karışık. Ama söylediklerinin doğru olduğunu nereden bilebiliriz ki? Yalanlarını dinlemek istemiyorum."

 "İşte doğru olup olmadığını konuşmadan bilemeyiz. Tamam, Michael'ın seni aldattığı kesin, ondan eminiz ama düşüncelerinin yalan olduğuna emin değiliz."

"Ben de ne düşüneceğimi bilmiyorum. Kafam o kadar karıştı ki. En iyisi eve gidip şu konuyu rahat bir şekilde düşünmek." dedim masadan kalkarken.

"Hem senin de işlerin vardır, meşgul etmeyeyim seni."

"Pekala, evde görüşürüz o zaman." dedi el sallayarak.

"Görüşürüz." Aynı şekilde karşılık verdikten sonra kafeden çıktım. Arabama binip çalıştırdım ve evin yolunu tuttum. 

-

Eve geldiğimde arabamı park ettikten sonra eve girdim. Düşünmeye ihtiyacım vardı. Çok fazla hemde. Kendime kahve yapmak için mutfağa gittim. Kahve her zaman iyi gelirdi. Rahatlatır ve insanı kendine getirirdi.

Dolaplardan kahve ile yemek için abur cubur baktım. Uhm, belki film izlerdim. Belki de biraz moda programları.

Kahvemi hazırladıktan sonra ellerim dolu bir biçimde mutfaktan çıktım. Salondaki sehpaya elimdekileri bırakarak kumandayı elime alıp televizyonu açtım. Ve bilin bakalım karşıma ne çıktı? Tabii ki de bir magazin programı. Ah Claire. Kanalları gezmeye başlayıp moda programı olan bir kanalda durdum. Bu saatte güzel bir film olmuyordu.

Düşünmeliydim. Düşünüyordum. Michael'ın dediklerini, Claire'ın söylediklerini hepsini düşünüyordum.  Ama Michael'a her ne kadar inanmak istesem de olmuyordu. O lanet gece sürekli gözümün önüne geliyordu. Gördüklerime mi inanayım yoksa duyduklarıma mı durumu tam olarak buydu işte. Ne yapacağımı, neye inanacağımı bilmiyordum. Ve bu durum beni içten içe yyip bitiriyordu. Bu sikik histen bir an önce kurtulmak istiyordum.

Bu düşüncelere ara vererek kahvemi yudumladım. Yanındaki abur cuburlardan da yiyerek açlığımı bastırmaya çalışıyordum. Yemek yemek için Claire'ı bekleyecektim. Sanırım en iyisi o gelene kadar uyumak diye düşündüm ve boş kahve fincanımla birlikte abur cuburları da alarak mutfağa gittim. İşlerimi hallettikten sonra lavaboya uğrayıp odama çıktım. Üzerime rahat bir şeyler giyerek uyuma hayali ile yatağa yattım. Bu düşünceler beynimi kemirirken uyumak ne kadar mümkün olabilirdi bilmiyordum ama deneyecektim. Bir umutla yastığa daha çok gömüldüm ve gözlerimi kapattım.

-

YB BEKLEYENLER VARMIŞ O YÜZDEN PAYLAŞIYOM BEN BU HİKAYEYİ UNUTMUŞUM AQ SDKLSDLKEWDF BÖLÜM BİRAZ KISA VE SIKICI BİLİYORUM GEÇİŞ BÖLÜMÜ OLARAK KABUL EDİN FDJKDFKJER

NEYSE SİZ VOTE YORUM FALAN BİŞEYLER YAPIN 

ILY XX


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 17, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Unfading Love // Michael CliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin