four

521 49 16
                                    

Ahh, merhabalaar! Yine geç gelen bir yb, bunun için çok özür dilerim ama vote sayısının artmasını bekledim çünkü ciddi anlamda son bölüm çok az beğenildi. Neyse, fazla konuşmayacağım. Sizi yeni bölümle baş başa bırakıyorum erwlşdflşgf ayrıca vote ve yorumlar biraz artsın lütfen. 

VE SÖYLEMEDEN GEÇEMEYECEĞİM. MEDYA, AWWWW

-

Lavabodan çıkıp çekimin yapılacağı stüdyoya ilerlerken kendimi toparlamaya çalışıyordum. Biraz sonra çekimim vardı ve bu şekilde poz vermek istemezdim. Az önce olanları aklımdan silmeye çalışarak çekimi düşünmeye başladım. Çünkü şuan düşünmem gereken şey oydu. İşime konsantre olmalydım. Eh, işin sonunda ortaya iyi sonuçlar çıkarmam gerekiyordu.

Tanrı beni sınıyor olabilir miydi acaba?

Stüdyoya geldiğimde herkes aynı yerindeydi. Evan, Luke, Calum ve Ashton'la oturmuş muhabbet ediyordu. Çekimden sorumlu olan kişilerse son ayarlamaları yapıyorlardı. Kapıdan içeri girmeden önce kıyafetimi ve saçlarımı düzelterek derin nefes aldım. Kötü görünmemem ve olabildiğince gülümsemem gerekiyordu.

İçeriye girdiğimde Evan ve çocukların oturduğu yere geldim. Beni gördüklerinde konuşmalarına ara verdiler. 

"Ah, hazır mısın hallie?" dedi Evan oturduğu yerden kalkarak. Kahvesinden bir yudum daha alarak masaya koydu.

"Hazırım, başlayabiliriz." dedim gülümseyerek.

"Michael nerede?" diye beklemediğim bir soruyla karşılaştım.

"Bilmiyorum, görmedim." dedim. Sanırım Oscarlık bir yalancıydım, ah.

"O zaman Michael gelene kadar biz senden birkaç poz daha alalım." dedi Evan. Michael'ı neden bekliyorlardı anlamamıştım.

"Daha sonra dergi için hep birlikte fotoğrafınız çekilecek." dedi.

"Hep birlikte derken?" diye kaşlarımı çatarak sordum. Tahmin ettiğim şey olmaması için içimden dua ettim.

"Yani sen ve çocuklar. O yüzden Michael da olmalı." dedi. 

Tanrı aşkına! Bu bir şaka mı? Lütfen şaka olsun.

"Ah, öyle mi? Ben, bunu bilmiyordum, şaşırdım." dedim gülümsemeye çalışarak. Ah, sahte gülümsemeler.

"Öyleyse başlayalım. Çekim bitince çocukların hepsiye teker teker de çekileceksin."

Şuan aklımdaki tek soru; Neden ben? Tanrı kesinlikle beni sınıyor olmalı.

"A-anladım." dedim ve tekrar perdenin karşısında yerimi aldım. Evan anca bir tane fotoğraf çekebilmişti çünkü o sırada Michael içeriye girdi.

Hayır, bakma Hallie. Bakmamaya çalış. İşine konsantre ol.

"Evet, Michael geldiğine göre başlayabiliriz sanırım?" dedi çocuklara dönerek. Hepsi oturdukları yerden kalktılar ve çekimin yapıldığı bölüme geldiler.

"Şimdi, hazırsanız yerlerinizi alın. Hallie, sen tam ortada dur." 

Evan'ın komutuna uydum ve çocukların tam ortasında geçtim. Sağ tarafımda Michael ve Calum, sol tarafımda Luke ve Ashton vardı. Evan'ın bize verdiği talimatlar eşliğinde verdiğimiz pozlarla toplu çekimi yapmıştık. Sanırım sırada hepsiyle teker teker çekinmek vardı. Ah.

 İlk önce Calum, sonra Ashton ve son olarak da Luke'la poz verdikten sonra sıra Michael'a gelmişti. 

Lütfen zaman dursun yada şuracıkta öleyim. Lütfen!

Evan "Evet, Michael. Sen kaldın. Hazır mısınız?" diye sordu. Michael bana baktı ve "Evet." dedi gülümseyerek. 

Tanrı aşkına!

Her ne kadar istemesemde bende zorlanarak kabul ettim. "E-evet."

"O zaman şimdi size söylediğim şekilde poz verin ve bunu da çekip şu işi bitirelim." diye konuştu Evan. 

"Evet, ilk olarak yan yana gelin. Michael senden Hallie'nin beline sarılmanı istiyorum." 

Pardon?

Ne?

Sen ciddi misin Evan?

Ah.

Kaçmak için ne kadar zamanım var?


Sinirlenmemeye çalışarak derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatıp yutkundum. Sakin kalmam gerekiyordu. 

Michael Evan'ın talimatı üzerine bana yaklaştı ve ellerini belime sardı. Suratındaki ifadeyi ifade etmek gerçekten zordu. Ciddi olmaya çalışıyor, gülmemek için kendini tutuyor gibiydi.

"Hallie, sen de ellerini Michael'ın boynuna sar." 

Ah, tabii ki. Seve seve. (!) 

 Evan'ın söylediğini yerine getirirken bu kadar zorlanacağımı tahmin etmemiştim. Michael dudaklarını yalayarak yüzüme baktı. Bir adım daha öne gelerek aramızdaki mesafeyi azalttı. Ve şey, kokusu... Muhteşemdi. Ah!

Michael'ın burnumu delip geçen kokusunun eşliğinde makinanın çektiğini belirtircesine çıkardığı sesten sonra kendime geldim. 

Dudakları, gözleri... Tanrı aşkına!

Evan konuşmaya başladığında birbirimizden uzaklaştık. 

"İşte bu kadar. İyi iş çıkardınız, çocuklar." dedi yanımıza gelirken. 

Üzgünüm ama bu konuda sana katılmıyorum Evan. 

Tamam, güzeldi. Tabii Michael ile kaçamak bakışlarımızı saymazsak. Ona her baktığımda bana bakarken yakalıyordum ve, şey, çok güzel baktığını inkar edemeyeceğim. Ah!

Kendine gel Hallie!

"Zevkti." dedi Michael, gözlerini benden ayırmadan. Bunu bilerek yaptığına bahse girebilirim. 

"Ah, şey. Teşekkürler çocuklar." diye kendimi zorlayarak konuştum.

Hepsi "önemli değil, rica ederiz" gibisinden cevaplar verdi. 

"Bugünlük işim bitti sanırım, ben gidebilirim değil mi?" dedim Evan'a dönerek.

"Evet." diye beni onayladıktan sonra "Ben biraz fotoğraflarla uğraşacağım." dedi.

"Peki." diye onu gülümseyerek onayladım ve çocuklara da gülümsedim.

"Tekrar teşekkürler." dedim ve cevap vermelerini beklemeden yavaşça stüdyodan ayrıldım. Kıyafet odasına gidip üzerimi değiştirecektim ve Claire'ın çalıştığı kafeye gidecektim. Buradan bir an önce uzaklaşmak istiyordum.

Kısa olmuş olabilir ama önceki bölümün vote sayısını beğenmedim ve kurguda takılmalar yaşıyorum o yüzden gecikti. Aslında bölümü önceden yazmıştım, taslaktaydı ama vote sayısının artmasını bekledim.  Oylar böyle olduğu sürece bölümler kısa olacak, üzgünüm. 

Neyse vote yorum falan bekliyorum hikaye ölü gibi biraz canlandırın pls

Söyleyeceklerim bu kadar *-*

Unfading Love // Michael CliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin