Ertesi gün okula gittikten sonra kafeteryada telefonumu elime aldım ve internette dolaşmaya başladım. Okul benim açımdan bugün sıkıcıydı. Sanki okulda kimse yok gibiydi. Karşıdan bizim sınıfta ki Hye Ra geldiğinde ona ‘’bugün okulda neden az öğrenci var. Okul çok sessiz’’ dediğimde gülümsedi ve ‘’bildiğim kadarıyla bugün okuln voleybol ve basketbol takımlarının seoul lisesi ile turnuvaları varmış ve okul öğrencileri onlara destek vermeye gitti’’ dediğinde neden hocalarında olmadığını anladım ‘’desene boşuna geldik’’ dediğimde bana dönüp ‘’üst sınıflar olmadan okulu inceleyeceğim bize çömez diyip duruyor salaklar’’ dediğinde öyle dediklerini biliyordum. Fazlasıyla sinir bozucu olsa da sessiz kalmak en iyisiydi. Kütüphanenin olduğu kata çıkarken elimde sade bir kahve vardı. Kahveyi içerken bir yandan da kütüphanedeki kitapları inceliyordum kitap okumak en sevdiğim şeydi ama bazen vaktim olmuyordu. Dara tam bir matematik hastasıydı. Kitaplardan birkaç tane seçip masalardan birine oturdum ve kitapların içini incelemeye başladım ‘secret garden’ diye bir kitap almıştım elime. Aslında içi kadar kitabın dışına da önem veriyordum. Kitabın önsöz’ünü okumaya başladığımda gerçekten güzel bir kitap olduğunu anladım. Aradan bir saat geçtiğinde sıkılmadan kitabı okuyordum. Dara okula gelmemişti annesi ile babasını ziyarete gidecekti. Arkadan omzuma dokunan bir el sayesinde dikkatim dağılmıştı ve bu hafta neden herkes beni rahatsız ediyor!! Arkamı döndüğümde sırıtan bir dae ile karşılaştım. Salak her yerde salaktır. Kolumdan tutup beni kaldırdı. Daha doğrusu savurdu demek daha iyi olur ama neyse. Çekiştirerek götürürken kolumu çekmeye çalıştım ve ‘’ne yapıyorsun sen ya?’’ dediğimde bana baktı ve ‘’bize gidiyoruz’’ dedi salak ya. ‘’Ne diyorsun sen ya? Rahat bırak beni ya ben gidiyorum kitaplarım kütüphanede kaldı’’ dediğimde bana ‘’sorun değil bizimkilere söylerim alırlar’’ dediğinde ‘’olum bırak beni ya ülkemizde adam kaçırmak büyük suç biliyorsun değil mi?’’ dediğimde bana mal mal bakıp ‘’Seni kaçırmıyorum’’ dedi. Şuan yaptığı şeyin kaçırmaktan farkı yoktu. ‘’Şu davranışlarına bakılırsa cidden insan kaçıracak tip var sende’’ dediğimde ‘’bae artık susar mısın?’’ dediğinde sesimi kesip radyoyu açtım. Radyoda en sevdiğim şarkı TRAP çıkmıştı bayılıyorum bunlara ya. Şarkıya eşlik etmeye başladığımda dae bana dönüp ‘’sesin çok güzel’’ demişti gülümsedim ve ‘’evet ne sandın’’ dedim. Benimle birlikte eşlik etmeye başladığında acayip güzel söylüyordu kıskanmıştım. ‘’Bana diyorsun ama sesin gerçekten güzel’’ dediğimde bana baktı ve kocam bir şekilde gülümsedi. Gülmek ona yakışıyordu. Gerçekten çok yakışıklıydı. Ama onu tanımıyordum ve erkeklere güvenen bir tip değildim. En sonunda bir evin önünde durduğumuz da dae arabadan indi ve onun ardından bende indim. Bnei beklemeden yürümeye devam ettiğinde bende arkasından ilerledim. En sonunda durduğunda bende birkaç adım gerisinde durdum arkasını dönüp bana gel işareti yapınca ‘’Sen salak mısın? Film çekmiyoruz burada havalara bak havalara’’ dediğimde elimden tutup çekiştirmeye başladığında ofladım. Karşı tarafta havuzun yanındaki masada bir kadın ev iki erkek vardı. ‘’Anne ve baba ben geldim’’ dediğinde bir kadın bize yaklaştı ve oğluna sarıldı. Ben öylece bakarken geç olan erkek bana doğru yaklaşıp ‘’adı ne?’’ dediğinde terslemek istedim ama tanımadığım için cevap vermedim. En sonunda kolumu dürtüp ‘’sana dedim adın ne?’’ dediğinde ona bakıp ‘’Dürtülmeyi sevmem ayrıca adımı söylemek zorunda değilim’’ dediğinde içeriden dört kişi daha çıktı. ‘’Lan oğlum bir saattir seni bekliyoruz maçı kazandık diyince’’ gülümsedim sevimliydi. Daha deminki çocuk beni yine dürtünce ona baktım ve ‘’beni dürtme’’ dediğimde kolumu dürtmeye devam ettiğinde. ‘’Ya-ah sen kimsin ya dae ben gidiyorum neden getirdiğini de bilmiyorum’’ diye bağırdığımda kadın yanıma gelip ‘’sen Yong Dae Jung’un kızı değil misin?’’ dediğinde dae’nin annesinin yüzüne baktım ve ‘’evet’’ dedim gülümseyerek ve saygılı bir şekilde. ‘’Canım benim. Beni hatırladın mı?’’ dediğinde ona dik dik baktım. ‘’Hayır’’ dedim kısaca bana iyice sarılıp ‘’babanın arkadaşıyım’’ dediğinde kafamı salladım. Annesi de beni çekiştirerek masaya oturtunca hiç bir şey diyemedim. ‘’Ne içersin baeciğim?’’ dediğinde kadının suratına bakmaya devam ettim ve ‘’sadece su alsam yeterli efendim’’ dediğimde kafasını salladı ve ciddi bir şekilde ‘’bir su ve kahve getirin’’ dediğinde dae’ye baktım bana sırıtarak bakıyordu yanındaki dört kişide öyle. ‘’Neden öyle bakıyorsunuz’’ dediğinde dae’nin annesi sevimli çocuk ‘’hye teyze bize de tanıtsana’’ dediğinde gözlerimi açtım ve içimden yeter artık gitmek istiyorum dedim…
Yeni bölümü yükledim yetiştirirsem yeni bir bölüm daha yüklerim bugün :)