Hermione
Gözlerimi açtığımda ve son olanlar aklıma hücum ettiğinde, aslında sadece Hogwarts bahçesinde olduğumu gördüm ve hepsinin bir rüya olduğunu anladım. Böylece içime garip bir rahatlık çöktü. Peki her şeye rağmen ölüp tekrar dirilmiş gibi hissetmem normal miydi? Her neyse.
Kara Gölün hemen yanında bir ağacın dibinde uyuyakalmış olduğumu fark ettim. Buraya nasıl ve neden geldiğimi hatırlamıyordum ama acele etmeden ayağa kalktığımda duyduğum seslere ister istemez kulak kabarttım.
"Sadece bir şakaydı Severus. Fazla ciddiye alıyorsun. "
"Fazla ciddiye mi alıyorum? Dalga mı geçiyorsun? "
Sanki yıllar öncesinden tanıdık sesten çıkan bu homurtuyla kaşlarımı çatmıştım.
"Tabiki abartıyorsun. Altı üstü iksirine fazladan bir malzeme ekleyip yüzünde patlamasını sağladılar. " kız son kelimeyi söyler söylemez bir kıkırtı koyvermişti. Saklandığım ağacın arkasından kafamı uzatıp onları izlemeye başladım.
"Bu yeterli bir sebep Lily. " erkek çocuk hala soğuk tavrını koruyordu ama kız bir süre daha kıkırdayınca onun da yüzünde ufak bir tebessüm belirdi.
Ben ise ne yapacağımı şaşırmış bu iki çocuğun konuşmasını izler olmuştum. Benim burda ne işim vardı? Neden benden aslında yıllarca büyük olan insanlarla aynı yaştaydım?
Ağzım açık olanları izlerken uzaktan dört kişi belirdi. Bir tanesi kuzguni siyah , dağınık saçları ve yuvarlak çerçeveli gözlükleriyle bana acımasız bir şekilde Harry'i hatırlatırken, yanında yine siyah ama hafif dalgalı uzun saçları ve düzgün yüz hatlarıyla dikilen genç, Sirius Black'i hatırlatıyordu. Kahverengi saçları kulaklarına kadar uzun olan ve diğer ikisinden birkaç santim kısa olan genç ise bana garip bir şekilde birini anımsatsa da çıkaramıyordum. Yanlarında onlardan biri değilmiş gibi yürüyen, kısa boylu hafif tombul çocuğu ise hayatımda ilk defa görüyordum.
Sonra bir anda beynimde şimşekler çaktı. Bu sene Harry, Zihnefendet büyüsünü çalışırken gördüğü ve Dumbeldore'dan öğrendiği babasıyla ve annesiyle ilgili her şeyi bana defalarca kere anlatmıştı.
Ve ben de şimdi onların kim olduğunu anlamıştım. Bu ürkütücüydü.
James Potter, Sirius Black, Remus Lupin ve maalesef ki Peter Pettigrew.
Elimden geldiğince ondan nefret etmemeye çalıştım. Geçen sene, (yani normal yaşantımda geçen sene) karanlık Lord'u diriltmek için hiç düşünmeden kolunu kestiği gerçeğini ve onun ihaneti yüzünden yanındaki iki arkadaşının öldürülmesine sebep olduğu gerçeğini önemsememeye çalıştım.
Bunun için kendimden sonra nefret edebilirdim ancak şuan gelecekte yapacak olduğu her şeye rağmen masum biriydi.
"Sana Sümsükus'tan uzak dur demiştim Lily. "Dedi James. Lily'nin Harry'i andıran yeşil gözlerinde sinir kıvılcımlar çakmıştı. "Ona sakın böyle seslenme Potter! "Diye hiddetle soludu.
"Bu hiçbir şey. "Diyerek zaten dağınık olan saçlarını iyice dağıttı James. Bir yandan da Snap'e kötücül bakışlar atıyordu. Remus elini onun omzuna koydu. "Dostum, gidelim. "James Severus Snape'e tehditvari bir bakış daha attıktan sonra kafasıyla arkadaşını onaylamış ve ordan uzaklaşmışlardı. Sadece bu olaydan dolayı buraya geldiklerini açıkça belli etmiş oldular. Hiçbir şey yapmadan durcaklarına inanmıyordum.
Benim beynim deli gibi çalışıyordu. Konuşmayı dinlesem bile aklım tamamiyle farklı bir yerdeydi. Rüya sandığım olayların aslında gerçek olduğu düşüncesi yüzüme tokat gibi çarptı.
Belki de şuanda öğrenmemin akıl sağlığım için iyi olmadığı bir teori kafamda dönüp durmaya başladı. Elim hızlıca boynum gitti ve sonra parmaklarım otomatik olarak aşağı indi. Elime ulaşan kolyemle derin bir nefes alıp rahatlarken ellerimi enseme atıp kancadan çıkardım. Tek yapmam gereken gerekli büyüyü bulup zaman döndürücüsünü çevirmekti. Hogwarts kütüphanesi elimin altındayken bunu rahatlıkla yapabilirdim.
Artık boynumda değil , ellerimde olan kolyeye bakma gafletinde bulunduğumda ağzımdan çıkan küçük çaplı bir çığlığa engel olamamıştım.
Zaman döndürücüsünün içinde, kum saati olması gereken yerde yeller esiyordu. Bu zamanda kalmıştım?
![](https://img.wattpad.com/cover/189630813-288-k491806.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Oyunları °Sirmione
FanficHermione, Harry ve Ron ile gittiği bakanlıkta, Bellatrix Lestange tarafından Sirius Black'e gönderilen büyünün önüne atlar. Ancak ölüm laneti boynundaki zaman döndürücüye gelmiştir. Büyülü dünyanın da ötesinde olan bu icat, onu yirmi yıl önceki Hog...